BEŞ YAŞINDA BİR ÇOCUK BABASIZLIK NEDİR BİLMEZ Kİ!
Değerli okuyucularım bu sayıda ki yazımızı, Beylikdüzü Sivaslılar Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği Başkanı Eyüp Günay. Kendilerini ziyaret ettiğimiz de sıcak bir karşılama ve ekibiyle birlikte güzel sohbetlerin arasında kendisini tanımak istediğimi ve genç nesillere nasıl meslek sahibi olduğunu anlatmasını teklif ettim ve ricamı kırmadıkları için öncelikle teşekkür ediyorum. Evet Eyüp Günay kimdir diye mikrofonu uzattığım da;
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Eyüp Günay kimdir derseniz, Sivas Gürün doğumlu, Güründe yaşamış, beş yaşında babasız kalmış fakat büyükbabası ve annesi tarafından büyütülmüş bir çocuk. Evimiz bir bahçe içerisinde, dört tane evin olduğu yerdeydi. Büyükbabamın o güzel büyük bahçesinde büyüdüm. Beş yaşındaki çocuk babasız olup olmadığını anlamıyor, evin başında büyük biri olduğu için yani büyükbabamı hep baba gibi gördüm. Büyükbabamın bir lakabı vardı Gürünlü Cemali hoca, çok güzel sesi vardı çok güzel Kuran okurdu ve esnaftı, eşraftı sözü geçen bir adamdı. Ben Allah var para yokluğu hiç çekmedim. Yani işte söylemesi ayıp o zamanlar ortaokulda okurken gelip giderken yolum uzak diye restoran ta hesabım olurdu orda yemeğimi yiyeyim diye yorulmayım diye onu bile düşünen bir adamdı. Tek erkek torun bendim, babamın vefatından sonra kıymetliydik daha doğrusu. Sonra Allah yine razı olsun onlarda yani amcamlardan, tutukları altın olsun. Bağ bahçe tabi büyük bir alan, büyükbabam vefat ettikten sonra benim elim ekmek tutana kadar hiç dokunmadılar. Oranın kiralarını ben aldım oraları ben işletim, hatta büyükbabam derdi bana; “Bak oğlum bir iki gün sonra ben rahmetli olunca buralar sana kalacak,” yani hiç aklıma gelmezdi. Bizim orda Rençberler gelir çalışırlardı işte bağ bahçe yapılır onların parasını ben çıkarıp verirdim. Yani ortaokul ikinin sonunda elim para tutmaya başladı. Tabii ki ilk yıllar çok zordu. Annem, babam erken yaşta vefat edince anneme emekli bağlandı üç aydan üç aya. Babam Almanya’da çalışmış sonra Türkiye’ye gelmiş daha sonra devlet kurumuna girmiş ondan dolayı. Yani ilk başlarda annem hiç çarşıya çıkmıyormuş sonra üç ayda bir maaşını almaya beraber gider gelirdik başka bilmem. Çok çürük domates götürdüm eve sebze meyve götürdüğüm oldu. Çekinmiyordum pazara gidiyordum alıyordum.
