KARANLIĞA MUM YAKAN ADAM MUSTAFA MİYASOĞLU
İslami dünya görüşünün edebiyatta sözcülüğünü üstlenmiş bir misyon adamı olan Mustafa Miyasoğlu, 1946 yılında Kayseri’de bir yaz günü dedesinin bağ evinde dünyaya gelmiştir. Şahsiyetinin teşekkülünde dedesinin büyük rolü olmuştur.
Erciyes’in eteklerinde geçirdiği çocukluğu atlar, mandalar, sığır ve koyunlar arasında geçmiştir. Baba tarafı Miyaszade ya da Miyasoğlu diye bilinen çok köklü bir ailedir. İlk ve orta öğrenimini çocukluğunu geçirdiği Melikgazi ilçesinde tamamlayan Mustafa Miyasoğlu, 1959 yılında Kara Kuvvetlerine bağlı Askerî Kayseri Ana Tamir Tank Tamirhanesinde açılan Orta Sanat Okulu’na girmiş ve bu askerî okulda üç yıl yatılı okumuştur. Akabinde dışarıdan ortaokul sınavlarını verip diplomasını almıştır. 1963’te Kayseri Akşam Lisesi'ne başlamış buradan 1967 yılında mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girerek üniversite eğitimine başlamıştır. Burada Türkoloji, Felsefe, Tiyatro Tarihi ve İngiliz Edebiyatı okuyarak 1973 yılında fakülteyi bitirerek mezun olmuştur. Üniversite yıllarında sanata, edebiyata, özellikle de tiyatroya önem vermiş olan Mustafa Miyasoğlu ilerleyen dönemlerde Büyük Doğu mektebi diye ifadelendirebileceğimiz Necip Fazıl Kısakürek’in tedrisatında bulunmuş ve Necip Fazıl’ın hatırasını da her zaman ve her yerde yaşatmaya çalışmış önemli bir edebiyat insanıdır.
1974 yılında başladığı edebiyat öğretmenliği görevini, İzmit İmam hatip Lisesi ve İstanbul Şehremini Lisesi’nde 1985 yılına kadar sürdürmüş daha sonra da 13 yıl boyunca 1988 ila 1992 yılları arasında Pakistan’da İslamabad’daki Yabancı Diller Enstitüsü’nde Türkçe okutmanlığı yapan Mustafa Miyasoğlu, yurda döndükten sonra Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki görevine devam etmiştir. Aynı zamanda 1996-98 yılları arasında 2 yıl boyunca İBB Şehir Tiyatroları Repertuar Kurulu üyeliği de yapmıştır. 1998-2000 yılları arasında İstanbul Tuzla Belediyesi’nde kültür danışmanlığı da yapan Mustafa Miyasoğlu, 1968’den beri pek çok dergi ve gazetede deneme yazıları kaleme almıştır. Millî Gençlik, Yeni Sanat ve Sedir dergilerinin yönetiminde yer almış, belli başlı eserleri üzerine üniversitelerde tez yapılmış ve bazıları da yabancı dillere çevrilerek yayınlanmıştır.
Edebiyata adanmış bir ömrün sahibi olan Mustafa Miyasoğlu, edebiyatın her alanında eser ortaya koymuş olmasına rağmen daha çok romancı olarak tanınmıştır. Eserlerinde İslâmî değerleri ön planda tutmuş, şiir, hikâye ve romanlarında millî kimlik arayışına yönelmiştir. Çağımız insanının iç dünyasındaki çatışmaları ve bunun yol açtığı problemleri dile getirdiği eserlerinde geleneksel ve manevî değerleri savunmuştur. 1968 kuşağının tedirginliklerin¬den yola çıkarak, bir üniversiteli gencin bunalımı ekseninde, huzursuzluğu ve çıkmazları sergilediği “Kaybolmuş Günler” romanında Cumhuriyetin 50. yılında Türkiye’nin toplumsal yapısının genel bir görüntüsünü ortaya koymaya çalışmıştır. Üniversite öğrencisi iken kaleme aldığı bu romanı 1977 yılında Türkiye Millî Kültür Vakfı tarafından ödüle layık görülmüştür.
Anadolu şehirlerinde yaşayan insanlarımızın hayatlarını değişik yönleriyle yansıtmaya çalıştığı, geleneksel değerlerinden uzaklaştırılmasını konu edinerek kaleme aldığı ikinci Romanı “Dönemeç” te 1980 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın romanı olarak seçilmiştir.
Kendisiyle yakinen tanışıklığımızın olduğu ve kaleme aldığı bütün eserlerini büyük bir beğeni ile okuduğum Mustafa Miyasoğlu, eserlerinde daha çok geleneksel Türk-İslam sanat ve edebiyat anlayışına bağlı kalmıştır. Eserlerinde Müslümanca bir duruş, düşünüş ve yaşantı sergilemiş, hikâye ve romanlarında, daha çok geleneksel Türk-İslam kültür ve medeniyetinden batılı anlamda modern değerlerle örülü bir dünya görüşüne ve yaşama biçimine geçişin sancılarına yer vermiştir. Genel anlamda felsefesi, toplumsal düzenimizin bozuluşuna karşı ve yanlış eğitim sistemiyle yeni nesillerimizin köklerinden koparılarak heder olup gitmesine müsaade etmemek üzerineydi. Bu anlamda düzenlenen kültürel etkinliklerde konuşmacı olarak katılarak bakış açısını katılımcılara aktarmaya gayret etmiştir. Şiirlerinde de daha çok yalnızlık, aşk, büyük şehirde yaşayan Anadolu Türklerinin tedirginliği, tarih, millî ve manevî değerler hakimdir.
İslami dünya görüşüne bir köprü olarak gördüğü edebiyata, tutku derecesine bağlı olan Mustafa Miyasoğlu, 67 yıllık ömrü boyunca kültür ve sanat camiasına geride birçok eser bırakmıştır. Birçoğunu okuduğum ve okunması için tavsiyelerde bulunduğum eserleri içinde şiirleri; Rüya Çağrısı, Devran, Hicret Destanı, Şiirler ve Bir Gülü Andıkça. Romanları; Kaybolmuş Günler, Dönemeç, Güzel Ölüm, Yollar ve İzler ve Bir Aşk Serüveni. Hikâyeleri; Geçmiş Zaman Aynası ve Pancur.
Denemeleri; Edebiyat Geleneği, Devlet ve Zihniyet, Muhacir, Roman Düşüncesi ve Türk Romanı, Kültür Hayatımız, Sanat ve Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Sohbetleri ve Zamansız Bahçeler’dir. Bunların dışında tiyatro alanında, inceleme alanında kaleme aldığı eserler ile bibliyografyalar da bulunmaktadır.
Bazı eserleri İngilizce, Arapça ve Urduca’ya çevrilen ve eserlerinde daha çok geleneksel Türk-İslam sanat ve edebiyat anlayışına bağlı kalan Mustafa Miyasoğlu, 1 Ağustos 2013 tarihinde İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Cenazesi ertesi gün Fatih Camii'nde öğle namazından sonra kılınan, cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedilmiştir. Son derece naif bir kişiliğe sahipti. Çevresine her daim örnek bir kişilik ortaya koymuş, gönül incitmekten imtina etmiştir.
Toplumumuzun manevi ve kültürel değerlerine sahip çıkması için önemli bir misyon sergileyen şair, yazar ve mütefekkir Mustafa Miyasoğlu’nu vefatının 11. yıldönümünde rahmet ve minnetle anıyorum.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.