İnsan, insanın kaderidir.
Kaybettiğinin ardından ağlar ve yine ağlar. Eğer sevdiysen, zaman içindeki özlem kendisini hatırlatır.
Kalbine gömer ve güzel anıları içinde saklar..
Kaybetmediysen ve içinde özlemde yoksa..
İnsanı yıkan budur oysa..
Ne sevgi ne de özlem..
Oysaki her geçen zamanda birşeylerin değişmesini umar fakat hiçbirşey değişmemiştir sevgiden yana.
Hüzün omuzlarında, kader hayat hikayende.
Gözyaşı, sessizce içinde akar.
Kalp biraz daha kırılmıştır.. Biraz daha mesafe girmiştir araya.
Uzaktaki değil aslında en yakınındaki kırmıştır bu kalbi..
Bazen bilerek bazen de bilmeyerek. Affeder, görevini yerine getirmeye çalışır ama başaramaz..
Gönüller kırılmış, mutlu değildir.
Ne sever , ne de özler..
Sevgi tadılmamış, birşeyler eksik. Yarım kalınmışlık bedeni sarmıştır.
Büyüklük herşeyi biliyor olmak değildir. Küçüklük saygısız olmak değildir..
Asıl mesele onlar gibi olmamak.
Hep bir kriter vardır, kabullenmek adına.
Olduğu gibi kabullenmek zordur onlara.
Sevmek en kolayı iken, her defasında sorunlarla karşılaşmak.
Başarısızlığında, cezalandırmaktır
Başardığında, görmezlikten gelmektir.
Kendi doğruları için diretmektir.
Farklı yapmak, karşı gelmek demektir.
Hayır demek, saygısız demektir..
Bu nasıl bir hikayaye gebedir?
Hüzün dolu karmaşık bir hikaye..
Sevgiye özlem, sevilemeyen ve değiştirelemeyen.
Her an bir hata..
Her söylenen, telaffuz ister.
Her davranış, savunma.
Olduğu gibi kabullenmek oysaki hayal.
Kalp biraz daha kırılmış.
En büyük cezaya maruz kalmıştır.
İnsan, insanın kaderi der ve sineye çeker.
Herkesin bir hikayesi var der.
Böyle kabul eder.
Bir gün veda eder.
Varlığında kıymet bilinmeyen yokluğunda belki de özlenen...
Şükriye GÜNGÖR