3.06.2022 09:15:42

1106

Zuhal KİLER

Çağımız insanlığı manevi bir sıkışıklık yaşıyor. Batı dünyasının  da can sıkıntısı olarak değerlendirdiği en yaygın oan bu duygu esas itibariyle maneviyat boşluğunun sonuçlarından oluşuyor.Maneviyatın getirdiği yabancılaşma , anlamsızlık duygusu boşluk ve manevi krizlerle kendini gösteriyor.İnsanlar huzurdan uzaklaşıyor özüne sadık kalamıyor.Martin Buber’in dediği gibi “Kişisel sorumluluğun olduğu yerde o sorumluluğun yerine getirilmemesinden doğan bir suçluluk vardır.Varoluşsal suç, insan dünyaya meşru bir cevap üretemediğinden  ortaya çıkar.”
 
Evet işte en büyük sorun biz insanlar dünyaya meşru cevap üretemediği için, evreni tahrip ediyoruz.Hayatı anlamlı ve tahammül edilenilir kılacak manevi bir aidiyet  ve hedef ararız,işte bu anlam ve  gaye, real değerler arayışı insanın içsel boşluğunu dindirmek tamamlamak içindir.Kimileri bunu Budizm’den etkilenmiş bilişsel terapilerde bulurken kimileri de tasavvufta bulmuştur. O eski anlayış biçimi olan “ya bilim ya maneviyat “indirgemeciliği yerine, “hem o,hem de o “ yaklaşımıyla bütün disiplinlerden öğretiyi alarak daha doğru bir yaklaşımı sergilemektedir. Yani logosa da mitosada ihtiyaç vardır ilkesiyle yola çıkmayı tercih etmişlerdir.
 
Bu modern çağda insan ruhunun çoraklaştığını, insanın anlam arayışınada bir cevap bulamayan yara dindiremeyen, ruhun sızınına merhem olamayan psikoloji ve psikoterapi öğretileri de maalesef sınıfta kalmıştır.insanlığın anlam arayışı ,aşkınlığa susamışlığını içinin seslerini kainatın ritmine ayarlama isteği görmezlikten gelinmiştir. Modern psikoloji ve psikoterapi akımları insanlığın anlam arayışlarının kapılarını kapatmış , birey merkezci bir bakış açısı kazandırarak maddeci,bencil bir ruh hali oluşturmuşlardır.Halbuki  insanlığın susuzluğunu giderecek tasavvufun özü olan merhameti, sevmeyi , incinmemek ve incitmemek öğretisiyle yola çılan manevi disiplini görmezden gelmişlerdir.Çok ciddi kimlik sorunlarıyla bunalan günümüz insanına söylenecek çok şey var. Ama en öceliğimz olgunlaşma sürecimizin temeli olan içimizde saklı kalan insan-ı kamil ‘i açığa çıkarmaya davet edebilirim.
 
 
Bütün kadim öğretilerin temelinde olduğu gibi tasavvufta da hayat bir yolculuktur ve insanlıkta bu yolculukta çatışma ,savaşma gibi yüklerden arınarak hırs tamahkarlık ve hasetten arınıp gerçek benliğini keşfederek fena’dan(olan durumu feshedilmesi) beka’ya (yeniden bütünleşmeye) yolculuğunu yapmalı yüce Allah’ın tezahürü olan iyiye doğruya doğru evrilebilmelidir.Kainatın insan nefsini saran o güzelliği fark ederek yolculuğunu aşk yolculuğuna çevirip kalbini şeffaflaştırarak, ruhunun sızısına şifa bulacağını ümid ederek “Her arayan bulamaz, ancak bulanlar yalnızca arayanlardır “sufi sözüyle taçlandırmak isterim.Mevlananın “Yalnız susayan suyu aramaz, su da susuzluğunu dindireceği bir dudak arar,”sözünüde ekleyerek her nefsin suyunu bulması duasıyla.

Özer; Sizler Benim İsimsiz Kahramanlarımsınız
Balcıoğlu, Saha Çalışmalarını Denetliyor
Dünya Dans Günü’nde farklı kültürler buluştu
Nisan ayı üretici market fiyat değişimi Aylık ve yıllık girdi fiyatlarındaki değişim
Travmaları Aşmanın Yolları..!
İmamoğlu'ndan Eyüpsultan Belediyesi'ne ziyaret
Gürpınar Sahili Düzenleniyor
Balıkçı Kenan’da balık fiyatları dibe vurdu
Öğretmen Hareketliliği Düzenlendi
ÇEVİÇELLE'den Sıfır Atık Ödül Töreni
Cem Yılmaz’dan arabeskin kralına 30 bin dolarlık hediye
TÜBİTAK’ın Özel Çağrısına DEÜ Damgası
İSKİ hijyenik su için kapasite artırıyor...
Atık Yönetimini Bilinçlendiriyorlar
Atel İnşaattan 23 Nisan Kutlaması
Bayramı gönüllerince kutladılar
Güzel, Makamı Çocuklara Teslim Etti
Çölyak Hastalarını Yalnız Bırakmıyor..!
Beylikdüzü Belediyesi 23 Nisan’da Hatay’da
ÇOCUKLAR UNUTULMAZ BİR GÜN YAŞADI
Eğitimcilerden Başkan Erdoğan'a açık mektup:

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.