26.07.2025 09:07:00

Evladı Salihan'la Avrupa'da Osmanlı İzleri

Bir yaz sabahı, tarih kokan bir serüvene çıktık. Ailecek çıktığımız bu Avrupa yolculuğunda amacımız sadece tatil değildi; mazimizi, köklerimizi, izimizi sürmekti. Bu iz sürücülüğün en anlamlı tarafı ise Evladı Salihan’a bu kadim geçmişi bir tarihçi gözüyle göstermekti. Bu satırlar, sadece bir gezi anlatısı değil; aynı zamanda millet olmanın, medeniyet taşımanın ve vakarla yürümenin hikâyesidir.

Selanik – Gazi’nin Evi ve Bir Ruhun Doğduğu Yer

Yunanistan’ın Selanik şehri... Bugün ne kadar Yunan olsa da, geçmişinde Osmanlı’nın ruhu hâlâ yankılanıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu mütevazı evin taş duvarlarına dokunurken sadece bir liderin değil, bir çağın doğuşuna da şahitlik ettik. Evladı Salihan’la birlikte o evin avlusunda dururken, “Buradan bir lider değil, bir milletin kaderi doğdu,” dedim içimden.

Selanik’in dar sokaklarında dolaşırken, gözüm minare aradı, kulağım ezan sesi. Lakin bu şehir, bir zamanlar bizimdi; bunu hissediyorsunuz her taşta, her rüzgârda.

Manastır – İdadi’nin Taş Merdivenleri

Selanik’ten sonra doğruca Makedonya’nın Manastır şehrine geçtik. Yol boyunca Balkan coğrafyasının sarı sıcağında, zaman zaman kırlangıçlar bize eşlik etti. Mustafa Kemal’in gençlik yıllarını geçirdiği Manastır Askerî İdadisi’ne vardığımızda, Evladı Salihan’ın gözlerinde heyecanı gördüm. Binanın taş duvarlarına, merdivenlerine, sınıflarına dokundukça insan, o günleri zihninde canlandırabiliyor.

Mustafa Kemal bu şehirde sadece askerlik değil; millet, vatan, medeniyet kavramlarını da öğrendi. Manastır, onun zihninin ve ruhunun yoğrulduğu ocak oldu. Ve biz, Evladı Salihan’la birlikte o ocağın küllerini değil, közünü aradık.

Ohrid – Yazlık Bir Cennet, İçinde Tarih Saklı

Manastır’dan sonra Ohrid’e geçtik. Burası Makedonya’nın bir yaz cenneti. Gölüyle, daracık taş sokaklarıyla, Osmanlı evleriyle adeta zaman durmuş. Evladı Salihan’ın en çok eğlendiği yer belki burasıydı ama ben de en huzur bulduğum anları Ohrid’in kıyısında yaşadım.

Gölün serin suları geçmişin izlerini fısıldıyor gibi. Burada Osmanlı camileri hâlâ dimdik ayakta. Ohrid, sadece tatil için değil; geçmişi solumak için de var.

Tiran’dan Adriyatik’e, Oradan Mostar’a

Bu bölüm, Balkanlar’ın Osmanlı’ya olan vefasının hem gönüllerde hem de taş yapılarda nasıl saklı kaldığını gösteren bir kesit olacak. Yolculuğumuz bizi önce Arnavutluk’un başkenti Tiran’a, ardından Karadağ’ın Adriyatik kıyılarındaki incileri Budva ve Kotor’a, nihayetinde de yüreğimde derin bir iz bırakan Mostar’a götürdü.

Tiran – Ecdadın Sessiz İzleri

Arnavutluk’un başkenti Tiran, yüzeyde modernleşmeye çalışan ama derinlerinde Osmanlı’ya hâlâ bağlı bir şehir. Kentin ortasında yükselen Ethem Bey Camii, hem bir inancın hem de bir medeniyetin sessiz şahidi gibi. Caminin avlusunda otururken, "Zaman değişmiş ama bu taşlar ecdadın niyetini hâlâ fısıldıyor," dedim Evladı Salihan’a.

