Ulaş Salih Özdemir

Tarih: 04.07.2025 09:49

Bazen vazgeçmek, cesaretin başladığı yerdir.

Facebook Twitter Linked-in

“Bazen vazgeçmek, cesaretin başladığı yerdir.”

Ofisin ağır havası, yıllardır açılmayan bir pencere gibi birikmişti binanın her köşesine. İçeride zaman durmuş, sadece takvim yaprakları düşmeye devam etmişti. Yönetici katındaki kapı her zaman aralıksız kapalı olurdu; patron, içerideydi ama varlığı sadece maaş bordrolarında hissedilirdi. Çalışanlar, onun yüzünü en son ne zaman gördüklerini hatırlamıyordu bile. Herkes ne yapması gerektiğini tahminlerle yürütüyor, kararlar ise ancak zaruret karşısında, en geç kalındığı anda alınabiliyordu.

Patron karar almak yerine kararları ertelemeyi, çatışmadan kaçmayı meziyet sanıyordu. Bir kriz patladığında odasına kapanır, telefonlara çıkmaz, e-postaları açmadan saatlerce bilgisayar ekranına bakardı. Onun liderliği bir hayaletin gölgesi gibiydi; var ama yok, dokunulmaz ama hissedilmez.

En kötüsü de buydu: Patronun dünyayla tek bağ kurduğu kaynaklar güvenlik görevlisi, temizlikçi ve danışmaydı. Onları sorguya çeker gibi konuşturur, çalışanlar hakkında duyduklarını not eder, ardından onları uyarılarla sindirirdi. Açık iletişim yerine dedikodu kanalları tercih edilir, şeffaflık yerine korku egemen olurdu. İnsanlar işlerini kaybetme korkusuyla susar, yenilikler ise giriş kapısında durdurulurdu. Girişimci fikirler değil, sessizlik ödüllendirilirdi.

Bu kaos içinde en çok yıprananlar, işini gerçekten önemseyenlerdi. Ne kadar çabalasalar da kararların gecikmesi, projelerin askıya alınması ve hiçbir şeyin zamanında onaylanmaması, herkesin enerjisini emiyordu. Her yeni güne eski sorunlarla başlanıyor, çözüm önerileri “bakalım” denilerek rafa kaldırılıyordu. Ve her geçen gün patron biraz daha uzaklaşıyor, sorumluluğu taşımaktan biraz daha kaçıyordu.

Oysa bir sabah, genç bir ekip lideri kahvesini içip masasına oturduğunda, artık bu düzenin parçası olmamaya karar verdi. Kendi potansiyelinin çürüyüşünü izlemek istemiyordu. İstifa mektubunu yazarken elinin titremediğini fark etti. Vazgeçmek değildi bu; bir duvarı yıkıp pencereden ilk kez temiz hava almak gibiydi.

Çünkü bazen, asıl sorun içinde olduğun değil; inatla çıkmak istemediğin yapıdır. Ve bazen, bir adım geri çekilmek, ileriye açılan tek kapıdır.

##

Ölü At Teorisi: Liderler İçin Basit Bir Ders 

Eski bir deyiş vardır: "Eğer bindiğin atın öldüğünü fark ettiysen, yapılacak en iyi şey inmektir." Ancak birçok kurumda, attan inmek yerine ölü atı sürmeye devam ederler. İşte bu durum, liderler için önemli bir ders içeriyor:

Ölü Atı Sürmeye Çalışan Kurumların Yaptığı Hatalar

Daha sert kırbaç kullanmak: Atı hareket ettirmek için daha fazla baskı uygulamak.

Komite kurmak: Atı incelemek için uzun toplantılar ve analizler yapmak.

Eğitim vermek: Çalışanlara "ölü atları nasıl sürecekleri" konusunda eğitimler düzenlemek.

İsim değiştirmek: Atın adını "enerjisi kısıtlı at" gibi daha havalı bir isimle değiştirmek.

Terfi ettirmek: Atı üst pozisyona getirip "ilham versin" diye beklemek.

Ölü atı sürmeye devam etmek, ekibi yorar, kaynakları tüketir ve yenilikleri engeller.

Liderler, işe yaramayan stratejileri, projeleri veya sistemleri zamanında bırakabilmeli.

## Liderler Nasıl Hareket Etmeli?

Dürüst Bir Değerlendirme Yapın:

Hangi projeler "ölü at", hangileri "yaşıyor"?

Verilere ve gerçekçi geri bildirimlere kulak verin.

Hızlı Karar Alın:

İşe yaramadığı netse, "batık maliyet" tuzağına düşmeden o attan inin.

Yeniliğe Alan Açın:

Çalışanların yeni fikirleri denemekten korkmadığı bir kültür oluşturun.

Hataları "öğrenme fırsatı" olarak görün.

Ekip Motivasyonunu Gözetin:

Ölü atı sürmeye zorlanan ekipler, zamanla inisiyatif kaybeder.

Onlara "anlamlı" işler sunun.

## Unutmayın: Başarı, Neyi Bırakacağını Bilerek Gelir

Zamanı, enerjiyi ve yeteneği, geleceği inşa edecek alanlara kanalize edin.

Türk atasözü der ki: "Zorla güzellik olmaz." İş dünyasında da ısrarcı olmak her zaman erdem değildir.

##Ölü At Teorisini Uygulamanın Adımları

Farkına Var: Projenin veya stratejinin artık işe yaramadığını kabul et.

Değerlendir: Veriler ve geri bildirimlerle durumu objektif olarak analiz et.

Karar Ver: Hızlıca harekete geç ve ölü atı terk et.

Yenilik Yap: Yeni fikirler ve stratejiler için alan aç.

Motivasyonu Koru: Ekibin moralini yüksek tut ve anlamlı hedefler sun.

Ölü At Teorisi, liderlere esneklik, hızlı karar alma ve yenilikçilik konularında önemli bir ders veriyor. Başarı, bazen "daha çok çabalamak" değil, "neyi bırakacağını bilmekle" gelir. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —