29.01.2025 09:25:00

35

Fahri SAĞLIK

 

İnsanın Nefsiyle İmtihanı..!

Yeryüzünün en şerefli varlığı olmak, nimetin yanı sıra imtihanı da beraberinde getirir. İnsan pek çok şeyle imtihan edilir. Kimi zaman korkuyla, açlıkla, canıyla, evladıyla, kimi zaman da varlıkla, servetle, makam ve mevki ile…

En büyük imtihanlardan birisi de insanın nefsiyle imtihan edilmesidir. Sözlükte “ruh, can, hayat, hayatın ilkesi, nefes, varlık, zat, insan, kişi, hevâ ve heves, kan, beden, bedenden kaynaklanan süflî arzular” gibi manalara gelen nefs kelimesi, Kur’an- Kerimde “ruh” anlamında kullanıldığı gibi (el-En‘âm 6/93) “zat ve öz varlık” manasında da kullanılmıştır. (Âl-i İmrân 3/28, 30).

Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, onu selim bir akıl, sağlam bir irade ve engin bir gönül ile donatmıştır. Doğruyu yanlıştan ayırt etmesi için Kitaplar ve Peygamberler göndermiş, onların örnekliğini bahşetmiştir.

Verdiği nimetleri gereği gibi kullanmasını ve nefsinin sınır tanımayan istekleriyle mücadele etmesini emretmiştir. Tercihlerini doğrudan, iyiden yana yapan, iradesine sahip olan, nefsine dur diyebilen, günahlarından arınıp kendini ıslah eden kişi, kurtuluşa erer.                                                 

Nefsinin isteklerine boyun eğen, heva ve heveslerinin esiri olan, aklını kullanarak arzularını kontrol edemeyen ise hüsrana uğrar. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de bu hususu bizlere şöyle hatırlatmaktadır:

“ Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems Sûresi, 7 - 10)

Bu surenin 7 ve 8. Ayet-i kerimeleri; insanın ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir.

Mümin için asıl olan, nefsini lanetlemesi değil, onu terbiye etmesi ve güzel huylarla donatmasıdır. Allah’ın çizdiği sınırlara, ahlâka ve vicdana aykırı olan her türlü isteğine karşı, nefsini kontrol altında tutmasıdır. İyiliğin ve iyilerin tarafında, kötülüğün ve kötülerin karşısında yer almasıdır. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur;                         

“ Ümmetim adına en çok korktuğum şey; nefislerinin esiri olmaları, heva ve heveslerine uymalarıdır.” Nefsin hevâ ve hevesi karşısında son derece uyanık ve dikkatli olmak icap eder. Aksi takdirde insan aldanır, nefsin oyununa gelir ve onun sayısız tuzaklarından birine düşebilir.

Hevâ ve heveslerinin peşinden gidenler, arzularını her şeyin önüne geçirmek suretiyle onu ilâhlaştırmak gibi büyük bir dalâlete düşebilirler. Allah’ın hiçbir emrini tutmazken, hevâ ve heveslerinin her çeşidini yerine getirmek isterler. Cenâb-ı Hak böylelerini ağır bir üslûpla tenkit ederek şöyle buyurur: “Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” (Furkân; 43)

Bu sebeple bir hadis-i şerifte: “Nefisle mücadele, düşmanla mücadeleden daha zordur” buyurulmuştur. Bir başka hadiste ise: “En azılı düşmanın nefsindir” denilmiştir. Kur’an-ı Kerimin son suresi olan “Nâs” suresinde; bazı cinler ve insanların şerrinden Allah’a sığınmayı isteyen buyruk içimizden gelen arzu, duygu ve düşünceler karşısında uyanık olmayı, bunları akıl, vicdan ve dinî değerler süzgecinden geçirmeyi içermektedir. Kur’an-ı Kerimin bu son Ayet-i Kerimesinden anlaşıldığı üzere insanları aldatmaya ve doğru yoldan saptırmaya çalışan iki cins şeytan vardır: Birincisi cin şeytanlarıdır ki bunlar, insanların içine vesvese düşürerek onları yanlış yola sürüklemek isterler. Her insanın, kendisini kötülüklere sürüklemeye, kötü işleri onun gözünde güzel göstermeye çalışan bir şeytanı vardır. Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde “her insanın kendine ait bir cini (şeytanı) bulunduğunu bildirmiş, başka bir hadis-i şerifte de “Şeytan âdemoğlunun kan damarlarında dolaşır” buyurmuştur.                                            

İnsanları doğru yoldan saptıran diğer şeytan ise insan şeytanları(şeytanlaşmış insanlar)dır. Bunlar, gerçeklik ve değer ölçülerini kaybetmiş, kendilerini nefsani haz ve arzuların akıntısına kaptırmış, bu manada şeytanın esiri olmuş kişilerdir. Bunlar hemcinsleri olan insanlara çoğu zaman sureti haktan görünerek yaklaşır ve insanı sonu hüsranla biten davranışlara yöneltirler. Bu iki şeytanın şerrinden korunabilmek için sağlam ve sahih dini bilgiye sahip olma yanında Kur’an-ı Kerimin son iki suresini (Felak ve Nâs) çokça okuyarak yüce Allah’a sığınmak gerekir.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü


Emeklilere Özel Dev Kampanya! Hemen Ücretsiz Üye Olun, Binlerce İndirimden Faydalanın
Çocuklara Dikkat: Bulaşık Deterjanı Zehirledi
Bebek Yataktan Düştü İddiası
Yerel Basın Krizde: Çözüm İçin Çalıştay Düzenleniyor
Oğuldan Tehdit İddiası
EKİP’ Türkiye’nin Yeni Genel Başkanı Karayün; Oldu…
Bilirkişi soruşturmasında gözaltılar sürüyor
İstanbul'da rıhtımda 'çocuk' yogası
Başkan İmamoğlu Küçükçekmece'de STK'larla buluştu
Türkiye Yerel Basın Birliği’nden çalıştay hazırlığı
Bilgisayar ve telefon kullanımına dikkat
Edirne Keşan'da aranan hükümlüler yakalandı
Meclis Bolu'daki o yangını araştıracak
Trakya Üniversitesi İle Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı Arasında İş Birliği Protokolü
  İŞ YERİNDE GÖRÜNTÜLERİ GİZLİCE KAYDEDİLDİ
Promet: “Bu Başarı Öz Sağlık-İş Ailesinin”
Mil-Diyanet Sen’den LGBT Derneklerine Karşı İmza Kampanyası
KORKUTAN YANGININ BOYUTU GÜN AĞARINCA ORTAYA ÇIKTI
Ünlü İş İnsanı Şenel Kaçmaz Dostlarıyla Bir Araya Geldi
Cezaya Girmek İstemiyorsan 31 Ocak’a Kadar Ödemeni yap..!
Makak'tan Akın'a Sert Eleştiri

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.