Elif SİRKECİ

Tarih: 22.09.2021 09:29

Güzel Biten Hikâyeler

Facebook Twitter Linked-in

Güzel Biten Hikâyeler

Sabah erkenden uyanmışım, hatta güneşten bile önce davranmışım bu sabah. Elimde mis gibi kokan kahvem, tamamen yeşilliğe bakan balkonuma çıkmışım, hafif bir rüzgâr var ah nasıl güzel. Hızlıca giyiniyorum amacım güneşten önce sokaklara ayak basmak. Her yer sessiz kimse yok. Sahile kadar yürüyorum. Dalga sesleri, uçan martılar bir süre manzarayı izliyorum sadece.  Eve dönüyorum sonra, girişteki lavantalarım karşılıyor beni nasıl da güzel kokuyorlar. Ayakkabılarımı çıkarıp çıplak ayak basıyorum evin bahçesine, uzanıyorum çimlere öylece.  Fıskiyeler açılıyor bir anda ne güzel ıslanıyorum. Saatlerce gökyüzüne bakıyorum öylece...

Gerçek olmayan ama gerçek olmasına inandığım hayallerim var benim. O kadar net ki tüm detaylar yeşilin rengi, denizin dalgası, lavantaların kokusu... Nasıl istersem öyle yazarım hikâyeyi ve öyle yaşarım hayallerimde...

Kendimi ne zaman kötü hsem, gözlerimi kapatıp böyle hayaller kuruyorum ben. Benden başka kimse de yok orda.
O kadar iyi geliyor ki...  Mesela çoğu zaman kötü yaşadığım olayların senaryolarını değiştirip tekrar yazıyorum kalbimde. Düşlerim de yine yaşıyorum her şeyi ama bu sefer tüm yaşadıklarım güzel bitiyor.

Hayatımda ki herkes iyi olsun, mutlu olsun istiyorum. Sadece benim çabalamamla olacak zannediyorum. Çoğu zaman da  kördüğüm oluyor,  belki de ben çabaladığım için karışıyor kader yumağındaki ipler. Bazen ne yaparsan yapıyım olmuyor işte. Ama belki de benim beklediğim şekilde olmuyordur. Çabaladığım kişi de o sonucu görmesem de,  attığım iyilik tohumu belki de başka bir insanın  toprağında filizleniyor. Herkesin kaderi aslında domino taşı gibi dizili. Hiç bilmediğimiz tanımadığımız  bir insanın dominosu düşünce biz de  tepetaklak olabiliriz mesela. Kelebek etkisi gibi ufacık bir iyilik savrulup bambaşka bir  yere gidip bambaşka bir  insanın  kaderini değiştiriyor belki. İyiliğin kaybetme ihtimali olabilir mi ki zaten...

Güzel işler bırakmak lazım bu dünyada. Unuttuğumuz birçok güzel duyguyu tekrar hatırlamamız lazım. İyi olmak için yarışmamız gerek bu yolculukta. İyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir ebeveyn, iyi bir arkadaş ve daha sahip olduğumuz nice sıfatları en iyi yapmamız lazım. İyilik bulaşıcıdır çünkü. Kötüyü yener, acıtır. Size kötü davranana kötü davrandığınız da "bumerang" yapmış olursunuz sadece. Ama kötülüğe iyilik yaptığınız da utandırırsınız onu. O gelecek kötülüğe savunma hazırlarken, siz ona ters köşe yaparsınız ve savaşmadan kazanmış olursunuz belki de. Hem ne kaybedersiniz ki... Solmuş bir bitkiyi doğru bir bakımla tekrardan çiçek açtırabilirsiniz değil mi?
İşte duygular da öyle. Hepsi içimizde ve yeşermeye çiçek vermeye hazır. Önemli nokta biz hangisini büyütmek istiyoruz. Her insanın donanımı aynı tek fark büyütmeyi tercih ettiği taraf...

Hepimiz ayni dünyanın yolcuları değil miyiz? Tek bir amaç için boğuşup durmuyor muyuz? "Hikâyemizi güzel bitirmek".
Yaşadığımız koca bir ömür aslında arkamızdan bizi anacak insanların söylediği bir kaç cümleden ibaret değil mi?
Hani bir söz var ya:
"Sizi hatırlayan son insan da öldüğünde siz hiç yaşamamış olacaksınız"
Ne kadar doğru
Ne kadar da acı değil mi?


Vakit geçiyor, dünya ne yazık ki gün geçtikçe daha da çirkinleşiyor. Hepimizin borcu var bu hayata. Göçüp gitmeden borçları ödemek lazım.
Yeşertmek lazım tüm güzel tohumları. Çiçek açıp açmaması önemli değil ki zaten. Bunu bekleme hemen. Sen o güzel duyguları gör, besle gerisini tohumun sahibine bırak. O güzellik sende büyümezse de senin dokunduğun başka bir insan da büyür belki. Unutma hiç bir iyilik karşılıksız kalmaz Yaradan’ın hesabında.

Şimdi uyanma ve çiçek açma zamanı hadi hep birlikte sulayalım iyiliğin, sevginin, merhametin, vicdanin tohumlarını ve sarmaşık gibi sarsın bu güzel duygular dünyanın dört bir tarafını...

         ELİF SİRKECİ 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —