Maraş'tan Bir Haber Geldi...
Maraş'tan gelen haber hiç iç açıcı değildi, hepimizi kahretti...
Aslında o gün hepimiz biraz öldük ...
O gün insanlık öldü...
Hayat durdu ve kimler kimler ne çıkarlar gözetti bu acıdan bile ...
Antep'te düğün vardı kızım ve kuzenimle düğüne bir gün kala gidecektik fakat check-in muhabbetinden bir sıkıntı yaşadığımız için önce Maraş'a gitmek durumunda kalmıştık...
Maraş'ta kimsemiz yoktu kuzenim Mert'in asker arkadaşı vardı o bizi karşılayacaktı ama öyle olmadı babamlar geldi bizi aldı...
Düğün günü önce kuzenlerim Mert ve Eda'yla Maraş'a gittik teşekküre...
Yani aklımda hayalimde yokken Maraş'a gitmek nasip oldu...
Suyunu içmek, toprağına basmak,
kahvesinin vefasına bakmak...
Küçük, şirin ve çok sıcak bir şehirdi...
İnsanları keza aynı şekilde...
Sonra Antep'e düğüne yetiştik...
O çok güzel kısa gezimizde herkes çok mutluydu...
Kızım Doğa İstanbul'a ağlayarak dönmüştü çok sevmişti oraları ve insanlarını...
Bizim oralarda insanlar baş tacı edilirdi çünkü insan dediğin yere paspas değil başa tac edilmeliydi...
Fakat insanoğlu bunu hiç anlamamış olacak ki insan canına hiç değer vermemiş olacak ki, manenden bir felaketle gerçeğe dönüldüğünde insan hayatının hiç değerinin olmadığı farkedildi...
Hani az evvel 'Maraş'ta kimsem yoktu' diye bir cümle kurdum ya...
Çok yanılmışım...
Maraş'ta çok kimsem varmış meğer ...
Deprem oldugu vakit anladım...
Dünya böyle bir yer ...
Bu aralar deprem haberleri gene en tepede ve galiba belli ki bir şeyler gene olacak ...
Hayat çok kısa...
Kimse kimsenin kalbini kırmasın ...
Değmez...
Kimse kendine boş hırslar edinmesin hırs insanın kendi dikenidir yapmasın...
Bir gün ansızın bir haber gelir ve hiç bilmediğiniz bir şehrin tüm insanları sizin bir anda en yakınınız oluverir...
İçiniz yanar, ağlar da hiçbir şey yapamazsınız...
Hayat böyle bir şey ...
Rabbim miletimize bir daha böyle bir acı yaşatmasın...
Rabbim hiçbir millete böyle bir acı vermesin...
Yere, göğe, toprağa ve maalesef ki İNSANIMIZA sakinlik ver Allah'ım...