31 Mart – Azerbaycan türklerinin kanlı soykırımının nedenleri ve vahşetli sonuçları
Malum olduğu gibi, 1918 yılının mart ayında, Azerbaycan'ın farklı bölgelerindeki Ermeni-Taşnak ve Bolşevik gruplar, Azerbaycan halkını kitlevi katliamlara ve soykırıma maruz koydu. Doğu Anadolu'da Türk ve Müslüman nüfusa karşı yaptıkları katliamlardan dolayı cezasız kalamayacaklarından korkan Ermeni-Taşnak grubları Rus Kafkas cephesinin yıkılmasının ardından ordu birlikleriyle beraber Güney Kafkasya'ya geldi. O dönemde anarşinin hüküm sürdüğü bölgede Geçici Hükümet organları, şura toplulukları ve ulusal konseyler faaliyet gösteriyordu ki, onlarla birleşerek Azerbaycan halkına karşı böyle korkunc bir katliam hayata geçirdiler.
Kafkas cephesinden dönüşte Bakü'den geçerek Rusya'ya gitmek zorunda kalan Rus askerleri, yol üzerindeki Azerbaycan köylerini yağmalamış, açlık ve yoksulluk içinde oldukları için geri dönmek yerine Bakü Sovyeti'nin hizmetinde kalmayı tercih etmişlerdir. Ordu silah ve mühimmatını ermenilere ve Bakü bolşeviklerine vermişdi ki, bu silahlar da ermenilerin işine yaramışdı.
Soykırımın çeşitli nedenleri vardı. Her şeyden önce Çarlık, I. Peter döneminden itibaren Bakü'nün yanı sıra Hazar Denizi'nin kuzeyini de işgal etmeyi amaçlıyordu. Kara deniz ve Aralık denizi gibi sıcak denizlere ulaşmak için yaptığı saldırı savaşları sonucunda Azerbaycan'ı İran ve Rusya arasında bölüştürdükten sonra Çarlık, Ermenileri Güney Kafkasya'ya yerleştirerek sadece demografik durumu değiştirmekle kalmadı, aynı zamanda Doğu siyasetinde onları bir araç haline getirdi. Bu politika, Çarlığın devrilmesinden sonra kurulan Geçici Hükümet ve sonrasında iktidara gelen Bolşevikler tarafından da sürdürüldü.
Ekonomik açıdan Bakü, Bolşevik Rusyası için büyük önem taşıyordu. Dünya Savaşın'da iki ana petrol kaynağı vardı ki, bunlardan biri Musul, diğeri ise Bakü idi. Bakü tüm dünyada kullanılan petrolun yarıdan çoğunu veriyordu. 1918 yılının Mart ayının ikinci yarısında V.I. Le'ninin Kızılhaç delegasyonunun başkanı Albay R. Robinson'un "Bakü'nün Rusya Sovyet Cumhuriyeti için ekonomik önemi nedir?" sorusunu o “petroldür, ışıktır, enerjidir." - diye yanıtlamışdı.
O zaman çok önemli coğrafi ve siyasi konumda bulunan Bakü'de tüm Güney Kafkasya'nın kaderi belirleniyordi. Bakü'ye hakim olmak, Güney Kafkasya'nın tamamının kontrolünü ele geçirme fırsatını verecek ve Tiflis'te faaliyet gösteren Bolşevik karşıtı Transkafkasya Seym'inin çöküşüne yardımcı olacaktı. Öte yandan Bakü'nün fethi, Hazar Denizi'ne, Kuzey Kafkasya'ya ve "dünyanın kalbi" hesap olunan Avrasya'ya giden yolun kontrol altına alınmasını sağlayacakdı. Başka sözle, dünyanın kalbine giden yol Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den geçiyordu. O yüzden Bakü'deki soykırımın temel nedenlerinden biri de Azerbaycan'ın bağımsızlığının engellenmesiydi. O dönemde Azerbaycanlılar önce özerklik, sonra da bağımsızlık için mücadele ediyorlardı.
Soykırımın bir diğer nedeni de Osmanlı ordusunun, nüfusun ağırlıklı olarak Türk ve Müslümanlardan, oluşan Bakü'ye, o cümleden Güney Kafkasya'ya girmesini önlemek amacıyla Baküyü yerli halktan temizlemekti. O dönemde Güney Kafkasya'da yaklaşık 3 milyonu Türk ve Müslüman olmak üzere 6 milyona yakın insan yaşıyordu.
Azerbaycan halkı silahlı düşman karşısında tek kalmışdı. Bakü ve çevresinde Azerbaycanın silahlı kuvvetleri yok denecek kadar azdı. Bunun temel nedeni çarlığın Azerbaycanlıları Türk ve Müslüman oldukları için askere çağırmamasıydı. O yüzden de böyle bir dönemde ermeni-daşnak kuvvetlerinin Baküde ve Azerbaycanın diger bölgelerinde yapdıkları soykırım çok amansız oldu.
Tarihi belgeler ve materyaller, bu kanlı soykırımın amacının Ermenilerin "Büyük Ermenistan" sersemlemelerinin hayata geçirmek pilanının bir kolu olduğunu, olup bitenlerin tek bir merkezden, yani Rusya'dan kontrol edildiğini açıkça göstermektedir. Azerbaycan türklerinin 1905, 1906 ve 1918. yıllar soykırımları fikrinin yazarı V. I. Lenin idi. "Bakü" gazetesi "Kavkazskoe slovo" gazetesine istinaden 1915 yılı başlarında İran'da Rusların işgal ettiği bölgelerden 100.000-120.000 Ermeni'nin başta Nahçıvan olmak üzere Sürmeli, Eçmiadzin, Erivan, Aleksandropol ve Yelizavetpol'e nakledildiğini yazıyordu. Mart 1915'te Türkiye ve İran'dan nakledilerek Güney Kafkasya'ya yerleştirilen Ermeni sayısının 60 bin olduğu vurgulanıyordu. Sadece Temmuz 1915'te Kafkas Genel Valisinin emriyle 24.000 Ermeni Cavanşir ve Şuşa kazalarına yerleştirildi. Bundan sonra Ermenilerin Azerbaycan topraklarındaki silahlı saldırıları daha da büyük boyut kazanmaya başladı.
1905-1907 olayları ile 20. yüzyılın başlarına kadar Azerbaycan topraklarını "barışçıl" yöntemlerle işgal eden Ermeni milliyetçilerinin, artık resmi çevrelerin desteğiyle açık silahlı saldırıya geçtiklerini görüyoruz. Ancak o dönemde milli aydınların öncüllüğünde ve milli burjuazinin desteğiyle Azerbaycan ermeni saldırganlığını engellemeyi başardı. 1912 yılında Rusya İmparatorluğu'nun Dışişleri bakanı S. D. Sazonov, Bakanlar Kurulu'na sunduğu raporda Ermenilerle ilgili plan ve hedeflerini açıklayarak şöyle diyordu: "Rusya'nın amacı, ne pahasına olursa olsun, Türkler, Kürtler ve bizim tatarlarımız arasında Səddi– Ermenistan yaratmaqdır.”
Bu amaçla da Kasım 1917'de Bakü'de S. Şaumyanın başkanlığında Azerbaycana karşı Sovyet hükümeti kuruldu. Aynı yılın Aralık ayında V. I. Lenin, S. Shaumyan'ı Kafkasya'da özel yetkili komiser olarak atadı.
Olaylardan az önce Osmanlı topraklarında yaşayan beş bin silahlı Ermeni, Lenin'in talimatıyla Bakü'ye davet edildi. Lenin'in emriyle Ermenilere 5 bin silah, iki zırhlı tren ve bir askeri gemi verildi.
Rus hükümetinin "Türk zulmü altında inleyen" Ermenilere "yardım etmek" amacıyla çıkardığı 29 Aralık 1917 tarihli kararnamesi de bu düşünceyi kanıtlamaktadır. V. I. Lenin, Şaumyan ve çevresinde birleşen Taşnak grubuna şu görevi yüklemişti: "Azerbaycanlıları son kişiye kadar öldürmek veya onları yerlerinden ederek Hazar Denizi kıyılarından Türkiye sınırlarına kadar tüm ülke topraklarını türklerden temizlemek."
O yüzden de Toplu katliamların ve soykırımların coğrafyası genişti ve Azerbaycan'ın tarihi toprağı olan Erivan Valiliği'ni, bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti topraklarını, Güney Azerbaycan'ı arazilerini, Borçalı ilçesini, Tiflis Valiliği ve şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti toprakları kapsıyordu.
