Mustafa KAPLAN

Tarih: 10.08.2024 18:40

ETKİ TEPKİYİ DOĞURUR

Facebook Twitter Linked-in

 

ETKİ TEPKİYİ DOĞURUR

(Çınar Vakası) 

Karşılıklı tepkimeler üzerine var olmuştur kâinat... İster  müsbet; ister menfi,  her şey , işlendiği tarz üzerinde vücut bulur... 

Sert bir cisme atılan tekmenin  karşılığı, o cismin verdiği acı olgusu değil midir? 

 Muhataba atılan tokatın  cevabı, illâ ondan  gelmesi kaçınılmaz bir Tokat olacaktır .Söylenen güzel bir sözün karşılığı,  doğal olarak güzel ;söylenen acı bir sözün karşılığı ise aynı şekilde acı olarak tezahür eder. 

Zalimlikte temerrüt eden  birinin, günün birinde tebbası tarafından  alaşağı edileceği imkan dışı olmasa gerek. 

 Konulan İlahi Yasaların aksine bir davranış ortaya koymak, akıntıya karşı kürek salamak kadar beyhudedır. 

Anahtarı uymayan bir kapının açılamıyor olması; kapıyı açmaya çalışana en bariz bir cevaptır... 

Bu konuyla ilgili bir çok  fenomen ve tarihi olayları örnek gösterebiliriz. Mesela tarihte yaşanmış olan ve çoğunuzun bilgisi dahilinde bulunan bir 'Vaka-i Vakvakiye olayı vardır ki, bu konuyla alakalı önemli bir argüman olarak yer işgal etmektedir... 

 Osmanlı Devleti'nde 17. yüzyılda IV. Mehmet‘in saltanatı sırasında 4-8 Mart 1656 arasında İstanbul’da çıkan askerî bir ayaklanmadır. 

Bu ayaklanma sonunda, isyancılar tarafından ölüme mahkûm edilen kişiler At Meydanı'nda bulunan büyük bir çınar ağacının dallarına asılmış oldukları için bu ayaklanmaya Çınar Vakası denmiştir. Ayrıca, üzerine cesetler asılmış bu ağacın hint mitolojisinde adı geçen ve meyveleri insan olan vakvak ağacına benzetildiği için  Vaka-i Vakvakiye , veya Çınar Vakası olarak zikredilir. 

Büyük Valide Kösem Sultan ve ocak ağalarının öldürülmesiyle sonuçlanan ayaklanmanın neticesinde iktidar, iç oğlanları ve onlarla iş birliği yapan bazı kişilerin eline geçmiştir. Bunlar daha önceki ayaklanmalardan ders almayarak devlet işlerine karışmak, hazineden gereksiz harcamalar yapmak, yetkilerini kötüye kullanarak kendilerini resmî görevlilerden üstün saymaktaydılar.  Girit Savaşında  başarı elde edilememesi de hükûmet otoritesini sarsmıştı o sıralarda...Parasal değer kaybı, iç ağaların keyfi idareciliği, iktidar boşluğundan yararlanan bir takım görevlilerin beceriksizliğini İç ağalarına ve yardımcılarına fature etmesi, duyulan kin ve düşmanlığı artırarak bir isyanın varoluşmasında önemli rol oynamıştır. Hele birde yeniçerilerin ödenmeyen aylıkları ile düşük akçelerle  ödeneklerin tahakukku, işleri iyice zıvanadan çıkartarak ayaklanmaya doğru hızlıca bir sürecin  başlamasına  sebep oldu...İşte bu ayaklanmanın bir doğal sonucu olarak İstanbul'da bu talihsiz  ayaklanma tarih sayfalarındaki yerini almış aldı…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —