Seni İncittim, Fark Ettim ve Pişmanım
Hayatta en zor şey nedir, diye sorsalar kimileri “affetmek” der, kimileri “unutmak.” Oysa bazen en zoru, “özür dilemek”tir. Çünkü özür dilemek sadece dilin söylediği bir kelime değil, egonun diz çöktüğü, kalbin konuştuğu bir eylemdir.
Birine “özür dilerim” demek, geçmişteki bir hatayı değiştirmez belki ama geleceğe dair bir niyeti gösterir. Bu kelime, "Seni incittim, fark ettim ve pişmanım" demenin kısa ama derin bir yoludur. Ne garip değil mi? Üç hece, bazen bir ömrün yükünü hafifletmeye yeter.
İnsan hatasız olmaz. Hepimiz bir şeyleri yanlış yaparız: kırarız, unuturuz, susmamız gerekirken konuşuruz ya da tam tersi... Fakat hatanın ardından gelen sessizlik, çoğu zaman hatanın kendisinden daha çok yaralar. Oysa küçük bir özür, onarıcı bir dokunuş olabilir; tıpkı çatlamış bir duvarda sabırla yapılan sıva gibi.
Ne yazık ki günümüzde özür dilemek, zayıflıkla karıştırılıyor. Güçlü insanlar hata yapmazmış gibi davranıyor, “haklıyım” duvarlarının ardına saklanıyor. Oysa asıl güç, hatayı görmekte ve kabullenmekte. Asıl erdem, egosunu susturup gönlü konuşturabilmekte saklı.
Belki de hepimizin biraz daha “özür dilemeye” ihtiyacı var. Kırdığımız bir dosta, ihmal ettiğimiz bir aile ferdine, beklediği halde dönmediğimiz bir dosta… Ve belki de en çok, kendimize.
Unutmayalım: Özür dilemek, geçmişi silemez ama geleceği güzelleştirebilir. Bazen bir kelimeyle başlar her şey. O kelime: Özür…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.