Tiran’da sokaklar biraz dağınık, insanlar sıcak ve samimi. Fakat asıl dikkat çeken şey, Arnavut halkının Osmanlı’yı bir işgalci değil, bir himaye gören tavırla anması.

Budva ve Kotor – Adriyatik’in Kıyısında Osmanlı Gölgesi

Karadağ’a geçtiğimizde rotamız Adriyatik kıyısının parlayan taşları: Budva ve Kotor’du. Budva, gece hayatı, sahilleri ve hareketli sokaklarıyla “Balkanların Miami’si” olarak anılıyor. Fakat biz sahil eğlencelerinden çok, surlarla çevrili eski şehir merkezinde vakit geçirdik. Osmanlı bu topraklarda kısa kalmış ama gölgesi bile tarih kokuyor.

Kotor ise bambaşka. Dağların denize yaslandığı, zamanın yavaş aktığı bir şehir. Evladı Salihan’la kalenin zirvesine çıktık. Adriyatik ayaklarımızın altındaydı. Rüzgârda Osmanlı sancaklarının dalgalandığını hayal ettim. Bir yanım hayranlık, diğer yanım hüzün. Zira bizden alınan bu coğrafyalar, bizsiz eksik gibiydi.

Mostar – Ah Mostar… Yüreğime Kazındın

Bu gezide beni en çok sarsan, duygulandıran, içimi yakan yer Mostar oldu. Evladı Salihan da fark etti gözlerimin dolduğunu. Mostar Köprüsü’nün başında öylece durduk. Sessizce. Bu köprü sadece iki yakayı değil, iki ruhu da birleştirmişti zamanında: Türk’ü, Boşnak’ı, Müslüman’ı, Hristiyan’ı...

Mostar’da savaşın izleri hâlâ taze. Binalar kurşun delikleriyle dolu. Ama insanların kalbi merhametle örülmüş. Blagaj Tekkesi’nde diz çöküp dua ettiğimizde, oranın havası değişti. O tekkede, bir zamanlar Allah rızası için can veren Alperenlerin nefesini hissettik. Evladı Salihan o anda bana sordu:

"Bu Alperenler neden gitmiş buralara baba?"

“Çünkü bir medeniyet, yalnız kılıçla değil, gönülle de fetheder oğlum,” dedim, gözlerim yaşlı.


Ulaş Salih Özdemir

Özhan'dan Fotoğrafçılığa Sanatsal Dokunuş…
Gülben Ergen Alaçatı’da Yaza “Merhaba” Dedi
Kayyum Can Aksoy Eleştirilerin Odağı Oldu… (GÖRÜNTÜLÜ HABER)
Şehit Üsteğmen Özsu Memleketinde Toprağa Verildi
Çoban, Gazetecilerle Buluştu, Hastane Müjdesi Verdi (GÖRÜNTÜLÜ HABER)
Türk Girişimciden Yapay Zeka Devrimi
Anne Ve Evlattan Haber Yok
Vali Sezer'in 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Mesajı
Çatalca'da Atatürk Silueti Krizi Büyüyor
Çatalca Belediyesi'nde İcra Krizi, Herşey Yeddiemin Altına Alındı
Balıkçı Kenan’dan Yerel Basına Destek Mesajı (GÖRÜNTÜLÜ HABER)
Yerel basın görmezden gelinemez, ötelenemez, yok sayılamaz!
Çatalca'da Gösteriş Değil, Hizmet İstiyoruz!
Küvette Şüpheli Ölüm
Meriç Nehri’nden Çiftçilere Acil Su Desteği
“Hürbakış” Programının Konuğu Muhammed Türk Oldu (GÖRÜNTÜLÜ HABER)
Edirne'ye İHA Desteği
Türkiye Enerjide Dünyanın En Güçlüleri Arasında
Bu Fabrika Dumanla Değil, Beyinle Çalışıyor…
BÜYGİAD’tan Tuna’ya Taziye Ziyareti
Vali Sezer: 15 Temmuz’u Unutmamamız ve Unutturmamamız Gerekir

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.