Mustafa KAPLAN

Tarih: 09.04.2025 16:08

TARİHE OBJEKTİF AