Dîvânu Lugâti't-Türk Yılında Türk Dili Bayramı
1277 yılında Karamanoğlu Mehmet beyin fermanı ile Türkçeyi resmi dil ilan edilişinin yıldönümü; 950. yılı...Türk dili bayramımız kutlu olsun. Her sene kutladığımız Türk Dili Bayramı, bu sefer UNESCO'nun Dîvânu Lugâti't-Türk'ü yazan Kaşarlı Mahmut affedildi. Ne mutlu Karamanoğlu Mehmet bey ile Kaşgarlı Mahmut'u yanyana getirebilmek...
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türkçeden başka, Fransızca, İngilizce, Arapça, Osmanlıca, Bulgarca ve biraz Almanca konuşabildiğini hepimiz biliyoruz. Hem de savaş sırasında yabancı romanları okuyabilecek, Fransa’da Picardie Manevralarını izleyebilecek, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini kontrol edebilecek, Osmanlı Devleti’nde Ordu Müfettişi olabilecek, Bulgaristan’da ülkesini ataşe olarak temsil edebilecek kadar… ATATÜRK milletin en önemli varlığının vatan ve dil olduğunu düşünerek; ilk kurduğu kurumdur, Türk Dil Kurumu. Büyük Ata’mız Türk dili için ‘yüksek istikbalini bilen Türk milleti de, yabancı dillerin buyruğu altından kurtulmalıdır’ demesi de, bunun diğer göstergesi.
Gelişmiş ülkelerin en çok değer verdiği konudur, dil! Sömürge dönemlerinde o kadar derin izler bıraktılar ki; bugün Cezayir’e gidince Fransızca, Rodos’a gidince İngilizce konuşulduğunu, oysa 300 yıla yakın o ülkelere Türklerin hakim olduğunu ama Türkçeyi bilmediklerini de biliriz… Çünkü Osmanlı Devleti yönetiminde, 3 kıtaya yayılmasına karşın, herkesi özgür bıraktığı için, herkes kendi dilini konuşmaktaydı... Tarihte çok daha geniş kesimlere yayılmamıza, bugün Türki Cumhuriyetleri ve federasyonlarla çok geniş bir kitle olmamıza karşın, Türkçemizin önemini dünkü gibi, günümüzde de bilemedik!
Türk dilinin önemini bilen ve Türk topluluklarının söz varlığını örneklerle ortaya koyan, sözlük bölümünü oluşturan eşsiz hazinesinin önemini, yine önce yurt dışında fark edildi ve Dîvânu Lugâti’t-Türk Yılı ilan edildi... 950. yılında fark edilen bu eşsiz eseri, belki Türk Dilini gününüzün şartlarına göre geliştirmeye çalışarak, daha ileriye taşınmasında biz de yer alırız...
2003 yılında ülkemizde bir ilki gerçekleştirmek için yola çıkmış ve ilk elektronik akademik iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırlamıştım. Bu çalışmayı Anadolu Üniversite’sine taşıdım. Öğrencilerin anlamadığı/bilmediği/unuttuğu kelimelere, internetten herhangi bir bilginin yerine, doğru ve akademik bir veriye ulaşması ilk hedefimdi! Bu çalışmayı 2012 Mayısta Anadolu Üniversitesi rektör yardımcısı ve açık öğretim dekanı ile görüştüm. Kendi bölümleri ile ilgili dersleri incelediler ve beğendiler ama ‘34 yıl sonra ilk kez tüm kitaplar dbieğişecek’ dediler. Çok kötü olmuştum, gözümden inen yaşlara engel olamadan ayrılmıştım; rektörlükten... Konunun önemini biliyordum. Yeniden hazırlamaya! Elimde olan, Anadolu Üniversitesi’nin desteklediği veriler konusunda da Türk Dil Kurumu ile görüşecektim….
Türkçeye en çok sahip çıkması gereken Türk Dil Kurumu nasıl çalışıyor? Elimdeki veriler için, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu üyesi ve yayın yönetmeni Mehmet ÖLMEZ ile Yıldız Teknik Üniversite’sinde yaptığım görüşme çok ilginçti! Kendisine ‘bazı kelimelerin anlamları henüz TDK’da tanımlanmamış, birçoğu Türkçemize yeni giren kelimeler. ‘printer, scanner, mail’ gibi ağız alışkanlığı kazanmadan sizinle beraber bir çalışma yapabilir miyiz?’ diye sordum. Sayın ÖLMEZ şöyle dedi: ’Zaten benim bugün Türk Dil Kurumu’nda son günüm, benimle çalışma yapamazsınız ama bir kelimenin 2 yıl kullanıldığı fark edilmeden, yani o kelimeye gereksinim olduğu düşünülmeden, Türkçe kelime karşılığı bir kelime verilmez.’ Bu konuşma bana çok ilginç gelmişti. Ürün ülkeye girip, 2 sene tekrarlanırsa, zaten o ürünün adı ‘printer, scanner, ipad, selfie, taksi, mail, oto, otobüs’ gibi yabancı kelimeler olarak kalır; Türkçe karşılığını bilmez! O saatten sonra Türkçe karşılığını verseniz ne olur; vermesiniz ne olur!!!! Binek araç, öz çekim, çok oturgaçlı götürgeç diye terimler duyunca, ne olduğunu bilmeden birbirimize bakarız!
Diline ilk sahip çıkması gereken kurum, kamu kurumu olmasına karşın, Karamanlı Mehmet, Kaşgarlı Mahmut, Mustafa Kemal Atatürk gibi diline sahip çıkan büyüklerimizi örnek alarak, biz de o sorumluluğumuzu yerine getirmekte gerekli görevimiz alıyoruz...
Yaptığım çalışmayı senelerce TRT’de öğrencilere ders vermiş eğitimci Cihad ŞENER ile görüşmüş, sözlüğüm ile ilgili kendisine bilgi verdim. Tek söylediği cümle şu oldu ‘harika bir çalışma yapmışsın kızım ama yanlış ülkede’. ‘Eğer sen bu çalışmayı Danimarka’da yapsaydın, hükümet senin senelerini harcayarak, ana dilini genişlettiğini için o kadar güzel ödüllendirir ki; bir daha çalışmana bile gerek kalmazdı. Ama sen bu meşakkatli ve güzel çalışmayı yanlış ülkede yapmışsın’ demişti
Türk Dil Kurumu, yeni bir kelime gelir gelmez, bunun Türkçe karşılığını hemen vermeli! Türkçemize önce devlet, sonra Türk Dil Kurumu, daha sonra bizler dilimize sahip çıkmalıyız. Biz çocuklarımıza nirengi noktasını öğretmediğimiz için pik noktasını, güdüleme kelimesinin yerine motivasyona, eşleme kelimesinin yerine senkronizasyona yönlendiriyoruz. Bunlar da yetmez gibi, gençlerin kullandığı ‘ka oldum, ay ben şok, trol çağı, kanka’, gibi kelimelerin yanısıra, kardeşim yerine ‘karşim’ kızlar için ‘ablan star bebeğim’, erkekler için ‘adam king’ gibi kelimelerle, Türkçemizi kirletmemeliyiz. Ondan sonra düzeltemeyiz!
20 yıl boyunca Türk Dilimize on binlerce kelime katılmaya destek vermiş ve ilk kez derslere göre ayrı ayrı akademik sözlükler hazırlamış kişi olarak, halkımızı ve TDK’yı Türkçemizi korumaya davet ediyor ve Türk Dili Bayramında bu konunun önemini bir kere daha halkımıza arz ediyor; hassasiyet göstermesini rica ediyorum.
950. yıl döneminden sonra Türkçe’nin ilk sözlüğünü hazırlayan Kaşgarlı Mahmut’tan bayrağı alıp 1000. yıla doğru taşımak; Türkçe’nin önemini 1277’de
Dîvânu Lugâti't-Türk Yılında Türk Dili Bayramı
1277 yılında Karamanoğlu Mehmet beyin fermanı ile Türkçeyi resmi dil ilan edilişinin yıldönümü; 950. yılı...Türk dili bayramımız kutlu olsun. Her sene kutladığımız Türk Dili Bayramı, bu sefer UNESCO'nun Dîvânu Lugâti't-Türk'ü yazan Kaşarlı Mahmut affedildi. Ne mutlu Karamanoğlu Mehmet bey ile Kaşgarlı Mahmut'u yanyana getirebilmek...
