HAPSE NE İÇİN GİRDİĞİNE BAĞLI!

Geçmişte pek çok liderler hapisten güçlenerek çıktılar!

Hapiste olsalar da, orada ölseler de halkın gönüllerinde idiler!

Örnekler çok!

Menderes,

Demirel,

Ecevit,

Erbakan,

Türkeş,

Muhsin Yazıcı,

Recep Tayyip Erdoğan vs.

Bu kural diğer alanlarda da öyle! Misal;

Nazım hikmet, Sabahattin Ali, Atilla ilhan, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Osman Yüksel Serdengeçti, Necip Fazıl Kısakürek vs.

Bunların, hapisten çıktıktan sonra bile güçlü kalmalarının ve hatta daha da güçlenmelerinin sebebi, tamamen hapse niçin girdiklerine bağlı gerekçeler dir!

Misal;

Yüce divanda hırsızlık yolsuzluk rüşvet olaylarından dolayı, 10 dan fazla Bakan yargılanıp hapse girdi ve siyasi hayatları bitti, silinip gittiler onların isimlerini hatırlayan var mı?

Yok..!

28 Subat ve 12 eylül paşalarını hatırlayan var mı? Yok.

Aylarca süren İSKİ skandalı diye bilinen olaylarda tutuklanıp hapse girenleri siyasileri ve bürokratları hatırlayanlar var mı?

Yok!

Onlar bu milletin hafızalarında yer almaz, üzerleri çizilir giderler!

Necip Fazıl, Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Atilla İlhan Yaşar Kemal vs. öyle mi!

Osman Yüksel Serdengeçti, Yavuz Bülent Bakiler, Muhsin Yazıcı, Aziz Nesin, Nazım Hikmet vs. öyle mi!

Değil!

Hala varlar ve hala gönüllerdedirler ve hep te var olacaklardır!

Niye!

Hapse giriş nedenleri!

Hırsızlık değil,

Hainlik değil,

Rüşvet ve dolandırıcılık değil!

Düşünmek, yazmak ve eleştirmek…

Demokrasimizi, hırsızlardan ve marjinallerden fırsat bulup geliştirirsek belki bunlar da suç olmaktan bir gün çıkacaktır inşallah ama adamlar nefes aldırmıyorlar!

Evet,

Tutukluyu gardiyanlar hapishane koğuşuna getirip bırakırlar, yerin burasıdır derler, kapıyı üzerine kapadıklarında, o koğuşta bulunan diğer mahkumlar ve tutuklular ona merakla yaklaşırlar ve sorarlar…

Bu millet hırsızını, dolandırıcısını, hainini sevmez!

Koğuşlarında bile sevilmezler!

Hapishane deyip geçmeyin orada bile kendiliğinden delikanlılık üzerine oluşan ve gelişen bir ahlak vardır!

-Hemşerim geçmiş olsun Allah kurtarsın! dan sonra, soru gelir!

-Suçun ne?

Gerçi beyefendiden önce haber ulaşmıştır! Herkes haberdardır ama ondan bir kelam duymak isterler!

Bırak randevu vermeyi, selam vermeye tenezzül etmediği kişiler beyefendinin artık çok yakınındadırlar, günlerce birbirlerinin nefeslerini aynı koğuşta soluyacak uzun bir beraberlik içinde olacaklardır!

Çaresiz onlarla konuşacaktır!

Belki ayetlerden de örnekler verecektir!

Bayram sabahı belki yasin okuyacaktır! Bilemeyiz.

Artık piyangonun vurduğu o koğuş sakinleri, beyefendi sayesinde yaşayacakları konforu düşünmekte olup diğer gerçeklere kulaklarını tıkayarak keyiflerine bakma hesabından başka bir hesap düşünmeyeceklerdir!

Küçük çaplı da olsa bir kent lokantası bu koğuşun imtiyazı olarak beyefendinin koğuş ağalığı adına ikramı olur diye düşünmekteyim!

Buraya kadar her şey olağan da,

Anlayamadığım dışarıdaki, beyefendiyi savunma adına yapılan eylemler!

Herhangi bir eylemciye mikrofon uzatıp sormak isterdim!

Polisi niye taşlıyorsunuz,

Niye kezzap atıyorsunuz,

Niye kalkanlarına, sopalarla düşmana vurur gibi vuruyorsunuz,

Niye cami mezar taşlarını söküyorsunuz, duvarına işiyorsunuz,

Bütün bunları neden yapıyorsunuz,

Üstelik okumuşsunuz, boğaziçilisiniz, odtülüsünüz!

Hırsızlık savunulur mu?

Bunu mahkeme diyor!

Tanık var,

Belge var,

İtiraf var,

Deliller var!

Var da var!

-Hakim Devlet adına, Halkın parası olan 5 yüz milyarın hesabını sormasın mı?

Elcevap: Hık mık........!

Eeee?

Tayyip gitsin…