BU MEMLEKETTE SU UYUR 28 ŞUBATLAR UYUMAZ!

Nasıl bir zayıflık hissettiler de! hemen kılıçlarını salladılar gördünüz değil mi!

Yahu evladım derdiniz ne! kanınız kaynıyor gençsiniz! Tek yıldızı da taktınız anladık!

Ama neye alet olduğunuzu hiç mi düşündünüz mü!

Cin olmadan çarpmaya kalkacak kadar neyle yüreklendirdiler sizi!

Hasılı;

Görüldüğü gibi;

Bu coğrafyada var olmak! Asla zayıflık kabul etmez!

Bu vesileyle askeri okullarda yurt sevgisi ve düşmanın tezgahına gelmeme taktikleri ile Türk tarihi yeniden gözden geçirilip birinci ve en önemli dersler yapılmalı!

Siyonistler, emperyalistler ve her türlü düşman, bizleri hiçbir zaman kandıramamalı bizleri satın alamamalı, içimize sızamamalı vesselam!

Yıl 1995 idi!

Aralık ayı maaşımı aldığımda bu maaşımın son olduğunu, Ocak ayı maaşımı alamayacağımı hiç aklımdan geçirmemiştim!

Çalışkandım, başarılı idim, inançlı idim! alınması gereken en üstün başarı belgesini almıştım! Vatanımı ve milletimi seviyordum, hiçbir akımın tesirinde değildim! Peşinden gitmedim! Sempati beslemedim! Önceliğim vatandı! İşim askerlik idi!

Tıpkı; Bir kazanın önceden geliyorum demediği gibi;

Sizi ihraç edeceğiz demediler!

İhraç ettiler!

İşin en acı yanı! bu eylemin askerlik mesleğine yakışmayacak sinsilikte olması idi!

Halbuki; memleket de,

Askeri mahkemeler,

Askeri savcılar,

Askeri hakimler,

Askeri mahkemeler hep vardı!

Suçumuz neydi! Ve bizi yargılamanız gerekmezmiydi! Deme fırsatını bulamadık!

Sorun zaten bir suçumuzun olmamasıydı!

Hiçbir kanunumuz ve hukukumuz, Namaz kılanı ihraç et! Eşleri başörtülü olanları T.S.K. Da barındırma demiyordu!

Fakat o dönemin iradesi böyle tecelli ediyordu!

Bu yüzden oldu bittiye getirip tıpkı; İsrailin hiç kimseyi takmadan aylardır masum halka vurdukları ve öldürdükleri gibi, Y.A.Ş kurumu da İnançlı Türk Subay ve Astsubaylarını yıllarca tınlamadan ve kimseyi takmadan T.S.K dan koparıp koparıp durdular! Kimselerin göz yaşına bakmadılar!

İşlerini öyle çabuk yaptılar ki;

Kimini, müsademeden birliğine yeni dönmüş ve dağın tozlarını henüz üzerlerinden silkelemeden ihraç ettiler!

Kimini, eğitimde birliğinin başında bir sabah sporu yaparken, Kimini atış esnasında ihraç ettiler!

Kimini hastasını muayene ettiği revirde, Kimini ameliyat masasında, Kimini  duruşma sonrası cüppesini portmantoya asarken ihraç ettiler!

Kimini, karakolunda görevlendirme yaparken, devriyeleri çıkarırken, Kimini cezaevinden mahkum sevki yaparken, Kimini bir gemide dümen başında, güvertede seyir halinde, Kimini araçları kademede tamir ederken, tankın paletlerini sökerken, Kimini Kandil sortisinden dönerken ihraç ettiler!

Kendi yalaka basınlarına utanmadan bunlar için disiplinsizlik yaftalarını yapıştırdılar ve kötületerek yazdırttılar!

İnsan dönüp bütün bunları düşündüğünde;

Kısa pantolonunu çıkartıp haki elbiseler giydiği o çocukluk günlerinden itibaren bu peygamber ocağının mensubu olduğunu ve bu ocaktan böylesine onur kırıcı, yargısız, savunmasız, derdest edilmesini yıllar geçsede bir türlü hazmedemiyor!

Geride bıraktığımız meslektaşlarımızda bizler için hiçbir şey yapamamışlar, iki satırda olsa yazamamışlar! İlgili yerlere bir çift söz söyleyememişlerdi! Bize dokunmayan yılan bin yaşasın vaziyetini tercih etmişlerdi!

Çünkü süreç herkesi korkutup susturmuştu!

Hasılı bu zulüm de ilelebet sürmedi 2011 de bitti!

6191 sayılı bir kanun çıkarıldı ve bu büyük dram, küçük bir hak ile geçiştirildi!

Geriye dönük haklar ile Oyak hakkı verilmedi ve özür dilenmedi!

Ama algı! Tüm hakların verildiği yönündeydi!

Üstelik Y.A.Ş ile aynı konumda olan, H.S.Y.K kararlarıyla ihraç edilen hakim ve savcılara tüm hakları verilerek büyük bir ayrımcılık yaptılar!

Ezcümle!

Yaşzedelerin de içinde bulunduğu sivil asker tüm 28 şubat mağdurlarının haklarını alamamaları, hükümet uyuyadursun Kamu da hala 28 şubat zihniyetinin ölmediğinin alametleridir!