Karanlığı Tanımak…
İnsan, mükemmel bir varlıktır...
Peki, kendimizi gerçekten tanıyor muyuz?
İnsanın kendi gölgesiyle yüzleşmesi, belki de en cesur yolculuktur. Her insanın içinde hem iyi yani ışık hem kötü yani karanlık potansiyel olduğunu düşünüyorum.
Bu karanlık yönlerimizi bastırmak yerine, onları fark ederek dönüştürmemiz gerekir.
Çünkü biz, gölgemizle sık sık karşılaşırız.
Aşırı öfke, kıskançlık, yargılayıcılık, inatçılık gibi dışa vurulan davranışlar, aslında içimizdeki gölgenin tezahürleridir. Bu duygular geldiğinde onları bastırmak yerine, kendimize “Neden böyle hissediyorum?” diye sormanın dönüştürücü gücüne inanırım.
Gölgeyi görmek, içsel bir aynada kendimizi tam anlamıyla tanımaktır. Gölgeyi kabul etmek ise, başkalarına karşı daha şefkatli ve anlayışlı olmamızı sağlar. Çünkü fıtratımız gereği hem ışık hem gölge bir arada var olur. Sadece ışık olmaya çalışmak, gerçekliğin yarısını inkâr etmektir.
Carl Gustav Jung’un psikolojik kuramında ‘’gölge benlik’’ bireyin bilinçdışında bastırdığı, kabul etmekte zorlandığı, toplum ya da kendisi tarafından olumsuz görülen duygu, düşünce ve eğilimlerin toplamıdır der.
İslam, ise insanın iç dünyasındaki karanlıkla yüzleşmesini "nefs terbiyesi" ile dengelemeyi öğütler. Tasavvufun rehberliğinde “gölge”, nefsin alt mertebelerini simgeler:
Tasavvuf, insanın en büyük mücadelesini dışarıya değil, kendi nefsine karşı verdiğini vurgular. Bu bağlamda, gölgemizle yüzleşmek bir tür batınî cihattır.
Ve şu da bir gerçektir ki:
"Gölgesiyle yüzleşmeyen, başkalarının gölgesinde yaşamaya mahkûmdur."
Gölgelerimizle barışmak dileğiyle…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.