Özgürlük Diye Diye Neslimizi Kaybediyoruz!
Kirlenen Özgürlükten Çocuklarımızı Kim Koruyacak?
On beş yaşında bir kız çocuğu, yirmi yaşında 24 suç kaydı olan bir sapık tarafından katledildi. Bu ülkede bu kaçıncı çocuk cinayeti? Soruyorum size; bu işin suçu sadece katilde mi? Yoksa gözümüzün önünde başını alıp giden nesillerde mi, kanunlarda mı, hakimde mi, ailede mi, toplumda mı?
Herkes kendi payına düşeni düşünmeli: Bir sapık nasıl olur da 24 sabıka ile sokakta dolaşır? Bir çocuk nasıl olur da kendini böyle bir adamın kucağında bulur?
Adamın sabıkası dosya dosya… Ama elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşıyor. Hakimler, savcılar ne yapıyor? İyi hâl indirimi dedikleri bu milletin vicdanını kanatıyor. Çocuklara, kadınlara el uzatanların cezasını düşürmek değil, artırmak lazım. Bu ülkede sapığın yüzü değil, çocukların yüzü gülsün!
Aileler! Uyanın! Çocuklarınıza sahip çıkın! “Bizim çocuk büyüdü, kendi kararını verir” demekle çocuk büyümez. On beş yaşında çocuk hâlâ çocuktur! Onu korumak sizin boynunuza borçtur. Evladınızın kimle arkadaşlık ettiğini, kimle konuştuğunu bileceksiniz. Çocuklarınızın telefonunu kontrol edin, sosyal medyayı takip edin. “Ben güveniyorum” diyerek bir kenara çekilmeyin. Allah size emaneti soracak!
Bugün “özgürlük” diye diye neslimizi kaybediyoruz. Mini etek, göbeği açık kıyafet normalleşti, ekranlarda teşhir moda oldu. Bu toplumun edebi, haya anlayışı bir bir eriyor. Sanatçı geçinenler, ekranlara çıkıp “Gençler özgür, kimse karışamaz” diyor. Psikiyatristler, “Sen bireysin, kendi kararını ver” diye gaz veriyor. İşte bu kafa yüzünden çocuk yaşta kızlar, 20 yaşındaki suç makineleriyle sevgili oluyor! Bu mu özgürlük? Bu, esaretin ta kendisi!
Dinimiz boşuna “Zinaya yaklaşmayın” demiyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) boşuna “Haya imandandır” buyurmuyor. Bugün çocuklarımızın bu hallere düşmesinin sebebi sadece kanun boşluğu değil; Allah’ın emirlerini hayatın dışına itmemiz! Evlatlarımızın ahlakı ekranlardan değil, Kur’an’dan ve Peygamber’in ahlakından öğrenmesi gerekiyor. Çocuklarımızı medyaya, sosyal medyaya teslim ettik; sonra başımıza gelenlere şaşırıyoruz.
Eskiden mahalle baskısı vardı, iyisiyle kötüsüyle… Ama o baskı sayesinde kimse çocuğa kolay kolay yanaşamazdı. Bugün komşuluk öldü, herkes birbirine yabancı. Çocuğun sokakta yanlış biriyle olduğunu görüyorsun, kafanı çevirip gidiyorsun. Toplum birbirine sahip çıkmazsa, bu işin sonu yok! Komşu çocuğu senin de emanetin. “Benim çocuğum değil” deme, o çocuk da senin geleceğin!
Dünyaya bakıyoruz; Amerika’da sapıkların adresleri yayınlanıyor, İngiltere’de sevgilinin geçmişini polisten öğrenme hakkı var, Fransa’da elektronik kelepçe uygulanıyor. Biz ne yapıyoruz? Sosyal medyada tepki gösteriyoruz, sonra unutuyoruz. Böyle olmaz! Kanunu sıkılaştır, uygulamayı sertleştir, sapığı içeri at! Ama asıl çözüm kanundan önce kalplerde iman, evlerde ahlak, sokakta edep olmalı.
Çocuklarımızın hayâsını, edebini, güvenliğini televizyonlara, sosyal medyaya teslim edemeyiz. Dinimiz bize çocuk emaneti verdi, bu emaneti Allah’a hesap vereceğimiz bir sorumluluk olarak görmeliyiz. Çocuklarınıza Kur’an’ı öğretin, Peygamber sevgisini öğretin. Onlara “Haram nedir, helal nedir” anlatın. Sadece yasakla değil, sevgiyle, bilinçle, değerle büyütün. Çocuklarımızı ahlaki kalkanla donatmazsak hiçbir yasa onları koruyamaz.
DEMEM O Kİ! Devlet güçlü olacak, aile uyanık olacak, toplum birbirine sahip çıkacak. Özgürlük sorumlulukla gelir, laiklik ahlaksızlık değildir, birey olmak rehberlikle mümkündür. Çocuğumuzun elini bırakırsak, şeytan tutar.
Evlatlarımız bizim namusumuzdur, geleceğimizdir. Allah’ın Emaneti olan çocuklarımıza sahip çıkmamız dileğiyle,
Hoşça Kalın Dostça Kalın…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.