İLİM İLİM BİLMEKTİR, İLİM KENDİN BİLMEKTİR, SEN KENDİNİ BİLMEZSİN, BU NİCE OKUMAKTIR
Dünya medeniyeti Türklerle başlar. Bu medeniyetin tarihi iki, üç, beş binlerden değil, en az yirmi, hatta otuz binlerden gelmektedir. Türkler önce atı ehlileştirildi. Sonra tekerleği icat etti ve medeniyeti harekete geçirdi. Batılıların Büyük Uygur İmparatorluğu, bildiğimiz 700 yıllarında kurular Uygur devleti dışında otuz binlere uzanan bir Dünya Uygur devletidir. Bu medeniyet Çin’deki üç yüz kadar ve en yükseği üç yüz metreye varan Çin piramitlerinin de mimarıdır. Onlar Ön Türk yazısını da icat ederek, daha yeni yeni çözdüğümüz çok eski tarihimizi de yansıtmaktadır. Batılılarca göçebe kavimler olarak aşağılanmaya çalışılan Türklerin Hunlar zamanında 600 kadar ilim irfan yuvası şehirler kurup donattıkları, Sümerlerin ve Hititlerin beş altı bin yıl önce büyük şehirler ve medeniyetler kurdukları binlerce yazılı tabletlerde anlatılmaktadır. Artık Rus veya Çin tarihçilerin bizim için yazdıkları tarih önemini kaybetmiştir. Dünyanın geçirdiği sayısız kıyametler, tarihin büyük bir kısmını unuttursa da günümüze uzananlar bizleri şaşırtmaktadır.
Ataları Ural boylarında yaşayan Fin Türkleri ve Orta Asya ya da Türkistan’da yaşayan Türkler, bilimin ışığında 21 Aralık'ta dönenceye (ekinoks) göre en kısa gündüzün ve en uzun gecenin 21 Aralık'ta yaşandığını hesaplamışlardır. Bu güne Nardugan, yani yeniden doğuş adını vermişler ve o günü bayramlaştırmışlardı. Bu yeni yıl günüydü. Ogün eğlenilir, Akça çam süslenir (hayat ağacı), hediyeler alınır verilirdi. O bayram, Ayaz Ata ve Kar Kız gibi ritüellerle de halılara ve kilimlere yansıtılmıştır. Yine eski Türkler 21 Martta gece ve gündüzün eşitlendiğini de kanıtlamış, o günde de Nevruz kutlamaları ile bir başka bayram oluşturmuşlardı. 21 Martta ise tabiat canlanıyor yeni bir hayat başlıyordu. Görüldüğü gibi Türk medeniyeti ve bilim adamları binlerce yıl önce güneşin, ayın ve yıldızların hareketlerini incelemişler. Bu günün medeni takvimine uygun bir takvim oluşturmuşlardı.
Türler, İslamiyet’ten önce de, İslamiyet’e çok yakın bir dinin mensuplarıydı. Tek Tanrılı dine inanıyorlar, cennet (Uçmag/uçmak), cehennem (Tamu/ceza çekilen yer), melek (Tünkür/Tanrının elçiliğini yapan kutsal varlık) ve Şeytan (Albız/şatn/şeyt/hayırdan ve rahmetten uzaklaştıran varlık) gibi kutsalları da çok iyi biliyorlardı. Bu da Türklerin İslamiyet’ten önce de birçok temel kural ve kavramları ile İslamiyet’i yaşadıklarını gösteriyordu.
Sonuç olarak, Hristiyanların 24 Aralıkta Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutladıkları yılbaşı, Hristiyanların Türklerden aşırdıkları Nardugan kutlamasıdır. Noel Baba ise Türlerin Ayaz Ata’sıdır. Bir zamanlar bu geleneğe Ruslar da sahip çıktıysa da benimsetemediler.
Tarih ve coğrafya bilenler Noel Baba’nın ne Hz. İsa’nın doğumu ile ne de miladi yılın başlangıcı ile ilgisi olmadığını bileceklerdir. Çünkü Noel Baba Hristiyanların din adamı Aziz Nikolas’tır ve Antalya’nın Demre’sinde M.S 285 yılında dünyaya gelmiştir. Antalya’da ise ne kar kış, ne de ren geyiği veya ren geyiklerinin çektiği kızaklar vardır. Bunlar Sibirya’ya yani Türklere aittir. Bu durumda Nardugan, Ayaz Ata ve Noel Baba gerçekleri ortadadır.
Bugün de Türkistan’da Nardugan kutlamaları yapılmaktadır. Yıllar önce bunlardan birine Kazakistan’da katılmıştım.
Çok şükür Emhamdülillah Müslümanız. Bazı kutlama veya adabı çerçevesinde eğlenmeleri İslamiyet’te yok diye yasaklayacağımıza, konunun aslını bilmek ve yeni yetişenlere öğretmek görevimizdir. Ayrıca kültürümüze de sahip çıkmamız gerekiyor. Bunlardan biri de yeni yeni hatırladığımız en önemli Türk bayramı olan Nevruz’dur. Millet olarak İslamiyet’te olmayan o kadar çok şeyi kutluyoruz, ya da o kadar aykırı gidiyoruz ki, haddi hesabı yok. Bir kısım milletler aya, marsa giderken, uğraşımız ilim olmalıdır.
Kullanmakta olduğumuz takvimin sayfaları istesek de istemesek de bir bir dökülüyor. Yıllar yılları kovalıyor ve kutlasan da kutlamasan da 2024 de yerini 2025’e bırakıyor.
Geride kalan yıl birçoğumuza neleri kazandırdı veya neleri kaybettirdi? Herkes acısıyla tatlısıyla yaşadıklarını bilir. Fakat 2025 yılının hepimize, tüm milletimize sağlık, bereket, mutluluk ve esenlikler getirmesini diliyorum. Allah kimseyi evlat acısıyla sınamasın. Sınır boylarında vatanı bekleyen Mehmetçiklerimizin baba ocaklarına ateş düşmesin. Evlatlarımızın torunlarımızın zihinleri açık olsun. Aldıkları güzel eğitim ve yüksek ahlakla vatan millet aşkı ile yetişsinler ve milletimizi nice bin yıllara, en yüksek medeniyetlerin zirvesine taşısınlar. Gelecek günler, geçen günleri aratmasın. Sonsuz selam ve sevgilerle.