Önce Yak Sonra Kutla Yok Öyle Yağma !..

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü. Direnişin dayanışmanın ve umudun günü

8 Mart 1857 tarihinde ne olmuş önce ona bir bakalım.

ABD’nin New York Kentinde 40 bin kadın dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları ve eşit işe eşit ücret talepleri ile hak arama mücadelesi başlatıyor greve gidiyor. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yanarak feci şekilde can veriyor. 

Özgürlükler ülkesi diye lanse edilen ABD

Kristof Kolomb’un ABD’yi keşfetmesi ile başlıyor esaret ve kölelik. Kadınlar ve erkekler kendi ülkelerinde beyazlara köle ediliyorlar. Yetmiyor kendini dünyanın efendisi gören ABD gözüne kestirdiği yeraltı madenleri bakımından zengin ülkeleri gasp ediyor, halkını köleleştiriyor. O kadar alışmış ki sömürmeye, kan ile beslenmeye hak arayan kendi halkının kadınlarını bile cayır cayır yakmakta beis görmüyor. 

Birleşmiş Milletler Genel kurulu 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ı Dünya kadınlar günü olarak anılmasını kabul etti. 

Ey Birleşmiş Milletler! 

Kadınlar konusunda hassassınız neden hala Dünya da Kadınlar ölüyor? 

Gazze’de ölen kadın değil mi? 

Irak’ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Libya’da, Afrika ülkelerinde ölenler kadın değil mi?..

7 Ekim 2023’den bu yana Gazze’de ölen 40 binin üzerinde insanın çoğu kadın ve çocuklar.

Direniş denilince ilk aklıma Gazze’li kadınlar geliyor.

Ölüm bile öldüremiyor inançlarını, içlerinde ki imanlarını. Ayakta alkışlıyorum onları ve imanlarına hayran oluyor dualar ediyorum. 

Suriye’de Baas yönetimi altında binlerce kadın öldürüldü, tecavüze uğradı, onurlarına, iffetlerine dokunuldu cezaevlerinde tecavüzde dahil akla hayale gelmeyen işkencelere maruz kaldı. 

Doğu Türkistan’da hala Çin yönetimi halka zulmediyor. Evin erkeğini türlü bahanelerle kamplara süren ya da öldüren Çin hükümeti, erkeği olmayan kadınların evlerine Çin askeri veya istihbarat ajanları yerleştiriyor özelikle de Ramazan aylarında. Kadınlara başörtüsü yasağı getirip, uzun etek ya da elbise giyenleri ellerinde makasla sokak ortasında elbise boylarını kısaltıyor. 

Başta BM ve kadın hakları savunucuları yine bu feryatları duymadılar, görmediler. 

Dünyanın gözü önünde işlenen bu vahşete DUR demek BM olarak sizin vazifeniz değil mi? 

Yapılan vahşeti görmemek için gözleriniz kör, yükselen feryatları, çığlıkları duymamak için kulaklarınız sağır mı oldu. Deve kuşu gibi başınızı kuma gömmekle yapılan vahşeti, ölümleri gerçekleri yok sayamazsınız.

Tüm bu olaylar dünyanın gözü önünde cereyan ediyor BM de dahil olmak üzere insan hakları savunucuları kadın haklarını gözeten kurum ve kuruluşlar üç Maymunu oynamaya devam ediyor. 

Üç Maymun felsefesi;

“İşitmezsek, konuşmazsak şeytanda bize dokunmaz ve işimize karışmaz” inancına dayanır.

Bu tür kutlamalar, bana timsahların döktüğü göz yaşını hatırlatıyor. 

Önce avını afiyetle midene indir ye, sonra gözyaşı dök bana inandırıcı gelmiyor. 

Dünya üzerinde yaşayan bütün kadınlara uygulanan şiddet, zulüm, işkenceler sona erene kadar böyle günlere itibar etmeyeceğim.

Yakılarak öldürülen 129 kadın işçinin ardından dökülen timsah göz yaşlarını ve kutlanan bugünü samimi bulmuyorum.

Önce Yakarak Öldür Sonra Kutla Yok Öyle Yağma!...

İyiki cehennem var. 

Yaşasın zalimler için Cehennem!...

Selam ve Dua ile