Küfür Etmek Caiz Midir?
Hayat bazen öyle bir noktaya gelir ki, insanın içinden şiir yazmak değil, direk küfür etmek gelir. Tabi bu durum edebi zevk eksikliğinden değil; çevrenin, trafikteki sürücülerin ve özellikle internet yorumcularının insanı şairlikten uzaklaştırmasındandır.
Mesela sabah trafiğinde “sol şeridi düğün konvoyu sanan” bir sürücüyle karşılaştığınızda, dilinizin ucuna gelen kelimeler çoğunlukla Mevlana’dan değil, mahalle ağzından çıkar. “İfade özgürlüğü” diyoruz ama bu özgürlüğü en çok "X'e benzeyen tipler" ve "Senin gibi..." ile başlayan cümlelerde kullanıyoruz.
Peki neden bu kadar çok küfrediyoruz? Bilim insanlarına göre (evet, bunun da araştırması yapılmış), küfür etmek stres azaltıyormuş. Yani aslında küfreden birey toplum sağlığı için çalışıyor! Hele ayağını sehpanın köşesine çarptığında ağzından çıkan “seçkin kelimeler”, bir nevi ağrı kesici görevi görüyor. Tabi annemiz yanındaysa bu bilimsel çalışmayı açıklamaya pek vaktimiz olmuyor.
İşin ironik yanı şu: Küfür, bir yandan ayıplanıyor; öte yandan günlük konuşmaların yıldızı. Hatta bazıları küfrü öyle ustaca kullanıyor ki, adeta cümleye flavor katıyor. Yemeğe pul biber atmak gibi düşünün. Fazlası mideyi bozar ama kıvamında olunca... Aman diyeyim, yine de dengeyi kaçırmayın.
Ancak dikkat: Küfürle mizah yapmak marifet ister. Aksi halde “komik” olmaya çalışırken “kabak” olabilirsiniz. Zira mizah ince iştir; küfürle yapılanıysa tam anlamıyla “mayın tarlasında halay çekmek” gibidir. Ya kahkahaya boğulursun ya da patlarsın.
Sonuç olarak, evet, küfür hayatın içinde var. Ama onu kullanmak da bir sanattır. Kimi öfkeyle, kimi espriyle söyler. Ama en güzeli, ağzımızdan çıkan kelimelerin bizden daha çirkin olmamasıdır. Ne demiş atalar: “Dilini tutamayan, başını tutar.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.