Söz Varsa Önce Ağızda Tartılmalı
Hani derler ya:
“Ağzından çıkanı kulağın duysun!”
Bugün, bu sözün ne kadar gerçek ve gerekli olduğunu tekrar hatırladım.
Kadının biri gevezeliğiyle nam salmış. Ne susmayı bilir, ne de durmayı… Ağzını bir açtı mı, pot üstüne pot kırar, devirmedik çam bırakmazmış. İşte bu yüzdendir ki başına olmadık işler açılırmış.
Söz bazen yaradır çünkü. Bazen de… kendini ele verir. Tıpkı bugün başıma gelen gibi.
Bakırköy Devlet Hastanesi Ortopedi bölümüne muayene olmaya gitmiştim. Tahlillerimi verip, röntgenimi çektirdikten sonra dönüş yolunda hastane önündeki seyyar tezgâhlar dikkatimi çekti.
Rengârenk şallar, pijama takımları…
Üstelik piyasanın neredeyse yarı fiyatına. Ben de üç tane şal seçtim: biri bej, biri mavi, biri desenli.
Tam satıcıya uzatacağım sırada karşımda bir kadın, seçtiğim bej şalı elimden almak istercesine uzandı. Nazikçe: “Ben seçtim, alacağım,” dedim.
“Hayır,” dedi, “Sadece ablama gösterebilir miyim?”
Nezaketimi koruyarak tabiki dedim verdim.
Ancak… tahmin ettiğim “abla” şalı direkt satıcıya uzatıp satın almak istedi.
Kibarca hatırlattım: “Şalı ben seçmiştim, kardeşiniz benden izin alarak gösterdi.”
Ama o da ne? Genç kadın araya girip dedi ki:
“Teyze, bu şal gençlere gider, siz yaşlısınız, siz koyu renk alın. Bunu bize verin!”
Bir an şalterlerim attı. Ama yine de soğukkanlılıkla cevap verdim:
“Bırakın da buna ben karar vereyim.”
Şalı elinden aldım, ücretini ödedim. Ve döndüm, gülümsedim:
“Biliyor musunuz…
Ben yazarım. Kitap fuarlarında, söyleşilerde, öğrenci-yazar buluşmalarında bu şalları severek kullanıyorum.”
Dondu kaldı. Gözleri büyüdü. Kekelemeye başladı: “Ay… ben öyle demek istemedim… şakaydı aslında…”
Ama artık çok geçti. Söz, ok gibi çıkmıştı bir kere.
Benim yaşla bir problemim yok. Aksine, hayatımı dolu dolu yaşadım. Üç ahlaklı, ülkesine faydalı kız evlat yetiştirdim, torun büyüttüm, eşime her daim destek oldum. Yaşıma minnettarım.
Ama mesele yaş değil, mesele üslûp.
O genç kadının yaklaşımı incitici, küçültücüydü. Kibarca, “Teyze bu şalı çok beğendik, alabilir miyiz?” deseydi, belki de hediye ederdim. Çünkü biz “hediyeleşme sünnettir” diye büyütüldük.
Bazı insanlar kendilerini çok zeki zanneder. Ama sözle kırar, bilmeden ezer. Kıyafeti, görünüşü baz alarak konuşur. Ve sonunda... sert kayaya çarpar.
Dil vardır vezir eder,
Dil vardır rezil eder.
Dilin tatlı olsun,
Kelamın altın olsun.
Hitabın gönle dolsun.
O zaman konuş… ama tartarak konuş.
Selam ve Dua ile
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.