Bir zamanlar “iş” denince akla; dört duvar, bir masa, bir sandalye gelirdi. Kartvizitte yazan adres, kim olduğunun da adresiydi.
Ama dünya değişti.
Artık üretmek için bir ofise, ilham almak için bir pencereden manzaraya gerek yok. Hatta sabah işe geldiğini, akşam da eve gittiğini beyan etmene bile gerek kalmadı. Bir masa düşünün... Kimi zaman bir kahve dükkanında, kimi zaman bir tren yolculuğunda. Bazen kısa bir şort, bazen de saç sakal karışmış durumda hiç fark etmiyor.
Ekran açıldığında ofis de açılıyor, fikirler bulutlarda dolaşıyor. Bir araya gelmeden birlikte çalışıyor, aynı odada olmadan aynı hedefe koşuyoruz. Bugünün çalışanı, sabit bir noktada değil; bağlantının olduğu her yerde. Kimi dijital bir göçebe, kimi freelance bir üretici, kimi de kendi markasının tek kişilik ordusu.
Ofis artık bir yer değil, bir zihniyet: Bağımsız, çevik, sınır tanımayan bir üretim biçimi. Belki de gelecekte “ofis” kelimesi, geçmişte “daktilo” kadar nostaljik olacak. Çünkü artık emek, masa başında değil; hayatın içinde üretiliyor.
Biz “mekânsız” değiliz aslında. Bizim mekânımız; fikrin doğduğu her yer.
Onur ERDOĞAN
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.