Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK

Tarih: 21.06.2025 16:45

Kardeş İran…

Facebook Twitter Linked-in

Kardeş İran…

İran; sınır komşumuz, cumhurbaşkanı ve dini lideri Türk olan 45 milyon Türk’ün yaşadığı Türkiye kadar nüfuza sahip bir ülke.

Şimdi İsrail kalkmış, iki yıldır Filistin’de 60 bin insanı katlettiği yetmiyormuş gibi, Suriye’ye, Lübnan’a, Yemen’e saldırıyor, birilerini arkasına alarak, aklı sıra Orta doğuya nizam vermeye çalışıyor. Şimdi de 10 gündür İran’ı bombalıyor.

Savaşın ilk günü İran’daki ajanları vasıtası ile İran’ı gafil avladığını gördük. Daha sonra İran toparlandı ve İsrail’in ummadığı bir şekilde misli ile İsrail’e mukabelede bulundu ve bulunmaya devam ediyor. 

İsrail’in iddiası öncelikle İran’daki rejimi değiştirmekmiş. Aklı sıra bu iddia ile saldırılarına kılıf hazırlayarak Avrupa’ya ve Amerika’ya hoş görünecek. Mademki İran rejimini değiştirecektiniz, kalkınmış ve modern bir devlet olan Şah’ın İran’ını neden devirerek, İran’da bugünkü rejimi kurdunuz? Bugünkü rejim batının eseri değil mi?

Sonra İran’da rejimi değiştirmek sana mı kaldı?

Hepimizin malumu olduğu üzere on yıllardır İran’ın nükleer programı var. Başta Amerika olmak üzere batı, İran’ın bu programını engellemenin peşinde. İsrail bu enerjiye sahip. Asya’da Rusya, Çin, Hindistan ve Pakistan da bu enerjiye sahip. İsrail biliyor ki, İran bu güce sahip olduğunda bölgede genişlemeye yönelik istediği gibi at oynatamayacak.

Öte yandan Amerika, tutarsız tehditlerle ortalığı bulandırmaya devam ediyor.

Dokuz on gündür tüm kanallar bu savaşı veriyor ve herkes kendine göre yorumlarda bulunuyor. Biz de konuya yönelik yorum yapacak olursak; Türkiye tabi ki İran’ın yanında yer alıyor. İsrail’i lanetliyoruz. Fakat bu yetmez. Amerika, Avrupa ne der demeden her şeyimizle İran’ın yanında olduğumuzu vurgulamamız gerekir. 45 milyon Türk’ün yaşadığı, Oğuzların, kısmen Karahanlıların, Gaznelilerin, daha sonda Büyük Selçuklu devletinin, Safevilerin, Kaçarların, Karakoyun ve Akkoyunluların, Avşarların imparatorluk kurduğu İran coğrafyası, bir Türk coğrafyasından başka bir şey değildir. Yani İran halkı kardeşlerimizdir. Aynı kültürün ve medeniyetin çocuklarıyız. Halkımıza unutturulmuş olan bu tarihi gerçeği hatırlatmak zorundayız. Bugün kardeşlerimize saldıran yarın aynı saldırıyı bize de yapacaktır. Onun için kardeşlerimizin yanında olduğumuzu milletçe vurgulamamız gerekmektedir. Tabi ki NATO’da bulunmamız bizim için bir avantajdır. Fakat bölgemizde BOP, Amerika ve onun ihale verdiği hadsizlerle sürmektedir. İran’daki casusların büyük bir kısmının İran’a kaçak giran binlerce Afganlı olduğu belirtilmektedir. 

Bunlar ABD tarafından eğitilmiştir. Ya bizim ülkemize kaçak giren, kardeş diye bağrımıza bastığımız Afgan’lı, Suriye’li ve Iraklı’ya ne demeli. O hale geldik ki, TBMM’ne bir partinin bünyesinde girerek, Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır deme ve orada münakaşa çıkartma cesaretini gösteren hainler yer almaktadır. Bu hainlere önce bütün suç bizdeydi diyerek Bürüksel kongresinde beyanat veren Ermeni başbakanı Kaçaznuni’nin beyanatlarını okumasını önerelim, sonra da gerçek soykırımı Ermenilerin yaptığını belgeleriyle gözüne sokalım. Barış demokrasi ve kardeşlikten yana olduklarını belirten ve PKK’yı dizginleyecek olan partililer önce bu haini dizginlemelidirler.

Savaş onuncu gününe girerken İsrail hiç beklemediği bir karşılık gördü. Bu duruma batı karışmayacak olursa, asıl rejim İsrail’de değişecek ve Siyonist katil Netanyahu hak ettiği dersi alacaktır. İran’a saldırdığı ve bunca karşılıkları gördüğü için sığınaklara mahkum olan İsrail halkı da yarın Netanyahu’dan hesap soracaktır.

Bölgede gerçek dostlarımız, kardeşlerimiz Azerbaycan ve İran’dır. Türk devletleri teşkilatı üyesi kardeşlerimiz ve bugünlerde ülkemizde kongreleri devam eden İslam devletleri İsrail’e karşı dünyada ses getirecek bir bildiri yayınlamalıdırlar.

Savaşı başlatan ve bölgemizdeki huzursuzluğun tek nedeni olan İsrail, BM ve uluslararası kuruluşlarca cezalandırılmalı, Filistin’deki katliamlarına son vermeli ve Golan tepelerinden çekilmesi sağlanmalıdır. Bu hadsize haddi bildirilmelidir.

Saygılarımla…

Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —