BENİMDE KILICIM VARDI!

Şu teğmenlerin kılıçlarını çekip salladıkları haberini çarşıdaki kahvede duymuştum, millet konuşuyordu!

O gün eve döndüğümde hanıma sordum!

-Benim kılıç nerede?

Teğmenlerin meselesiyle hatırıma gelmişti ki benimde bir kılıcım vardı! Ama biz kınından bile çıkarmadan mezun olmuştuk! Hanıma sorduğum oydu!

Şöyle elime alıp bir hasret gidereyim nasıl bir şeymiş! dedim! Hey gidi günler hey deyip, Avizeye doğru da bir iki sallarım! Düşünüyordum!

-Hangi kılıç! Dedi hanım!

-Yahu hanım sadece bir Kılıcım var Askeriyeden kalma! başka yok ki şu diyeyim!

-Senin kılıcın da mı vardı!

-Olmaz mı tabi ki de vardı, yoksa kayıp mı ettin!

-Valla tabancaların dolabın alt gözünde ler ama kılıcını çıkaramadım!

-Nerden çıkaramadın! Sandıktan mı!

-Yok, hatırlayamadım!

1995 te T.S.K. Dan Y.A.Ş kararlarıyla İhraç edilmiştim tam 29 yıl olmuştu! hanım unutmuştur herhalde dedim!

O başörtülü olduğundan teğmen mezuniyetimde törenlere katılamamıştı ki beni ve kılıcımı nereden görsün! Dedim.

Bir tek babam görmüştü Rahmetli!

O da; -Oğlum silah olarak kılıç mı verdiler! Tabanca vermediler mi demişti!

Sonra okuldan kıyafetlerimi çıkarınca kılıcımı kutusu içinde eve getirmiştim!

Öyle kılıçla dışarda gezilmezdi, bir daha da zaten hiç lazım olmadı!

O yıllarda açık Rus pazarları meşhurdu! eskiler bilirler her yerde vardı, ucuz da idi!

Her şey bulunurdu bilhassa alet ve edavatlar, optik eşyalar falan!

O zamanlar bende oradan bir pense bir dürbün ile hamak almıştım!

Hanım meğer kılıcı da oradan aldığımı sanıyormuş!

İhraç edilip göç esnasında nereye sokacağım bunu! Benim için, ne diye aldıysa sanki çocuk gibi! deyip bir komşuya hediye verdiğini hatırladı!

Bende tam 29 yıldır kılıcım var biliyordum!

Teğmenleri öyle kılıç sallarlar iken bende heveslenmiştim! Gençliğimi hatırladım!

İyi ki bulamadım…

Neyime kılıç! bende tespih salladım!