Kur’an’a imanımız
İnsanlar çoğu zaman Kur’an’a kendi ideolojileri, heva ve hevesleri, gelenekleri veya ön kabulleri üzerinden bakarlar. Bu durumda Kur’an bir rehber olmaktan çıkar, bir araç hâline gelir.
Oysa Kur’an’ın iddiası: İnsanlara yol göstermek, hayatı dönüştürmek ve yaşanan bir rehber olmaktır.
Kur’an, sadece törenlerde okunan, sevabı ölülere gönderilen veya duvara asılan bir nesne değil; Allah’ın tüm insanlığa gönderdiği hayat kitabıdır.
Kur’an kendisi hakkında şöyle buyurur:
“Elif Lâm Mîm. İşte bu kitap; onda asla şüphe yoktur, müttakîler için bir rehberdir.”
(Bakara, 1–2)
Bu ayet, Kur’an’a imanın özünü ortaya koyar:
✔ Mutlak güven
✔ Şüphesiz kabul
✔ Hayata rehber edinmek
Kur’an’a iman, onun hakikat olduğuna inanmakla başlar; fakat burada bitmez.
A- Nesneleşmiş yüzü:
Süslenen, yükseklere asılan, törenlerde okunan metin.
B- Dönüştüren yüzü:
İnsanı geliştiren, akla ve kalbe hitap eden, hayata yön veren kitabî rehberlik.
Gerçek tercih ikinci yüz olmalıdır. Çünkü Kur’an ancak yaşandığında gerçek anlamını bulur.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
“Kur’ân okuyunuz; zira o kıyamet günü okuyucusuna şefaat eder.” (Müslim)
Fakat “okumak” kelimesi yalnızca harfleri seslendirmek değildir.
Gerçek okuma:
✔ Anlamak
✔ Düşünmek
✔ Hayata taşımaktır
Kur’an’ın hedefi, anlamadan okuyan/dinleyen bir toplum değil; düşünen, yaşayan, öğüt alan bir toplumdur.
Kur’an’ı yargılayanlar onu hayattan çıkarmaya çalışır.
Kur’an’ı ulaşılmaz kutsal bir konuma koyanlar onu hayatın üstüne taşır ama hayatın dışına iter.
Her iki durumda da Kur’an, insanın hayatını şekillendiren bir rehber olamaz.
Doğru olan: Kur’an’ı ne yargılamak ne de erişilmez kılmak. Onu anlamak ve yaşamak gerekir.
Ekmek kırıntısına basmaktan korkan ama Allah’ın hükümlerini çiğnemekten çekinmeyen insanlar vardır.
Bu durum günümüzdeki çelişkiyi özetliyor.
Onu anlamak, Onun önüne ideolojileri koymamak, Onu hayatın merkezine yerleştirmektir.
Kur’an yalnızca dinî ritüelleri değil, tüm yaşamı düzenler:
✔ Ahlâk
✔ Toplumsal adalet
✔ Tevhit
✔ İnsani ilişkiler
✔ Dünya–ahiret dengesi
✔ Düşünce ve eylem ilkeleri
Kur’an’ın rehberliği olmadan Müslümanın “kalbi” eksik kalır.
Kalpsiz yaşam ise ölüdür.
Neml Suresi 91–92’de Peygamberimize verilen görev net olarak belirtilir:
Müslüman olmak
Kur’an okumak (yani tebliğ etmek ve yaşamak)
Müslümanlar Kur’an’ın hayatın belirleyicisi olma vasfını yitirdiler.
Kur’an’ı yeniden merkeze almadan:
Toplum düzelemez,
Ahlâk düzelemez,
İzzet geri gelmez.
Kur’an’a iman:
Onun Allah kelâmı olduğuna şüphe etmeden inanmak,
Anlamak için okumak,
Hayata uygulamak,
Onu bir rehber olarak takip etmek,
Onu hem bireysel hem toplumsal düzeyde belirleyici kılmaktır.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.