Suskunluğun Ödül Ve Cezası Nedir?

:”Konuşmak ihtiyaç olabilir ama susmak ise bir sanattır.”

YAŞAM 27.01.2018 10:14:30 4270 0
Suskunluğun Ödül Ve Cezası Nedir?

 

 

Suskunluğun Ödül Ve Cezası Nedir?

Susmak birçok erdemle ilgilidir. Sağduyu, edep, saygı, mütevazilik gibi. Geleneksel görgü kuralları yüzünden, mahcubiyetten, anlaşmazlığa düşme endişesinden, tepki almaktan korkan insanlar susuyorlar.

Sessizliğin ne büyük bir erdem olduğunu söyleyen ünlü deyişi herkes bilir:”Konuşmak ihtiyaç olabilir ama  susmak ise bir sanattır.”

Ve daha nice özlü sözler hep susmanın ne kadar önemli olduğunu, irade duruşu olduğunu tavsiye eder durur.

Birçok kuruluş, aynı düşünceleri paylaşmanın, kariyeri emin ellerde tutmanın en doğru yolu olduğunu, sözlü veya sözsüz mesajlarla vermektedir.

Uzmanların söylediğine göre sessizlik, aşağılanma, kızgınlık ve öfke gibi duygular yaratarak kişiler üzerinde yüklü bir psikolojik bedel ödettiriyor. Araştırmalar, duygu ve düşüncelerin ifade edilmediği taktirde etkileşim bozukluğuna sebep olduğunu, üreticiliği sabote ettiğini ve yaratıcılığı bitirdiğini ortaya koyuyor.

 

Susmak, farklılığı yüzeyin altına iter, güvensizlik hisleri artar, itimatsızlıkkol gezerken suskunluk sarmalı ortamı ele geçiverir.Alman siyaset bilimci ElisabethNoelle-Neumann tarafından geliştirilen bu siyaset bilimi ve kitle iletişim teorisi  şöyle tanımlanıyor: Bir kişinin/grubun savunduğu fikir, mensubu olduğu toplumun (okulda sınıf, fabrikada soyunma odası, orduda yemekhane, belediye otobüsü, akraba ziyareti, hastane koridoru vs.) ‘genel-geçer’ kabul ettiği görüşlere uygun değilse, bu kişi toplumdan dışlanma korkusu nedeniyle konuşurken kendini kısıtlar veya fikrini söylemekten vazgeçer. Aynı kişi fikrinin (veya kendi fikrine yakın görüşlerin) toplum nezdinde yaygınlaşmaya başladığını sezerse, bu kez fikrini yüksek sesle söylemeye başlar.Yani eğer bir insan kendi kişisel düşüncelerinin düşüşte olduğunu düşünüyorsa bunu ifade etmeye daha az meyilli olabiliyor. Sonuçta egemen olan düşünce daha da güçleniyor, meşrulaşıyor olabilir.

Sessizlik Saltanatı;sessizlik birçok kez zıtlaşmayı göze alamadığımız zaman ortaya çıkar. Bir farklılık ifade etmek yerine mevcut uyumlu statüyü korumanın tuhaf bir rahatlığı vardır.

Ergenlik çağlarımızdan hepimiz hatırlarız, uyumlu olmanın zorluklarıvardır.Yaş aldıkça bu isyankar hal genel geçer gerçeklerin kabulünü beraberinde getirir.

 

Çeneyi Kapama Zamanı;çoğu insan çok değil de az konuşma eğilimindedir.Bazı meseleleri gündeme getirmeye değmez. Eğer ihtilaf değersiz bir ilişkiye dönüşecekse veya o sırada konuşmak daha büyük problemlere sebep olacaksa bazen konuşmayı ertelemek daha iyidir.

 

Susarız çünkü;aksini iddia etmek, savunmak ya da dile getirmek dışlanmayı, ötekileştirilmeyi de beraberinde getirecek diye korkarız.

Susarız çünkü; çoğunluğun sesi azınlığı her zaman bastırır diye düşünürüz. Denir ki, konuşulması gerektiği yerde susmak çöküntü ile eş anlamlıdır.

Susarız çünkü; artık mücadele etmek istemeyiz, çabalarımızın nafile olacağını biliriz, pes etmek değil ama hiç tepki göstermeyerek en yüksek sesle isyan ederiz aslında.

