Kuvâ-Yı Milliyenin Tanınmayan Kahramanı “Yahya Kaptan”
Bizler tarih boyunca Allah'ın yolunda yürümeyi, Allah'ın kelamını yaymayı, hakkı hukuku haykırmayı, dünyadaki zulmü yok etmeyi hedefleyen ulvi bir davanın yolcusu ve hizmetkarı olmuşuz. Şöyle bir tarihe baktığımız da hep işin ihya ve imar tarafında durmuşuz. Zaman gelmiş yedi düvel karşımıza dikilmiş bizi yok etmeye çalışmış. Ama biz öyle bir ruh ile yetişmişiz ki her seferinde küllerimizden doğmuşuz. Yakın tarihimizde de çok zorlu şartlar altında bir Millî Mücadele vermişiz. Bu Millî Mücadele içinde nice kahramanlar, nice yiğitler ortaya çıkmış, kiminin ismi hala dillerimizden dökülürken kimisi unutulup gitmiş. Unutulan daha doğru bir deyişle çok bilinmeyen bir kahramanımızdan bahsedeceğim bu yazımda. Bu yiğit kahramanımızın adı Yahya Kaptan.
Yahya Kaptan ismi Kocaeli de bir semte, mahalleye verilmiş. Kocaeli’ye gittiğimde bu ismi çokça duyuyordum. Ancak kim olduğu noktasında pek fikrim yoktu. Kaptan kelimesinden dolayı da ünlü bir gemi kaptanı galiba o sebeple onun ismi buraya verilmiş diye düşünürdüm. Ta ki İncir Çekirdeği’ni okuyuncaya kadar. Herekeli Ahmet Haluk Dursun İncir Çekirdeği kitabında Yahya Kaptan’dan bahsediyor. Kitapta okuyunca biraz araştırma gereği duydum. Bir de baktım ki, Yahya Kaptan önemli bir Mili mücadele kahramanımız imiş. Kocaeli bölgesinde mücadele edip burada şehit olunca mezarı da burada yer alıyor o sebeple de ismi bir mahalleye verilmiş.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk adlı eserinde Yahya Kaptan’a özel bir yer ayırmış ve onu “fedakâr bir vatansever” olarak nitelendirmiştir. Osmanlı Teşkilat-ı mahsusa elemanlarından ve Millî Mücadelenin Kuvvay-ı Milliye komutanlarından olan Yahya Kaptan 1891 yılında Makedonya’nın Köprülü kasabasında dünyaya gelmiştir. Daha çocuk yaşlarında cesur ve atak bir kişiliğe sahip aynı zamanda da haksızlığa karşı tahammülü olmayan bir yapısı vardı. Bu sebepledir ki henüz daha 20 yaşına bile gelmemişken 1910 yılında Makedonya’da amcasına saldıran bir Bulgar’la kavga etmiş ve onu öldürmüştür. Bu olay sonrasında dağa kaçmış ve dağda, Balkan Harbi öncesinde Türk yerleşim yerlerine saldıran Bulgar ve Sırp çetelerine karşı koymak amacıyla kendine çete kurmuştur. O yıllarda çete reisleri “Kaptan” unvanıyla anılırdı, bu sebeple de onun lakabı olarak kaldı ve o günden sonra Yahya Kaptan olarak anılmaya devam etti.
Balkan Savaşları döneminde Sırplara karşı çete savaşı vererek mücadele etti ve Osmanlı kuvvetlerine ciddi katkılar sağladı. Gösterdiği fedakârlık ve başarı sonrasında da 1. Dünya Savaşında, Osmanlı Devleti’nin kurduğu istihbarat örgütü olan Teşkilat-ı Mahsusa’da görev aldı. Makedonya’da ve Irak cephesinde önemli görevler yürüttü. Makedonya’da Sırplara karşı, Irak cephesinde de isyancı Arap aşiretlerine karşı yürüttüğü çete faaliyetleriyle adını duyurdu. Yahya Kaptan, İttihat ve Terakki’nin ünlü silahşoru Yakup Cemil ile Irak Cephesi’nden dönerken tanıştı ve onun idealizminden, coşkusundan çok fazla etkilendi. 1916 yılında hep onun yanında yer aldı. İstanbul’da yeni bir kabine kurmak için yaz aylarında başlattıkları baskın başarısız olunca tutuklanıp yargılandılar. Yakup Cemil 11 Eylül 1916’da idam edildi, Yahya Kaptan ise Irak’a sürgüne gönderildi. 1. Dünya Savaşı sonunda Mütareke ile Osmanlı orduları Irak’tan çekilirken Yahya Kaptan da İstanbul’a geldi.