Daha sonra Liseyi bitirene kadar Gürün ilçesinde eğitimimi tamamladım daha sonra İstanbul’a geldim ve matematikte çok iyiydim. İki ablam vardı biri benden daha önce gitmişti Milli Emlak’ta çalışıyordu ve onun bana çok desteği olmuştu. Üniversite yıllarında işte o yeni geldiğim dönemlerde Mahmut Paşada part time işe başladım. Sonra bir dönem başka bir yerde çalıştım ve bir zaman sonra firma açtım. Küçücük bir odada başladım bir kaç yıl sonra da şu anki ortağım olan Kemalettin Bahadır Bey’le ortak olduk ve Allah’a şükür dediğim gibi yani Türkiye’deki sayılı firmaların arasında olduğumuza inanıyorum. Etiket entegre üretim tesisimiz var. Yaklaşık 15-20 yıldır bu işi yapıyoruz. Makine aldık, borç ödedik ama Allah’a şükür güzel bir entegre tesissimiz var ve burada şunu öğrendim çok zarar ettik, dibi gördük batmadık bayağı sallandık. Türkiye’deki bazı dalgalanmalar sizi çok çabuk etkileyebiliyor ama burada en önemli şey aile olduğuna inanıyorsun benim çok sağlam bir kalem vardı ailem vardı ve sağlam bir ortağım Allah’a şükür. Dernekte de aynı yani derneklerde, kurumlarda bu çok önemli bunu parantez içerisinde altını çizerek söylüyorum. Hangi işi yaparsanız yapın ekibiniz varsa siz de varsınız demektir. Derneler var tamam, başkan hep önde oluyor ama benim arkamda çok sağlam kaleler var bu derneğin kurulduğundan bu yana emek veren dostlar var gerçekten. Yani tek tek isimlerini verdiğimde bir sürü sırtımı dayadığım güzel bir sürü dostum abilerim var. Mesela bir dönem çalıştığım hemşerimizler vardı onlardan birçok şey öğrendim hala bugün bir şeyler olsa alo desem, abi desem yeterli, aile… Aile… Aile… Ekibin bu işin özü bu bence...
Peki tekrar dünyaya gelmek isteseniz yine aynı iş ya da hayalini kurduğunuz başka yönde yapmak istediğiniz ama yapamadığınız bir hayaliniz var mıdır? Ya da hobileriniz var mı emekli olduktan sonra hobinizi devam ettirmek istemsiniz?
Bir daha dünyaya gelecek olursam yine aynı mesleği yapardım. Çünkü işime aşığım, işimi çok seviyorum. Yurt dışına satışlarımızla ilgilide yıllardır yurtdışıyla bağlantımız var bunun için altı ay eğitim aldım şu an İspanyolca öğreniyorum yaşım elli… Gezmekle ilgili bir mesleğim olmasını arzu ederdim ve bunda da böyle bir şansım oluyor. Dediğim gibi de bir daha dünyaya gelsem yine aynı mesleğimi icra ederdim. İkinci bir meslek diyorsanız veteriner olurdum. Biraz hayvanımda var yani çeşit çeşit hayvanlara da bakıyoruz bu bize nasip olup.
Saygı değer bir iş adamıyla tanışma şansım olurken mesleğini ve yaşantısını anlatan Güray, ara ara gözleri dolduğunda bunca zaman emeklerinin karşılığını hakkıyla yemenin vermiş olduğu mutluluk her haliyle belli oluyordu.
Gençlere belki o kısacık olan söyleminde ders olabilecek bölüme dikkat etmelerini söyleyebilirim. Şimdi ki zamandan değil geçmiş zamanda hiç parasızlık sıkıntısı çekmediği halde büyüdüğünü sonrasında iş kurduğu zamanlarda battığını, ama mücadelesine devam ettiğini ve tekrar kazanmanın ne kadar kıymetli olduğunu gösterdi.
Maalesef şimdilerde hele son dönemlerde mesleği eline almak istemeyen o kadar çok gencimiz var ki. Eskilerde okumayan evlatlarını ya da gücü yetmeyip okutamadığı çocuğunu sanayi, kuaföre ya da terziye verirlerdi. Çocuk yaşlarda bile olsa eve götürdükleri paranın hem kıymetini bilir hem de kendileri ile gurur duyarlardı. Şimdi; “Sanayici ne, kuaför ne! İş ne alaka neden yapalım biz o kadar mı düştük,” diye meslek guruplarını küçümsüyorlar. Oysa araban bozuldu mu nereye gidiyorsun ya da kuaförde saçını kime kestirip kime traş oluyorsun? Bunları ve bunun gibi işleri düşünmek lazım her iş kutsaldır ekmeğin kazanmalarında ayıp bir durum yok ki sadece çalışmamak, emek harcamamak ayıptır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.