ACZİ İDRAK
﴾30﴿ Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu.
Ve nihayet Meleklerin bu endişeleri arasında Adem yaratılıp ; akabinde ona secde edilmesi buyurulur. O ana kadar başmelek olan şeytan dışında; verilen emir tüm melekler tarafından eksiksiz ifa edilir...
Burada dikkat edilirse bir kibir hissinin ortaya çıkışı ve bu hisse sahip olan birinin sonsuz bir cezayla tecziye edilmesi konusu işlenmektedir. Yani kibrin sadece Allah'a ait olduğu ; bunun haricinde tüm yaratılanların bundan uzak olduğu, zi şuurun bir acziyet içinde kendini ifade etmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır...
Ademe ve ondan türeyecek olan nesillerine, dünyada yaşayabileceği her türlü konfor sağlandıktan sonra başlayan Cennetten, dünya'ya intikal süreci , her canlının yaşamları için gerekli taksimatların yapılmasıyla sonuçlanır...
Eşref-i mahluk tahtında saltanat sürme izni verilen insan, zaman zaman gaflete düşüp, Ala-yi iliyyin'den ;esfel-i safiline düşmek gibi bir zaafiyet içine girerek alaşağı edildikleri gerçeğini hepimizin malumu dur. Oysa Allah; onların tuğyana girmemeleri için 99 İsm-i şerif lerinden bazılarını öğreterek (Sabır, Merhamet,Şefkat gibi)
yer yüzüne indirmiştir...
Onca peygamberler, Kitaplar , Alimler göndermesine rağmen, İnsan oğlunun hırs ve tamahkarlık, üstünlük sağlamak gibi menfi duyguları galebe çalarak, azgınlığa düşüp, kendi cinslerinin, hatta diğer canlıların ortak yaşam alanları olan dünyayı dar getirerek, bir bakıma kendi felaketlerinin de Mümmesili oldular. Burada verilen cezaların karşılığı, kendi yaptıklarının olması gereken karşılığıdır aslında. Haşa Allah kimseye zulüm edici değildir. Tam bu noktada Yunus Peygamber'in o meşhur duası, bu sözün ispatı için tam bir argüman niteliğindedir.
'"La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin' Manası 'Senden (Allah'tan) başka ilah olacak yoktur, Sen her türlü noksanlıklardan ve ortaklıktan berisin. Şüphesiz ben, kendine yazık eden kimselerden oldum."
Zaman zaman izlediğimiz , özellikle Osmanlıyı anlatan film ve dizilerde feth edilen yerler için bir kılıç hakkı söylemi mevcuttur. O zamanın konjonktürü bunu gerektiriyordu belkide, orasını bilemem ama; bu söylemin yaratılış konseptlerine aykırı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Hangi millet olursa olsun, kimse kimsenin Allah tarafından kendilerine tahsis edilmiş yerlerden zorla çıkartılmaz. Bu , Yüce Allah'ın Adaletine karşı muğayir bir davranıştır. Böyle kılıçla elde edilen yerlerin yerinde yeller esmektedir şimdi...Tarih böyle örneklerle doludur.
Bir düşünürün dediği gibi: " İnsan, Melek olsaydı; Dünya Cennet olurdu. " Ne yazık ki insan oğlu melek olmayı beceremedi. Sonuç, Kan, Vahşet, Katliam, Güzyaşı..! Konjonktür ortada...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.