Murat Yıldırım

Tarih: 30.11.2021 12:00

Çinli Prensesin Fendi...

Facebook Twitter Linked-in

Çinli Prensesin Fendi...   

Çin’in ve Sarı ırmağın kuzeyinde, Moğolların batısında yaşayan Hunların ilk beyi olarak zikredilen Çunvey’den Touman’a (Teoman) kadar 1000 küsur yıl geçmişti.

M.Ö. 209’da Teoman’ın ilk oğlu Modu(Mete), Çanyu (Han) olarak Hunların başına geçti.

Hemen 3 yıl sonra da Çin’de (belki Mete korkusu ile) beylikler birleşti Han İmparatorluğu kuruldu. (M.Ö. 206), Çinliler içeride düzeni sağlamıştı. İmparator, ilk iş güçlenen Hunlar karşısında komutanı Han Şin’i, Dai’ya gönderdi. Mete han geri çekilme taktiği ile 320.000 Çin askerini soğuk bir kış günü dağda kuşattı.  Çin ordusu yok olmak üzere idi.

Kuşatma altında Çin İmparatoru Gao, Modu’nun eşi olan Çinli Hatun’a gizlice elçi gönderdi, hediyeler sundu. Bunun üzerine Hatun, Modu’ya iki tarafın birbirine zarar vermemesi gerektiğini, Modu’nun Çin’i ele geçirse de idare edemeyeceğini, Çin’de oturamayacağını vb söyledi. Mete eşini dinledikten sonra, kendi tarafına geçirdiği Han Şin’in generallerinden V. Huang ve C. Li’yi bekledi. Bu iki generalin ordusu gelmeyince Çin tarafına geçip bir aldatmaca peşinde olduklarından şüphelendi ve yine Hatun’un sözlerini de dikkoate alarak kuşatmanın bir ucunu açtı. 

Bunun üzerine Çin İmparatoru Gao ordusuyla kuşatmadan çıkıp dışarıdaki orduyla birleşti ve ardından Modu ile “saraydan Çinli eş vererek barış” (Çinli buna heçin sistemi der) yaptı.  

(Çinli prenses, bir orduyu kurtarmaya vesile oldu)

Devletin kurucusu Modu’nun M.Ö. 174 yılında ölmesinden sonra yerine oğlu Jiyu geçti. Unvanı Laoşang oldu. Yeni Çanyu henüz tahta oturduğunda Çin İmparatoru Ven, evlilik yoluyla barış antlaşması çerçevesinde hanedandan bir prenses gönderdi. İmparatorun haremağası olan Conghang Yue, prensesin Çanyu’ye götürülmesiyle görevlendirildi. Gitmek istemeyen ancak zorla gönderilen Conghang Yue, varır varmaz Laoşang Çanyu’nun hizmetine girdi.   Onun görüşlerine çok değer veriliyordu, itibar görüyordu.

Mete’nin oğlu Çin’e özeniyor:

Yeni Çanyu, Çin tarzı hayata, giyeceklere, yiyeceklere özeniyordu. Bunun üzerine Conghang Yue onu uyararak şöyle dedi:

“Hunların toplam nüfusu, Çin’in bir ilinin nüfusu kadar etmez. Hunları güçlü kılan giysilerinin, yiyeceklerinin farklılığıdır, Çin’e bağımlı olmamaktır. Bugün Çanyu geleneklerini değiştirip Çin ürünlerini sevmektedir. Böyle giderse Çin ürünlerinin onda ikisi bile tüketilmeden Hunların tamamı Çin’e tabi olacaktır. Çin’in ipekli dokumalarını alıp ata binerseniz, otların, dikenlerin içinde giysinizin, pantolonunuzun hepsi yırtılıp parçalanacaktır. O vakit göreceksiniz ki keçe ve deri kadar sağlam ve güzel değiller; Çin yemeklerini, ürünlerini tattığınızda, göreceksiniz ki bunlar kımız kadar yararlı ve güzel değiller”.

Conghang Yue, Çanyu’nun etrafındakilere bir tür kayıt tutma sistemi öğretti. Bununla insanların, hayvanların sayısını hesapladılar.

Çin elçisi görüşme esnasında Hunların yaşlılara saygı göstermediklerini söyleyince, Conghang Yue, Çin’de savaşa giden askere en iyi elbise ve yemekleri verdiklerini, Hunlarda da en iyi yiyecek ve içeceklerin gençlere verildiğini, bunun yaşlıları aşağı tutmak anlamına gelmediğini söyledi. 

(C. Yue, buna benzer çok soruları cevapladı)

C. Yue gece gündüz Çanyu’nun yanında duruyordu, ona yapılacak işlerin faydası ve zararı konusunda tavsiyelerde bulundu.

(Çok faydalı olan C. Yue’ de bir Çinli prensesle gelmişti)

Özetle, Çin her yeni Hun İmparatoruna prenses ve ganimet gönderdi.  Sonra Çin aynı savaş taktiklerini öğrendi ve galip gelmeye başladı. 

Öyle ki iç savaşların da etkisi ile Hun İmparatorluğu ikiye bölündü. 

Bağımsızlık taraftarları (Kuzey Hun İmparatorluğu), Çin’e bağlı barış içinde yaşamak isteyenlerden (Güney Hun İmparatorluğu) ayrıldı.  

Güney Hun Çanyusu çok şaşalı karşılandı. Sonra Çin imparatorları değişti. Gelen önce toprak istedi. Verilmedi.

Sonra isimlerini Çinli ismine değiştirmeleri istendi. Verildi.

Bu asimilasyonun (çinlileştirme) önemli adımı oldu.

Çok geçmeden Çin güçlendi, Güney’i fethetti, kalabalık içinde eriyip gittiler.

Kuzey Hunlar’ı ise Çin destekli çok saldırıya uğradı. Zaten kuzey çok soğuktu ve toprakları verimsizdi. 

En son Şianbei (Moğol) saldırıları, Hunlar’ı Ötüken’den batıya göç etmek zorunda bıraktı.

Doç.Dr.Kürşat Yıldırım, Çin kaynaklarından faydalanarak yazdığı “Hun Devleti” kitabından danlaşılan;

Çin hanedanından evlilik iki tarafa da fayda vermiştir.

Toprak alınmış verilmiş, Çanyu ismini değiştirince geri dönüşü olmamıştır.

Çine bağlı yaşamak da uygun değil.  Zekice hileler yaparlar.

Çin, Moğol ile Hun farklı kavimlerdir. Atila Hun, Hülagu Moğol asıllıdır. Türkler, Hunlar’ın devamı olmayabilir.

(Sonuçta hepimiz Hz.Adem’in as çocuklarıyız)

Barış her zaman en iyi tercih olmayabilir.  

Bağımsızlık için savaşan göç eden Kuzey, başarıya ve hakikate ulaşmıştır.

Çin asimile eder. İnat edeni zorlar.

Bugün Uygurlar, Güney Hun devletinin yaşadığı her aşamayı, din düşmanlığı ilavesiyle yaşamaktadır.

Çin, İslamiyetin asimileye mani olduğunu keşfetmiş olabilir.

Çinliler çok zeki insanlar olduklarından vahyi anlayabilirler.

Bişey yapmalı, diye düşünenler, Çince yayınlar ile faydalı olabilir.

Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —