Bu Vahşetlerde Kimin Parmak İzi Var..?
Kapital sermaye hırsına bürünen aile mevhumu başka bir yere evrildi.
Adına ekonomik özgürlük koyup psikolojik kölelik oluşturdular.
Kadın annelik yapmaya utanır oldu ‘’vasıfsız’ ’yaftası yememek için. Çalışmak zorunluluğu çocuğu kreşlerde tanımadığı dadılarda büyütür oldular.
Akşam bir araya gelmek lütuf oldu. Dertleşecek aile üyesi bulamaz oldu.
Odasında tek kişilik yaşam sosyal medyada onu duyacak çığlıklarına cevap verecek insan avındayken insan avcılarının eline düşen çocuklarımız oldu.
Eve geldiğinde onu sevecek, onu dinleyecek bir aile büyüğü olmalıydı. Anne- babasıyla aynı sofraya oturmalıydı hafta sonu bir aile ziyaretine götürülmeliydi bu çocuklar. Ailenin öğretileri hayatında düsturu olmalıydı. Fırsat kollayan boşlukları doldurmayı bekleyen habis ruhlar girmesin diye sıkıca sarılmalıydık çocuklarımıza.
Üretmek, düşünmek, koşmak, çabalamak harika şeyler; ama okuldan gelen çocuklarını kurabiye kokusuyla karşılamak da harika bir şey.
Görmez olduk Kör, sağır, dilsiz olduk iki eşya fazla olsun diye hırsımız bizi yedi bitirdi.
Olan çocuklarımıza oldu karıncayı incitemez dediğimiz çocuklarımız baş kesen oldu vahşi hayvanlara döndüler sorumlusu kim!
Sorunlarını görmezden gelen Anne-babalar başka ailelerin yıkımına sebep oldular.
Gün geçmiyor ki bir vahşete uyanmayalım.
Psikolojik ilaçların çerez gibi kullanılması, sorunların çözülmeyip örtülmesi de büyük sebepler arasında tabii.
Bu cinayetlerde, intihar vakaların da parmak izi uygulansa, hepimizin parmağının izine bir şekilde ulaşırdı adli makamlar. Annelerin, babaların, eşin ,dostun ,arkadaşın hemen hemen herkesin parmak izi çıkar muhakkak.
Hepimiz el birliğiyle aile mevhumunu bitirdik. Tekliğe mahkum her bir insan dünya malı hırsı aza yetinmeyen ruhlar vahşeti çağırdılar.
Tedavi olmayan hatta hasta olduğunu kabul etmeyen insanlar bizi her gün acıya uyanır hale getirdiler.