30 Mart akşamı saat 5'te Bakü'de ilk ateş açıldı. Katliam öncesinde tarafsızlığını ilan eden Taşnaksutyun ve Ermeni Ulusal Konseyi'nin yanı sıra Ermeni Kilisesi de Bakü Sovyeti'ni savundu. Bakü Sovyeti'nin mücadelesine sadece silahlı Ermeni askerleri değil, Ermeni aydınları da katıldı. S. Şaumyan bu olayla ilgili olarak süvari birliğine yönelik ilk silahlı saldırı girişimini bahane ederek tüm cephe boyunca saldırı başlattıklarını yazdı. Şaumyan yazıyordu: Taşnaksutu'nun katılımı iç savaşa ulusal bir katliam niteliği kazandırdı ve bundan kaçınmak imkansızdı. Biz buna bilinçli olarak gittik, çünkü Bakü kazanırdısa şehir Azerbaycan'ın başkenti ilan edilecekti.
Mart 1918 soykırımı hakkında çok şey yazılmış, ölçeği ve korkunç sonuçları hakkında çok bilgi sunulmuş olmasına rağmen, acımasızlığı ve ölçeği nedeniyle insanlık tarihinin en kanlı trajedilerinden biri olan soykırımla ilgili araştırmalar henüz tamamlanmamıştır. Soykırım fikri V.İ. Lenin'in Stepan Şaumyan'ın uyguladığı rejime göre, tüm silahlar İran ve Rusya'dan getirilerek Bakü'deki Ermeni kilisesinin deposunda saklanıyor ve katil çetelerine dağıtılıyordu.
Aslında soykırımın 3 başkentte -Tiflis, Bakü ve Tebrizde planlandığı gösteriliyor. Ancak Şaumyan, Tiflis'te planını gerçekleştiremeyince Bakü'ye döndü ve Tebriz'de katliamı gerçekleştirmek mümkün olmadığından Urmiye esas merkez olarak seçildi.
Nitekim 31 Mart'tan 3 Nisan'a kadar Ermeniler, Bakü de dâhil olmak üzere Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerinde ve Güney Azerbaycan'ın birçok şehir ve köyünde, çocuklar, yaşlılar ve kadınlar da dahil olmak üzere on binlerce insanı kılıç ve süngülerle katletmiş, diri diri yakmış, yaşlıların ve kadınların gözlerini oyup duvarlara çivilemiş, kundaktaki bebekleri köpeklere atıp parçalatmıştır. Milli mimarlık değerlerini, okulları, hastaneleri, camileri ve diğer anıtları tahrip ettiler ve Bakü'nün büyük bir bölümünü harabeye çevirdiler. Binlerce tarihi belgeyi, eski el yazmalarını, değerli maddi ve manevi hazineleri alıp götürdüler.
Azerbaycanlılara yönelik soykırım Bakü ile aynı zamanda Şamahı ve Guba bölgelerinde, Karabağ, Zengezur, Nahçıvan, Lenkeran, Gence, Urmiya ve Güney Azerbaycanın (şimdiki İran) bir çok arazilerinde ve diğer bölgelerde de büyük bir zulümle gerçekleştirilmiştir. Bu bölgelerde siviller toplu halde katledildi, şehirler ve köyler yakıldı, milli kültür eserleri tahrip edildi.
Bakü'de bir hafta içinde çoğunluğu sivil ve Müslüman binlerce insan vahşice katledildi. Bolşevik-Taşnak çeteleri Azerbaycanlıların ölen yakınlarını gömmelerine bile izin vermiyordu. Cesetler yanan binalara, kuyulara ve denize atılıyordu. Şaumyan başkanlığındaki Bakü Sovyeti'nin Bakü'de tam iktidarı kurması, kurbanların sayısının doğru bir şekilde hesaplanmasına olanak vermedi. Ancak İran'ın Bakü Konsolosu Muhammed Said-ol Vesara Maraghi'nin yazdıklarına göre, onun kurduğu özel komisyon, Bakü sokaklarından ve avlularından 5 binden fazla Müslümanın cenazesini toplayıp gömdü. Menşevik gazetesi "Nash Golos" o günleri şöyle anlatıyordu: "Her yer cesetlerle dolu - yanmış, parçalanmış, şekli bozulmuş cesetler..."