Susarız çünkü; karşımızdaki ile zekamızın, ahlakımızın ve vicdanımızın eşit olmadığını görürüz.

Susarız çünkü;o kadar kırılmışızdır ki, dile gelmez bir türlü duygularımız.Öylece içimize atar ve suskunlaşırız.

Daha iyi bir fikrinizin ya da çözümünüzün olduğuna inandığınız noktada susmak, bu fikri sadece ve sadece korktuğunuz için kendinize saklamak, çöküşünüzü sessizliğinizle yarattığınız anlamına gelir. Bu çöküş, yalnız bireysel bir çöküş olmakla kalmaz, profesyonel iş hayatınızın da çöküşünü aynı sessizlikle garantiler. Sessiz kalmak, karşınızdakine aksini iddia etmediğiniz, dolayısıyla iddia edileni veya ortaya atılanı kabul ettiğiniz mesajını verir.

 

Hiçbir sonuç nedeninden ayrı düşünülemeyeceği gibi, toplumumuzda suskunluk sarmalında sıkışıp kalmanın norm haline gelmesi de, elbette ki nedenlerinden ayrı düşünülemez.  Bugünün sonuçlarını dünün nedenlerinden bağımsız olarak ele almak da, çözüm arayışında yanlış yollara sapmanıza neden olabilir. Dünün nedenleri ise aslında hepimizin üzerinde fikir birliği oluşturabileceği gerçekler.

Toplumumuz, maalesef, büyüklere saygı göstermeyi fikir belirtmemekle karıştırdığımız bir toplum olageldi. Bu durum, yalnızca bizim toplumumuzla da sınırlı değil aslında;günümüzde, hâlâ, eleştirinin –geri bildirim de denebilir- saygısızlık, hatta hadsizlik olarak görüldüğü birçok toplum var. Baktığınızda göreceksiniz ki, bugün bizi sessiz kalmaya iten nedenler, sessizliğin saygı olduğu anlayışına dayanır. Fakat, mesele şu ki, herkesi memnun etmenin bir yolu olmadığı için bazı şeylerin kesin çizgilerle ayrılması gerekiyor. Buna, susmanın saygı olmadığı ya da fikir belirtmenin hadsizlik olmadığıyla başlanabilir. Bu ayırım, özellikle klişe işlerin yapılmaya devam edildiği, kurumların ve kişilerin birbirinin kopyası işler yaptığı sektörlerde ufuk açıcı olabilir. Beyin fırtınalarının belirli fikirleri belirli kişilerin tartışması olarak algılandığı bir duruma gelmesi, sürekli konuşanların olduğu kadar hiç konuşmayanların da suçudur.

 

Kurumların basmakalıp işler yapmasının, sektördeki tabuları yıkamamasının bir sebebi de bu olabilir; yeni fikirlerin sessizlik sarmalında kaybolması. Bu sarmal, kurumlarda yenilikçi ve ilerici fikirleri içinde öğüten dev bir çark yaratır ve kabul edilememe korkusundan dolayı susan çalışanlar eninde sonunda bu çarkın bir dişlisi olur. Her susan birey, çarkındaha sağlam işlemesini sağlar. Çarkındurmasını sağlayacak şey ise yeni fikirlere açık çalışma ortamları yaratmak, ast-üst ilişkisini fikirleri bastırmayacak şekilde yürütmek, genç beyinleri ‘’tecrübe’’ kriterleri altında ezmemek ve risk alabilmek.

 

Kurumların veya markaların radikallikten uzak durması geleneğinin neredeyse sektörün normu haline gelmiş olması, tabuların yıkılamayacağına olan inancı daha da güçlendirmekte.Fakat, rekabetin her geçen gün arttığı sektörde farklılaşmak ve tüketicinin/müşterinin zihninde ‘’love mark’’ olmak, tam da tabuları yıkmaya başladığınız noktada gerçekleşir. Sizinle aynı misyonu paylaşan yüzlerce markanın arasından aynı misyonu gerçekleştirdiğiniz için değil, aynı misyonu orijinal bir yolla gerçekleştirdiğiniz için sıyrılabilirsiniz. Yaratıcı olarak anılan, vaka çalışmalarında örnek olarak gösterilen markaların işlerine bakın, orijinal fikirlerin yansımaları olduklarını göreceksiniz. Orijinal fikirleri bulmak içinse, bazen o çarkı durduracak fikirleri hayata geçirip risk almamız gerekir.