Teşkilat-ı Mahsusa savaştan sonra dağıtılınca eski İttihatçıların kurduğu gizli bir örgüt olan Karakol Cemiyetinin Menzil grubuna katıldı. İstanbul’da İtilaf devletlerince tehlikeli görülen eski İttihatçıların tutuklu bulunduğu ve Bekirağa Bölüğü denilen hapishanenin basılmasında görev aldı ve buradan Halil Paşa’nın kaçırılmasını sağladı. Daha sonra Kocaeli Yarımadası içinde yer alan Tavşancıl bölgesine gelen Yahya Kaptan burada, Mustafa Kemal’in Sivas Kongresi'ndeki bütün birliklerin tek çatı altında birleşmesi kararına uyarak kendi askerî kuvvetleriyle birlikte Kuvâ-yı Milliye’ye geçti. Bu davranışından Mustafa kemal çok mutlu oldu ve onu onurlandırarak halka tanıttı. Mustafa Kemal Paşa’nın özellikle İstanbul’a yakın olan İzmit bölgesinde silahlı milli bir birlik kurmak, güvenilir komutan ve subayların, bunlara yapacakları yardım ve desteklerle, hain çeteleri yok etme düşüncesi Yahya Kaptan’ın Kuvâ-yı Milliye’ye katılması ile gerçekleşmiş oldu. Yahya Kaptan’ın Mustafa Kemal Paşa ile temas hâlinde olması eski İttihatçıları rahatsız etti. Bunun üzerine kendisi ile mücadele etmeye başladılar. İstanbul Hükümeti ve onun bölgedeki işbirlikçileri Yahya Kaptan’ı Tavşancıl bölgesinden uzaklaştırmak için plan yapmaya başladılar. Bölgede Yahya Kaptan’ı çekemeyen bir başka kişi Karakol Cemiyeti üyesi Binbaşı Ahmet Necati Bey. Bir düzmece telgraf kaleme alarak; Mustafa Kemal Paşa’ya şunları yazdı. “Yahya Kaptan adam öldürme, Bucak Müdürünü dövme ve köylerde yağma yapma gibi suçları işledi. Bu sebeple kendisinin İstanbul hükümetine teslim edilmesi gerektiğini ve Dahiliye Nazırı’nın da bu konuyu özenle takip ettiğini” bildirdi. Mustafa Kemal Paşa Millî Mücadele’ye katıldığından bu yana büyük fayda sağlayan ve fedakarlıklar gösteren Yahya Kaptan’ın, hükümete teslimini hiçbir şekilde uygun görmedi. Durumun araştırılmasını İzmit’teki Tümen komutanlığından istedi. Tümen komutanlığı yaptığı araştırmada Yahya Kaptan’ın adam öldürme, Bucak Müdürünü dövme gibi suçlar işlemediği, ortaya çıktı.
Yahya Kaptan, Kurtuluş Savaşı sırasında, Kocaeli Bölgesi’nde Kuvâ-yı Milliye hareketlerini örgütleyerek, Anadolu’ya malzeme ve insan aktarımı sağlamış bir kahraman olmasına rağmen İstanbul Hükümeti, Yahya Kaptan’ın, İstanbul girişinde örgütlenmiş bir durumda bulunmasından rahatsızlık duydu. Aynı zamanda Kuvâ-yı Milliye’ye karşı duranlar tarafından da istenmeyen ortadan kaldırılması gereken biriydi. Bu sebeple 5 Ocak 1920’de Bandırma vapuru ile Galata’dan hareketle geceleyin Hereke İskelesi’ne ulaşan Nazmi Bey emrindeki müfreze ile, İstanbul Muhafız Alayından görevlendirilen Yüzbaşı Nahit Efendi kumandasında müfreze birleşip Tavşancılı kuşattılar. Milli kahraman Yahya Kaptan’ın karargâh olarak kullandığı ev sarılarak aranmış ve burada ele geçirildikten sonra da henüz 29 yaşında iken 8 Ocak 1920’de şehit edilmiştir.
Çocukluğundan bu yana çete mücadeleleri yaparak kahramanlıklar gösteren Yahya Kaptan’ın şehit edilmesine olukça üzülen Gazi Mustafa Kemal bu hadise sebebiyle İstanbul Hükümeti’ne sitem etmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra da olayın peşini bırakmamış ve sorumluların bulunması için uğraş vermiştir. Yaptığı çalışmaları takdirle karşıladığı Yahya Kaptan’a da Nutuk adlı eserinde 20 sayfa yer ayırmış ve iki yetim kızını himayesine almıştır.
Gazi Mustafa Kemal’in talimatıyla kabrinin olduğu yere anıtı yapılmış olan, Millî mücadelenin zor şartlarında bileğine, yüreğine ve keskin zekâsına güvenildiği için yola çıkılan Yahya Kaptan, hiçbir zaman hiç kimseye keyfi olarak eza-cefa etmemiş ve sadece vazifesini yapmaya çalışmıştır. Şanlı tarihimizin sayfalarına adı yazılan, İstiklal Savaşı’nın çok bilinmeyen ve tanınmayan önemli kahramanlarından birisi olan ve bu topraklarda hür ve bağımsız olarak yaşayan her vatan evladı için özellikle de Kocaelililer için büyük önem taşıyan Yahya Kaptan’ı saygı, minnet ve şükranla anıyorum. Her ölüm yıldönümünde kabri başında anılan bu yiğit insanın ruhu şad olsun.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.