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Türkçeden başka, Fransızca, İngilizce, Arapça, Osmanlıca, Bulgarca ve biraz Almanca konuşabildiğini hepimiz biliyoruz. Hem de savaş sırasında yabancı romanları okuyabilecek, Fransa’da Picardie Manevralarını izleyebilecek, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini kontrol edebilecek, Osmanlı Devleti’nde Ordu Müfettişi olabilecek, Bulgaristan’da ülkesini ataşe olarak temsil edebilecek kadar… ATATÜRK milletin en önemli varlığının vatan ve dil olduğunu düşünerek; ilk kurduğu kurumdur, Türk Dil Kurumu. Büyük Ata’mız Türk dili için ‘yüksek istikbalini bilen Türk milleti de, yabancı dillerin buyruğu altından kurtulmalıdır’ demesi de, bunun diğer göstergesi.
Gelişmiş ülkelerin en çok değer verdiği konudur, dil! Sömürge dönemlerinde o kadar derin izler bıraktılar ki; bugün Cezayir’e gidince Fransızca, Rodos’a gidince İngilizce konuşulduğunu, oysa 300 yıla yakın o ülkelere Türklerin hakim olduğunu ama Türkçeyi bilmediklerini de biliriz… Çünkü Osmanlı Devleti yönetiminde, 3 kıtaya yayılmasına karşın, herkesi özgür bıraktığı için, herkes kendi dilini konuşmaktaydı... Tarihte çok daha geniş kesimlere yayılmamıza, bugün Türki Cumhuriyetleri ve federasyonlarla çok geniş bir kitle olmamıza karşın, Türkçemizin önemini dünkü gibi, günümüzde de bilemedik!
Türk dilinin önemini bilen ve Türk topluluklarının söz varlığını örneklerle ortaya koyan, sözlük bölümünü oluşturan eşsiz hazinesinin önemini, yine önce yurt dışında fark edildi ve Dîvânu Lugâti’t-Türk Yılı ilan edildi... 950. yılında fark edilen bu eşsiz eseri, belki Türk Dilini gününüzün şartlarına göre geliştirmeye çalışarak, daha ileriye taşınmasında biz de yer alırız...
2003 yılında ülkemizde bir ilki gerçekleştirmek için yola çıkmış ve ilk elektronik akademik iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırlamıştım. Bu çalışmayı Anadolu Üniversite’sine taşıdım. Öğrencilerin anlamadığı/bilmediği/unuttuğu kelimelere, internetten herhangi bir bilginin yerine, doğru ve akademik bir veriye ulaşması ilk hedefimdi! Bu çalışmayı 2012 Mayısta Anadolu Üniversitesi rektör yardımcısı ve açık öğretim dekanı ile görüştüm. Kendi bölümleri ile ilgili dersleri incelediler ve beğendiler ama ‘34 yıl sonra ilk kez tüm kitaplar dbieğişecek’ dediler. Çok kötü olmuştum, gözümden inen yaşlara engel olamadan ayrılmıştım; rektörlükten... Konunun önemini biliyordum. Yeniden hazırlamaya! Elimde olan, Anadolu Üniversitesi’nin desteklediği veriler konusunda da Türk Dil Kurumu ile görüşecektim….
