EY MİRAS SEN NASIL BİR HELALSIN!

Ferdi Tayfur da olsan,

Mirasçıların illaki kavga edecekler! Mahkemelik olacaklar, münakaşa edecekler, yani düşmanlık başlayacak, hiç yolu yok! Sen ölmeye gör!

Kardeşlikmiş, akrabalık mış, hakmış, adaletmiş, beyefendilik miş, hanımefendilik miş bunların hepsi mirasa kadardır!

Biri çıkıp ta yahu ele güne karşı rezil olmayalım gelin konuşalım aramızda çözelim! Demiyor, dese de etkili olamıyor!

Olmuyor efendim!

Bunun hikmetini bilen yok!

Mirasçılar profesör de olsa olmuyor!

Cahilde olsa olmuyor!

Hacca umreye gitmiş olsalar da olmuyor!

Çok garip bir durum!

İzahı mümkün olmayan bir şey!

Klinik bir vaka!

Püsküllü bir bela.

Bu durum sadece bize mi has yoksa dünyada da böyle mi! Bilmiyorum!

Miras kelimesini duyar duymaz akla gelen şeyler belli;

Kavga,

Mahkeme,

Husumet!

Oysa sen ne kadar evladıysan, diğerleri de senin kadar evladı ve eşit hak sahibi!

Kız olmayı onlar tercih etmedi, erkek doğmayı sana sormadılar!

Paylaşın,

Barışın,

Dayanışın.

Çözün daa..! Ne olur.

Halil ve İbrahim kardeşliği gerçek hayatta maalesef yok!

Güzel şeyler hep hikayelerde var, gerçek hayatta olmaması ne acı!

İnsan nasıl kıyar!

Haksızlığı nasıl ister!

Nasıl başını yastığa kor ve uyur! 

Ülkeye Başbakanlık yapsan da bu böyle!

Rahmetli Erbakan'ı hatırlayın çocukları arasında miras kavgalarını basından günlerce takip etmemiş miydik!

Sonra;

Bir siyasi partinin ve bir hareketin azametli lideri olan Alparslan Türkeş!

Onunda çocukları arasında paylaşılamayan miras dolayısıyla çıkan kavgalar neticesi İngiliz bankalarında bulunan parayı medyadan öğrenmemiş miydik!

Ünlülerin ve meşhurların bu miras belasını evlatlarının yaşadığını görmüşken, Laz Mustafa nın çocuklarının birbirlerine yaşatmasını ve on yıldır çözümsüz kalmasını yadırgamamaya başladım olağan gördüm!

Evet! Devletimizin buna bir çözümü var!

Devletimiz kanunları aracılığı ile mirasçılara mealen diyor ki;

-Hele siz evvela bir kavga edin, ölen ölsün kalan kalsın sonra eninde sonunda bana müracaat edin! Bende üzerine biraz benzin dökerek bu işi çözeyim!

Şöyle ki;

Mahkemelerimiz biliyorsunuz bu çözümün mekanıdır!

Avrupa'da en büyük adalet sarayları bizdedir! Buraya bir zahmet müracaat için gidin, arkasından kesenin ağzını açıp evvel emirde aşağıdakilere dağıtın!

Avukata para,

Harçlara para,

Tebligatlara para,

Keşife para,

Bilirkişiye para,

İlana para,

Otele para,

Uçak biletlerine para.

Diğer işlere para vs..

En az 50 ila 75 kağat!

Yani paran yoksa hakkını sittin sene alamazsın bu bir!

Şartlar normal giderse 2 sene sonra mahkeme satış kararı aldığında, devletimiz ihaleyi kazanıp bunu satın alandan yüzde 25 vergisini alacak!

Siz mirasçılar kendi malınızdan devlet kadar bile pay alamayacaksınız! bu iki.

Halbuki; hırsı, akılsızlığı, nefsi, düşmanlığı bir tarafa bırakıp, kendi menfaatinizi düşünerek mahkeme yerine mirasınızı kendiniz anlaşıp satsanız!

Alıcı yüzde 25 değil de yüzde 4 vergi vermiş olacak!

Sizde malınızı daha hesaplı satmış olacaksınız. Payınız daha yüksek olacak bu üç!

Ama nefsiniz buna müsaade etmeyecek!

Nefis her daim, bozgunculuk, fitne, düşmanlık ister!

Sizde nefsinizin bu emrine, anlaşamayarak peki demiş oluyorsunuz!

Doğal olarak ta bir belaya giriftar olacaksınız ki!

Ağlamanıza gerek yok!

Açık ve net fotoğraf böyle!

İster ünlü olun ister ünsüz!

Akıla değil de nefse uyanları bekleyen akibet bu!

Devlet isterse bu işi tek maddelik kanunla halleder örneğin!

"Muris öldüğünde, varisler bir araya gelip bir sene içerisinde anlaşıp mirası üzerlerine almadıkları takdirde, devlet 365 günün bitiminde, mirasın olduğu yerde bir heyet oluşturur, bu heyet! değerinin altına düşmeyecek şekilde mirası satar içinden huzur hakkını alarak kalanı eşit bir şekilde varislerin ibanına teker teker yatırılmasını sağlar. Kararı  taraflara tebliğ edip dosyayı kapatır tapuya teslim eder."

Seneler süren mahkemeler böylelikle son bulur, düşmanlıklar oluşmaz vs.

Ama devlet halkına böyle bir güzelliği yapıp, öteden beri süregelen ve kanayan bu sosyal yaraya niye merhem olsun ki!

Hem vatandaş birbirleriyle uğraşsın, başını kaldırmasın, sormasın, sorgulamasın! devlete sarmasın!

Bu yara hep açık kalsın!