Gülüşün Mirası

Şermin Yaşar, Deli Tarlalar adlı öykü kitabında şöyle der:
"Gülüş anne babadan geçen bir şeydir. Annen baban gülüyorsa sen de gülersin. Onlar gülmüyorsa, istediğin kadar içinden gelsin, senin yüzüne bir tebessüm layığınca oturamaz."

Bu cümle, insanın çevresine bir kez daha dikkatle bakmasını sağlıyor. Gerçekten de gülüş, sadece bir mimik ya da duygu dışavurumu değil; aynı zamanda bir mirastır. Ailedeki ruh hâli, bireyin kişiliğini ve hayatla kurduğu bağı derinden etkiler. Çocuk, ebeveynlerinin gülüşüyle büyür. Onlar güldükçe, o da güler; dünya daha sıcak ve yaşanabilir bir yer hâline gelir. Ancak gülüşsüz bir evde yetişen çocuk, içinden ne kadar gelse de tebessüm etmekte zorlanabilir.

Gülmek, çoğu zaman bir alışkanlık gibi görünse de aslında sevgiyle yoğrulmuş bir davranış biçimidir. Güler yüzlü bir anne-babanın olduğu evde yetişen çocuk, hayatın zorluklarına karşı daha dirençli olabilir. Çünkü bilir ki her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Ancak gülüşsüz büyüyen çocuklar, zamanla kendi tebessümlerini bile kaybedebilirler. Kalbinin derinliklerinden bir gülümseme çıkaramayan insan, zamanla iç dünyasında kaybolabilir. Bu yüzden, bir çocuğun duyduğu neşeli kahkahalar, bir ömür boyu sürecek manevî bir mirasa dönüşebilir.

Gülümsemek yalnızca psikolojik bir ihtiyaç değil, aynı zamanda dinî ve ahlaki bir sorumluluktur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kardeşine tebessümle bakman sadakadır.” buyurarak gülümsemenin ne denli kıymetli olduğunu bizlere göstermiştir. O’nun hayatı boyunca insanlara daima güler yüzle yaklaşması, Müslümanlar için bir ahlak ölçüsüdür. Güler yüzlü olmak, müminin şiarıdır. İnsan gülümseyemedikçe, kalbindeki nuru bulmakta da zorlanır. Belki de bu yüzden Rabbimiz bizden yalnızca ibadet değil, güzel ahlak da istemiştir.

Sonuç olarak, gülüş, bir çocuğun hayatına bırakılabilecek en kıymetli miraslardan biridir. Savaşlar, yoksulluklar, acılar gülümsemeyi unuttursa da bir mümin, inancının verdiği umutla yeniden tebessüm edebilir. Çünkü gülmek, sadece bir yüz hareketi değil; aynı zamanda bir direniş, bir umut, bir duadır. Ve Allah rızasıyla yoğrulmuş bir tebessüm, gerçek bir sadaka olur. O hâlde, yarına umutla bakabilmek adına gülümse; gülümset…