Türkçeye en çok sahip çıkması gereken Türk Dil Kurumu nasıl çalışıyor? Elimdeki veriler için, Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu üyesi ve yayın yönetmeni Mehmet ÖLMEZ ile Yıldız Teknik Üniversite’sinde yaptığım görüşme çok ilginçti! Kendisine ‘bazı kelimelerin anlamları henüz TDK’da tanımlanmamış, birçoğu Türkçemize yeni giren kelimeler. ‘printer, scanner, mail’ gibi ağız alışkanlığı kazanmadan sizinle beraber bir çalışma yapabilir miyiz?’ diye sordum. Sayın ÖLMEZ şöyle dedi: ’Zaten benim bugün Türk Dil Kurumu’nda son günüm, benimle çalışma yapamazsınız ama bir kelimenin 2 yıl kullanıldığı fark edilmeden, yani o kelimeye gereksinim olduğu düşünülmeden, Türkçe kelime karşılığı bir kelime verilmez.’ Bu konuşma bana çok ilginç gelmişti. Ürün ülkeye girip, 2 sene tekrarlanırsa, zaten o ürünün adı ‘printer, scanner, ipad, selfie, taksi, mail, oto, otobüs’ gibi yabancı kelimeler olarak kalır; Türkçe karşılığını bilmez! O saatten sonra Türkçe karşılığını verseniz ne olur; vermesiniz ne olur!!!! Binek araç, öz çekim, çok oturgaçlı götürgeç diye terimler duyunca, ne olduğunu bilmeden birbirimize bakarız!
Diline ilk sahip çıkması gereken kurum, kamu kurumu olmasına karşın, Karamanlı Mehmet, Kaşgarlı Mahmut, Mustafa Kemal Atatürk gibi diline sahip çıkan büyüklerimizi örnek alarak, biz de o sorumluluğumuzu yerine getirmekte gerekli görevimiz alıyoruz...
Yaptığım çalışmayı senelerce TRT’de öğrencilere ders vermiş eğitimci Cihad ŞENER ile görüşmüş, sözlüğüm ile ilgili kendisine bilgi verdim. Tek söylediği cümle şu oldu ‘harika bir çalışma yapmışsın kızım ama yanlış ülkede’. ‘Eğer sen bu çalışmayı Danimarka’da yapsaydın, hükümet senin senelerini harcayarak, ana dilini genişlettiğini için o kadar güzel ödüllendirir ki; bir daha çalışmana bile gerek kalmazdı. Ama sen bu meşakkatli ve güzel çalışmayı yanlış ülkede yapmışsın’ demişti
Türk Dil Kurumu, yeni bir kelime gelir gelmez, bunun Türkçe karşılığını hemen vermeli! Türkçemize önce devlet, sonra Türk Dil Kurumu, daha sonra bizler dilimize sahip çıkmalıyız. Biz çocuklarımıza nirengi noktasını öğretmediğimiz için pik noktasını, güdüleme kelimesinin yerine motivasyona, eşleme kelimesinin yerine senkronizasyona yönlendiriyoruz. Bunlar da yetmez gibi, gençlerin kullandığı ‘ka oldum, ay ben şok, trol çağı, kanka’, gibi kelimelerin yanısıra, kardeşim yerine ‘karşim’ kızlar için ‘ablan star bebeğim’, erkekler için ‘adam king’ gibi kelimelerle, Türkçemizi kirletmemeliyiz. Ondan sonra düzeltemeyiz!
20 yıl boyunca Türk Dilimize on binlerce kelime katılmaya destek vermiş ve ilk kez derslere göre ayrı ayrı akademik sözlükler hazırlamış kişi olarak, halkımızı ve TDK’yı Türkçemizi korumaya davet ediyor ve Türk Dili Bayramında bu konunun önemini bir kere daha halkımıza arz ediyor; hassasiyet göstermesini rica ediyorum.
950. yıl döneminden sonra Türkçe’nin ilk sözlüğünü hazırlayan Kaşgarlı Mahmut’tan bayrağı alıp 1000. yıla doğru taşımak; Türkçe’nin önemini 1277’de gören Karamanlı Mehmet Paşayı örnek alarak Türkçemizi önemini anlatmak için, bu uğurda 19 yil uğraşıp; ilk derslere göre ayrı ayrı düzenlenmiş sözlükleri sunan kişi olarak, gücümuz oranında destek vermek, bu konuda daha bilinçli olabilmek için, biz de yerimizi alacağız.
Türk dili bayramımız kutlu olsun! Sevgiyle kalın…