Bu bir aile meselesi değil.
Bu bir suçtur.
Ve bu suçun tanıkları çocuklardır.
Bir kadın defalarca bıçaklanıyor.
Evinde.
Çocuğunun gözleri önünde.
Beş yaşında bir çocuk, eline ne geçirdiyse alıp koşuyor.
Oyuncak değil.
Masal değil.
Gerçek.
Annesini kurtarmaya koşuyor.
Yetmiyor.
Gücü yetmiyor.
Elindeki kürek düşüyor.
Annesi düşüyor.
Çocuk düşüyor.
Bu sahne bir an değil.
Bu sahne bir sonuç.
Şiddetin defalarca tekrarlandığının kanıtı.
Çünkü bir çocuk, annesini kurtarmaya koşuyorsa
Bunu ilk kez yaşamıyordur.
Korkuyu tanıyordur.
Çığlığı ezberlemiştir.
Ne yapması gerektiğini daha önce öğrenmiştir.
Şiddet yalnızca kadını öldürmez.
Çocuğu da içinden öldürür.
Ve biz hâlâ susarız.
“Özel hayat” deriz.
“Yuva yıkılmasın” deriz.
“Bir kereden bir şey olmaz” deriz.
Ama o çocuk bir kere değil,
Defalarca gördü.
O evde artık güven yok.
O çocuk için dünya artık tehlikeli bir yer.
Ve yarın, bu travmanın hesabını kim verecek?
Bu ülkede kadınlar bıçaklanırken
Çocuklar kahraman olmak zorunda kalıyor.
Beş yaşında bir çocuk,
Devletin, toplumun, sistemin yapamadığını yapmaya çalışıyor.
Bu bir aile meselesi değil.
Bu bir suç.
Bu bir utanç.
Bu bir çöküştür.
Ve en ağır soru şudur:
Bir çocuğun eline kürek alıp koşmasına kadar
Daha kaç kez geç kalacağız?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.