 

Didem TINARLIOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Özer; Adil, kapsayıcı ve ulaşılabilir bir yönetim olacağız... (GÖRÜNTÜLÜ HABER)

Özer, “Demokrasinin işleyebilmesi için gece gündüz demeden halkın bilgi alma hakkını karşılayan basın emekçilerine gereken saygıyı ve ilgiyi göstereceğiz” dedi.

Özer; Sizler Benim İsimsiz Kahramanlarımsınız

1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla belediye personellerini görev yerlerinde ziyaret eden Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, ilçeye büyük bir özveriyle hizmet veren emekçilerin işçi bayramını kutladı.

Balcıoğlu, Saha Çalışmalarını Denetliyor

İncelemelerin ardından Balcıoğlu, sahil kesiminde vatandaşlarla bir araya gelerek, onların beklenti, talep ve önerilerini dinledi.

Dünya Dans Günü’nde farklı kültürler buluştu

Mimaroba Büyük Atatürk Parkı’nda düzenlenen etkinliğe ilgi ve katılım yoğun olurken farklı kültürlerden danslar öğrenen vatandaşlar hem Dünya Dans Günü’nü kutladı hem de unutulmaz bir gün yaşadı.

Nisan ayı üretici market fiyat değişimi Aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişim

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Nisan ayı üretici ile market arasındaki fiyat değişimlerini, aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişimlerini yaptığı görüntülü basın açıklamasıyla değerlendir

Travmaları Aşmanın Yolları..!

Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi’nde “Dünde kalsın travmalar, biz bugünü yaşayalım” adlı bir seminer düzenlendi. Travma tedavisinin ele alındığı seminerde uzman psikolog Gül Çolak, EMDR tedavi sürecinin üzerinde durdu.

İmamoğlu'ndan Eyüpsultan Belediyesi'ne ziyaret

Yüksek ilgi, ayrımcılık yapmamak, bir de gerçekten hizmet verirken topyekun, tüm karma duyguları içinde tutan, nitelikli, liyakatli, ahlaklı davranan herkesin bizimle yol yürüyebileceğini ispat eden, hassas bir dönemi yöneteceksin

Gürpınar Sahili Düzenleniyor

Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay ve İBB Fen İşleri Daire Başkanı Recep Korkut ile birlikte Gürpınar Sahil’de incelemelerde bulundu.

Balıkçı Kenan’da balık fiyatları dibe vurdu

Balık tezgahlarında bereket devam ediyor. En verimli sezonlardan birini geçirdik diyen Türkiye Deniz Canlıları Müzesi kurucu Balıkçı Kenan Balcı, istavrit, sardalya, tirsi ve sarpa balıklarının kilosunun 100 liraya düştü.

Öğretmen Hareketliliği Düzenlendi

Gürpınar 75.Yıl Cumhuriyet İlk Okulu, ‘’İngilizce’ye Adım At’’ projesi kapsamında Belçika Genk Şehri’ne Erasmus kapsamında bir öğretmen hareketliliği düzenlendi.

ÇEVİÇELLE'den Sıfır Atık Ödül Töreni

.

Cem Yılmaz’dan arabeskin kralına 30 bin dolarlık hediye

Sibel Arna’nın youtube programı “Ne Olursan Ol Rahat Ol”a konuk oldu. Stüdyosundaki iki büyük profesyonel kayıt aletini Cem Yılmaz’ın hediye ettiğini söyleyen Bayar, tanesi 15-16 bin dolar olan cihazlar için Yılmaz’a teşekkür etti

TÜBİTAK’ın Özel Çağrısına DEÜ Damgası

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 1001 – ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılı Özel Çağrısı’na yapılan başvurular neticesinde destek almaya hak kazanan projeler belli oldu.

İSKİ hijyenik su için kapasite artırıyor...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin köklü kuruluşu İSKİ, şehrin Avrupa yakasındaki olası su kesintilerinin önüne geçecek tesisin temelini attı

Atık Yönetimini Bilinçlendiriyorlar

Çalık, “Gelecek nesillerin çevre konusundaki farkındalığının artması ve sürdürülebilir bir gelecek için atılan bu tür adımlar, toplumun çevre konusundaki bilinç seviyesini yükseltmeye yardımcı olacaktır” dedi.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.