DÜNYA ŞAMPİYONU OLMAK – 3
(EMANUEL LASKER)
O, dünyanın 2. satranç şampiyonu.
O, Almanya’nın satranç alanında tek dünya şampiyonu.
O, dünyanın en uzun süre şampiyonluk rekorunu elinde bulunduran şampiyon.
Aslında onun hakkında söylenecek çok söz, yazılacak çok şey var. Satranç camiası
için ismini bile söylemeye gerek yok aslında. Resmini gören her satranç oyuncusu ceketinin
önünü ilikler sanırım. Dile kolay tam 27 yıl aralıksız dünya şampiyonu oldu. Onun adı
Emanuel LASKER.
Steinitz’i, 1894 yılında yenerek aldığı dünya şampiyonluğu ünvanını tam 27 yıl hiç
kimseye kaptırmadı, ta ki 1921 yılında karşısına Kübalı Jose Raul CAPABLANCA çıkana
kadar. Capablanca’dan önce birçok kişi onun tahtına aday oldu, lakin hiç birisi Lasker’i
tahtından edemedi. Capablanka hiçbir şampiyonluk sonsuza denk sürmez dercesine Lasker’i
şampiyonluk koltuğundan indirerek kendisi oturdu.
Peki, kimdir bu çeyrek asırdan daha fazla satranç dünyasının patronu olan Emanuel
Lasker?
Şuan Polonya sınırlarında olan Barlinek’de 1868’de doğan Lasker, 10 yaşında ağabeyi
sayesinde satrançla tanışır. Ama satrançla daha yoğun çalışması ve geniş fırsatlara sahip
olması Berlin’de Matematik Fakültesinde okurken yani ilk dünya şampiyonu Steinitz gibi
üniversite sayesinde olur.
1892 ‘de 24 yaşında iken Alman satrancının en iyi oyuncularından Tarrasch’la
oynamak ister ama Tarrasch, Laskerin kendi denginde bir oyuncu olmadığını düşünerek,
kibirli bir şekilde oyun davetini reddeder. Lasker pes etmez, rüştünü ispat edercesine 1893’te
ABD’de oynadığı tüm oyunları kazanır ve 1894 yılında ise dünya şampiyonu olur. Bu
şampiyonluk 1921 yılına kadar tam 27 yıl sürecek bir serüvenin başlangıcıdır.
Laskerin eşi Yahudi olduğundan dolayı, Hitler ve Nazilerin zulmüne maruz kalır ve
1933 yılında Almanya’yı terk etmek zorunda kalan Lasker, önce İngiltere’ye bir süre burada
kaldıktan sonra da Sovyetler Birliğine gider. 1937 ‘de ise Stalin’in siyasi baskısıyla SSCB’yi
terk ederek, ABD’ye yerleşir ve 1941 yılında vefat edene kadar hayatını burada geçirir.
Laskers 39;in başarısı onun oyun anlayışının gerisinde yatar. Çok akıllı ve hünerli bir
oyuncuydu ve karışıklıklardan sakınmayan orijinal ve mücadeleci bir stili vardı. Savunmada
olağanüstü başarılıydı ve en usta rakiplerine karşı bile baskın çıkabilirdi. Rakiplerine en
büyük zorlukları çıkartmak gibi kişisel bir mücadele yaklaşımı içerisindeydi. Satranç onun
için tahta başında sadece hamlelerle yapılan bir mücadele değil aynı zamanda insan
tutkularının, duygularının, isteklerinin ve düşüncelerinin eşsiz bir mücadelesiydi.
Lasker tüm zamanların en büyük satranç beyinlerinden biriydi. Satrançta derin tahliller
yapmış, psikolojik olarak yaklaşmıştır. Satrancın, oyun tahtasının yanı sıra iki beyin
arasındaki tutkulardan, duygulardan, isteklerden oluşan psikolojik mücadele olduğunu ifade
ederek, başarının oyun anlayışının gerisinde olduğunu belirtmiştir.
Satrancın yanı sıra pek çok bilim dalında da çalışmaları vardı. Felsefe ile ilgilenmiş,
Matematik alanında doktorasını da 1902’de tamamlamıştı. Matematikte polinom halkalarında
kendi adının geçtiği bir teorisi bile vardır. Albert Einstein’in yakın arkadaşıdır. Hatta Einstein
onun hakkında bu sıra dışı başarılı insanın bilime yeterince kendini adayamadığından
duyduğu üzüntüyü hatıralarında dile getirmiştir. Lasker, aynı zamanda hayatı boyunca birçok
satranç dergisi çıkarmış, satranç üzerine makaleler, kitaplar yazmış başarılı ve verimli bir
satranç yazarıydı.
Ruhu şad olsun.
(Devamı gelecek)
Saygılarımla
Hakan BİLİCİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.