Yapılan araştırmalar, 31 Mart 1918 soykırımında hayatını kaybedenlerin sayısının kesin olarak tahmin edilemediğini ortaya koyuyor. Nitekim İngiliz Tuğgeneral R. Gorton'un 8 Aralık 1918'de Londra'ya gönderdiği belgede 20.000 Müslüman'ın soykırıma uğradığı belirtilirken, Olağanüstü Soruşturma Komisyonu belgelerinde 30.000 Müslüman'ın soykırıma uğradığı, Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi'nin yayınladığı kitapta ise 50.000'den fazla Müslüman'ın soykırıma uğradığı ifade edilmektedir. Hatta binlerce Azerbaycanlının cesedinin Hazar Denizi'ne atıldığı, binlerce kişinin Hazar Adaları'na götürülüp kurşuna dizildiği yönünde haberler bile var. Bunlar muhtemelen son rakamlar değil. Zira bugün soykırım gerçeğini doğrulayan çok sayıda arşiv belgesi ve delil ortaya çıkmakta, Azerbaycanlılara karşı işlenen kanlı suçların boyutları konusunda korkunç rakamlar ortaya çıkmaktadır. Bu belgelerden, sadece Bakü'de yaklaşık 45.000 Azerbaycanlının özel bir zulümle öldürüldüğü anlaşılmaktadır. Bazı raporlarda Şamahı'da Mart-Nisan aylarında öldürülenlerin sayısının 7 bin olduğu belirtilirken, bazılarında ise 8-12 bin, hatta 40 bin olduğu belirtiliyor. Taşnak-Bolşevik kuvvetleri 1918 yılının Mart-Nisan aylarında Bakü vilayetinde 229 köy, Gence vilayetinde 272 köy, Zengezur'da 115 köy, Şamahı'da 80 köy, Guba kazasında 122 köy, Lenkeran və ətraf rayonlarda 100-lerle köy, Erivan vilayetinde 211 köy ve Karabağ'da 157 köy, Urmiya ve etraf bölgelede 100-lerce köy ile bunlara ait cami, okul ve eski mimari eserleri yakıp yıktılar, halkı yerlerinden edip katlettiler. Sadece Guba'da Hamas çetesi 105 evi yaktı. Bazı bölgelerde içme suyu kuyularına zehirli maddeler dökerek insanların zehirlenmesine ve toplu ölümlerine neden oldular.
Soykırım özel bir zulümle gerçekleştirildi. Şehir karadan ve havadan bombalandı. İnsanlar diri diri su ve petrol kuyularına, yanan fırınlara atıldı, hamile kadınların karınları süngülerle delindi, bebekler duvarlara çivilendi, kadınlar örgülerle birbirine bağlanarak sokaklarda çıplak gezdirildi, bebekler köpeklere atılarak parçalandı. Silahlı çeteler çocukları, yaşlıları ve kadınları amansızlıkla katl etdi. İnsanlara siyasi eğilimleri sorulmadı. "Türk, Müslüman" olmak öldürmeye yetiyordu. Mart soykırımına tanık olan Azerbaycanlı tarihçi R. İsmayilov şunları yazıyordıu: "Durum öyle bir noktaya geldi ki, taşnaklar müslüman sosyalistleri bile katlettiler ve 'Biz bolşevikler sosyalistleri tanımıyoruz, siz müslümansınız, bu kadar yeter' diyorlardı. ''
O korkunç günlere tanık olan Almanya doğumlu A.Y. Kluge, Ermenilerin Müslüman (Azerbaycan) mahallelerine baskın yaparak herkesi öldürdüğünü, kılıçlarla parçaladığını, süngülerle deldiğini kaydetti. Katliamdan birkaç gün sonra 87 Azerbaycanlı cesedin kulakları ve burunları kesildi, karınları yırtıldı, kafatasları delindi ve cinsel organları kesildi. Ermeniler çocuklara da, yaşlılara da üzülmüyordu. En kötüsü de Ermenilerin papazların onayıyla yüzlerce Azerbaycanlının kafasını kurbanlık koyun gibi haç altında kesmeleriydi.
Bakü'de Şaumyan liderliğindeki Bakü Sovyeti'nin tam iktidara gelmesi, kurbanların kesin sayısının hesaplanmasına izin vermedi. Ancak İran'ın Bakü Konsolosu Muhammed Said-ol Vesara Maragheyi'ye göre, yalnızca onun oluşturduğu özel komisyon Bakü'nün bir kaç sokak ve bahçesinden 5.000'den fazla müslüman cesedini toplayıp gömdü. Menşevik gazetesi "Nash Golos" o günleri şöyle anlatıyordu: "Her yer cesetlerle dolu - yanmış, parçalanmış, şekli bozulmuş cesetler...".
Indianapolis'ten Amerikalı bilim adamı Leonard Ramsden Hartill, Ermenilerin Bakü'de 25 bin Müslümanı öldürdüğünü yazıyor.
ABD'li araştırmacılar J. McCarthy ve K. McCarthy, 30 Mart'tan 1 Nisan 1918'e kadar Ermenilerin Bakü'de 8.000 ila 12.000 Müslümanı öldürdüğünü ve şehrin Türk nüfusunun yarısının kaçtığını yazıyor.
Büyük Britanya temsilcilerinin 9 Nisan 1918'de Bakü'den gönderdiği telgrafta, Ermenilerin Bolşeviklerle birleşerek ırksal düşman olarak gördükleri Azerbaycanlılara karşı katliamlar yaptıkları yazıyordu. İngiliz kaynakları Mart ayında Bakü'de Müslüman nüfusun dörtte birinin öldürüldüğünü yazıyor. İngiliz Tuğgeneral R. Gorton'un Londra'ya gönderdiği 8 Aralık 1918 tarihli belgede soykırımda 20.000, Azerbaycan Halk Cümhuriyyetinin Olağanüstü Soruşturma Komisyonunun belgelerinde 30.000, Cumhuriyet Milli Meclisi tarafından yayımlanan kitapta ise 50.000'den fazla insanın kurban olduğu gösteriliyor. Hatta binlerce Azeri'nin cesedinin Hazar Denizi'ne atıldığı, yüzlerce kişinin de Hazar Adaları'na götürülerek kurşuna dizildiği yönünde haberler var. Ermeniler kendileri Bakü'de 25 binden fazla insanı öldürdüğünü yazdılar. Yalnızca Urmiye'de 10.000'den fazla insan öldürüldü. Muhtemelen bunlar da son rakamlar değil. Çünkü bugün çok sayıda arşiv belgesi, soykırım gerçeğini doğrulayan sayısız delil ortaya çıkarılıyor, Azerbaycanlılara karşı işlenen kanlı suçların boyutuna dair korkunç rakamlar ortaya çıkıyor. Sadece Bakü'de 45 binden fazla Azeri'nin özel bir zulümle öldürüldüğü bu belgelerden anlaşılıyor. Bazı haberlere göre Şamahı'da Mart-Nisan aylarında öldürülenlerin sayısı 7.000, bazılarına göre ise 8-12.000, hatta 30.000'den fazladır. Sonuç olarak 1918-ci yıl mart soykırımlarında toplam 300 binden fazla kişinin hayatıı kayb etdigini tarihi belgelerle kanıtlayan araştırmacılar vardır.
Soykırımda yalnız insanlar katl edilmedi, Azerbaycana ait milli mimari incileri, okulları, hastaneleri, camileri ve diğer anıtları yıkıp Bakü'nün büyük bir bölümünü harabeye çevirdiler. Kamu binaları, ulusal semboller ve kültür merkezleri tahrip edildi. "Açıksöz" ve "Kaspi" gazetelerinin yazı işleri bürolarının bulunduğu "İsmailiyye" binası ile Müslüman Yardım Cemiyeti'nin bulunduğu bina, savaş sırasında yakıldı. Tezapir Camisi'nin minareleri çitle çevrildi.
Binlerce tarihi belgeyi, eski el yazmalarını, değerli maddi ve manevi kaynakları götürdüler. Yaklaşık 40 büyük valiz tarihi belge ve el yazması ele geçirildi ve bunların çoğu şu anda Matenderan arşivinde saklanıyor.
Güçlerin eşit olmaması nedeniyle Azerbaycan halkı 31 Mart'ta savaşı durdurmak zorunda kaldı. Buna rağmen katliamlar devam etti, ancak 3 Nisan'da bu kanlı olayla durduruldu.
Bolşeviklerin yürüttüğü propaganda ve baskılar sonucunda bu kanlı olaylar "unutuldu", çoğu belge ve gazete yazısı imha edilmesine rağmen zaman kendini anlattı ve 70 yıl sonra gerçek gerçekler ortaya çıkmaya başladı.
Azerbaycan devlet bağımsızlığını yeniden kazandıktan sonra milletimizin tarihi geçmişinin objektif bir resmini sunma fırsatı doğdu. Yıllardır sır olarak saklanan gerçekler birer birer ortaya çıkmaya başladı. Haydar Aliyev'in 26 Mart 1998 tarihli "Azerbaycanlıların Soykırımı Hakkında" kararnamesi ile soykırım eylemleri siyasi ve hukuki açıdan değerlendirildi ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasına yönelik çabalar artmaya başladı. Azerbaycan halkına karşı işlenen bu kanlı tarihin unutulmaması için 31 Mart, Azerbaycanlıların Soykırım Günü ilan edildi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.