8.02.2025 09:37:00

Zuhal KİLER

Karla Gelen Hatıralar…

Akşam camı açtım. Fırtına gibi esen rüzgâr, insanın yüzüne değse acıtacak kadar sertleşmiş kar tanelerini savuruyordu. Uğultuyu andıran o hüzünlü ses, beni bir anda çocukluk yıllarıma götürdü.

O yılları yeniden yaşarcasına düşledim…
Bizim zamanımızda kış aylarında çocuk olmak zordu. Ama zorluk, güzelliğin ta kendisiydi aslında. Üşüdüğümüzü fark etmezdik bile. Lapa lapa yağan karın altında, üzerimizi ıslatıp elimizin, ayağımızın donduğunu bile anlamadan sabahtan akşama kadar kızak kayardık, kartopu oynardık. Annelerimiz, "Donacaksınız, yeter artık eve gelin!" diye seslenirdi. Ama biz duymamış gibi yapar, oyuna devam ederdik.

 

Ve şimdi… O günleri hatırlamak, içimi buruk bir hüzünle dolduruyor.
Çok özlediğim, ama asla geri dönemeyeceğim o masum günleri ve içimde büyümeyen çocukluğumu...

"Kar, her biri birer masalın başlangıcını anlatan sessiz bir öğretmendir."
— Hz. Mevlana

Bana da çok şey öğretti kar. Yokluğu ve bolluğu bir arada yaşamayı…

Çeşmelerimiz donardı. Kızakla akan çeşmeden su taşırdık abim ve ablamla. Eğlenerek, kaya kaya giderdik, saatler su gibi akıp geçerdi.

Islanan kıyafetler sobanın başına asılırdı. Çizmeler su içinde kalırdı ama hiç sorun olmazdı. Naylon poşetler ayağımıza geçirilir, öyle sokulurdu çizmeye. Annelerimiz yokluğa çareler üreterek her zorluğu aşardı.

Kimse psikolojimiz bozulacak diye korkmazdı. Aksine, çözümler üretir ve bununla takdir edilirdik.
Kömür çuvallarının çokluğu güven verirdi. Okulda sobaya yakın oturabilmek, mutluluğun en katmerli hâliydi.

Kar, her şeyi örter, bütün kötülükleri beyaza bürürdü. Dünya tertemiz olurdu gözümüzde. Kötülüğün bir daha ortaya çıkmasına izin vermemek istercesine, kar inatla üst üste yağardı sanki…

"Eşit hafiflikte yaratıldıkları için fırtınalı havalarda bile yağarken birbirleriyle çarpışmaz kar taneleri." derler.
Belki de bu yüzden, her birimiz kendi soğuğumuzla büyürken birer kardan adama dönüşüyoruz.

"Kar, doğanın bize sessizce fısıldadığı şiirlerdir, düşlerimizin üzerine düşerler."
— Emily Dickinson

Düşlerin en güzeli görülürdü o zamanlar. Sabahın ilk ışıklarında anlatılacak hikâyelerin en afillisi onlar olurdu. Olsa da olmasa da olmuş gibi heyecanlandırırdı bizi. Bazen bir çift kırmızı ayakkabı, bazen yeni bir çanta… Hayallerimiz, ihtiyacımıza göre şekillenir, gerçekliğe dayanırdı. Disneyland’a gitmeyi düşlemedik mesela. Ya da son model bir telefon istemedik.

Çünkü o saf mutluluk, bizim için zaten bir kartopu kadar yakındı…


Özdemir, "Çanakkale Hakikatleri" Konferansında Yoğun İlgi Gördü
Alanya Belediyesi, Demirtaş Mahallesi'nde Asfalt Çalışmalarına Devam Ediyor
Manavgat’ta Şoför Kapısı Olmayan Araç Trafiğe Çıktı!
Edirne'de Yurt Dışına Kaçmaya Çalışan 25 Şüpheli Yakalandı
Edirne Valisi Yunus Sezer'den 18 Mart Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü Mesajı
Bakan Bolat’tan Milli Boksörlere Tebrik
Edirne'de Jandarmadan Uyuşturucu Operasyonu
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile Velilere Eğitim Desteği
Karacan, Gönül Sofrasında Buluştu
Tuna, Yetim Çocuklar ve Aileleri İle Gönül Sofrasında Buluştular
Bakan Bayraktar'ın Irak'la enerji diplomasisi
Teknolojinin öncü ismi 5. kez uluslararası arenada
Halk Oyunları kulüpler arası il yarışması
KEMANKEŞ 1'den başarılı bir seyir testi daha
nilTyum'DAN SANAT DOLU BİR YIL!
Dünya Tüketici Hakları Günü'nde Edirne'de Bilinçli Tüketim Vurgusu
Türkgenç, Dayanışma Kültürümüzü Yaşatıyoruz
Yerlikaya; Hainlere Geçit Yok…
Eski Patron Zorla Senet İmzalattı İddiası
Kahriman’dan Kayyum ve Eğitim Tepkisi
Yerlikaya, Batman'da Kardeşlik ve Huzur Mesajı Verdi

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.