Önder GÜZELARSLAN

Tarih: 23.06.2024 11:44

Bayramlar Bereket, Kurban Yaklaşmaktır

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Bayramlar Bereket, Kurban Yaklaşmaktır

 

Kalpler vardır sevgiyi yaşatmak için, insanlar vardır dostluğu paylaşmak için ve bayramlar vardır sevgi ile kucaklaşmak için. Bayram, sevinç demektir. Bayramları neşeli ve sevinçli hale getirmek için “sevmek” gerek. Hiç şüphesiz sevgi her derdin ilacıdır. Kırılan gönülleri sevgi tamir eder. Bayramlarda bu kırık gönüllerin tamir edildiği anlardır. Bayram hatırlanmaktır. Bayramlar toplanma bir araya gelme günüdür. Bu sebepledir ki, bayram günleri aile büyüklerimizi, yakınlarımızı ve dostlarımızı ziyaret ederiz. 

 

Eski bayramlar daha çoşkulu geçerdi. Özellikle köylerde bayram yeri kurulur herkes orada toplanır, topluca bayramlaşılır ve sevgiyle herkes birbirini kucaklardı. Köy meydanında yemekler pişer bütün halka ikram edilirdi. Şimdilerde bayramlar da yetim ve öksüz kaldı. Bayram ziyaretleri yok denecek kadar azaldı. Teknoloji çağında herkes birbirine mesaj göndererek bayramlaşma yapar hale geldi. Bayram günleri hatırlanma ve hatırlatma yerine tatile dönüştü. Toplu bir araya gelme yerine tatil yerlerinde dinlenmeye dönüştü. Bayramları tekrar olması gereken mana ve ehemmiyete büründürmeliyiz. 

 

Bu bayram eğer Kurban Bayramı ise anlamı ve önemi daha büyük. Zira kurban yaklaşmak yakın olmaktır. İnsanı yaratan Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şeyin adıdır kurban. Kurban, sadece insanın Allah karşısındaki haddini değil, eşya karşısındaki değerini de öğrenmesidir. Kurban, insanoğluna varlık hiyerarşisinin önemini anlatan sembol bir ibadettir. Sevinç ve mutlulukları çoğaltan bayramlar Kurban ile de bizi Allah’a yaklaştırmaktadır.

 

Kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcuttur. Kurbandan maksat sadece bir hayvanı kesmek değildir. Kurban gerektiğinde dünyalık her şeyden vazgeçerek Rabbimizin uğruna can verebilmemizi bize salık verir. Tıpkı Hz. İsmail (a.s.)’da ki teslimiyet gibi bir teslimiyet bizden bekler. Bu mana ile kurbanı değerlendirmeliyiz. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu da canlı tutar. Bir nevi sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Kesilen kurbanlar ihtiyaç sahipleri arasında pay edilir. Kurban kesmeye imkânı olmayanlar bulunur ve kesilen kurbanın etlerinden kendilerine ikram edilir. Bu şekilde hem bir dayanışmayı ve yardımlaşmayı insana öğretir hem de sosyal adaletin sağlanmasına katkı da bulunur. 

Kurban konusunda önemli bir hususa da değinmek istiyorum. Kurban bir yönüyle mali bir ibadettir. Kurban kesmeye gücü yetenlerin yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Burada kolaycılığa kaçmamak lazım. Öncelikle aile bireyleri de kurbandan haberdar olmalıdır. Kurban ibadeti, hayvan boğazlama işlemi bizzat bulunduğumuz yerde yerine getirilmelidir. Hane halkı da kurban etinden tatmalı ve kurbanın ruhunu hissederek yaşamalıdır. Yurt dışında ya da farklı şekilde bağış da bulunarak kurbanı yerine getirmiş olursunuz belki ama ailecek o ruhu yaşamadığınız için bir yanı eksik kalır kurbanın.  Özellikle bağış yoluyla yurt dışına gönderim kanaatimce çok doğru değil. Eğer bir den fazla kurban kesmemiz söz konusu ise o zaman bağış yapılmasında çok bir problem olmaz. Fakat bugün maalesef ülkemizde hayvan fiyatlarının pahalı oluşu yurtdışında bize göre daha ekonomik olması nedeniyle artık insanlar hem ucuz yollu kurbanı halletmek hem de kurban telaşı ile uğraşmamak için kurbanını yurt dışına bağışlamaktadır. Kendisi de tatile çıkarak bayramı ve kurbanı idrak ettiğini zannediyor. Bu yaklaşım külliyen yanlıştır. Zira bayramın gerçek anlamına da ters düşen bir durumdur. Bayram dan kasıt sevinç ve mutlulukları bir araya gelerek paylaşmaktır. Sevinçleri çoğaltmaktır. Yaşlıları ziyaret ederek onların gönüllerini almak, onları hoşnut etmektir.

Bayramları tatile dönüştürmeye çalışan zihniyetin karşısında olmalıyız. Bayramın bir tatil olmadığını aksine insanların yakın akraba halkasından başlayarak birbirini aramaları, sormaları ve ziyaret etmeleri şekline büründürmeliyiz. İmkanlar ölçüsünde bizzat ziyaret etmek, ziyaret edemiyorsak da telefonla hâl hatırlarını sorarak bayramlaşmak en kötüsü de hiç değilse bir mesaj yoluyla da olsa bayram kutlaması yapılmalıdır. Eski bayramlarda insanlar birbirine bayram tebriği gönderirdi. Şimdi bunun yerini dijital yolla gönderilen mesaj ve tebrikler aldı. Hiç değilse bu yöntemle de olsa dostlar birbiriyle mesajlaşmalıdır. 

Şahsen ben bu bayramda her bayramda olduğu gibi telefonumda kayıtlı bütün herkese bayram tebriği gönderdim. Aramam gerektiğini düşündüklerimi de bizzat arayarak hâl hatır eşliğinde seslerini duyarak bayramlaştım. Aradıklarım ve mesaj gönderdiklerim hatırlanmaktan dolayı mutlu olduklarını dile getirdiler. Kendisine bayram tebriği gönderdiklerim arasında kıymet verdiğim değerli bir dost ve ağabey olarak bildiğim milletvekilliği de yapmış olan Metin Külünk cevabi mesajında şunları yazmış: “Değerli kardeşim bayram tebriğiniz için çok teşekkür ediyorum. İletişim bir sanattır. Unutmama ve unutulmamak da bizim Anadolu irfanımızın esaslarındandır. O halde bayramlarda birbirimizi unutmadığımız gibi günlük hayatta da vefa duygusunu merkeze koyarak iletişimde çok daha güçlü olmalıyız. Karşılıklı olarak hâl hatır sormak bir değerdir. Ve de nesillerimize bu duyguyu esas alacak örnekler çoğaltmalıyız. Bu vesile ile bayramınızı tebrik ediyoruz.”

Evet insanlar birbirini sadece bayramlarda aramamalıdır. Ve sadece işi düştüğü anda da aramamalıdır. Anadolu irfanının bir gereği olarak her daim iletişimde olup birbirimizi arayıp sormalıyız. Bayram sevinçlerimizi günlük hayata da yansıtmalıyız ki, paylaşım, yardımlaşma ve en önemlisi hakiki anlamda kulluk vecibemiz yerine gelmiş olsun. Allah’ın rızası da bu şekilde hareket etmemizi bize öğütlüyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —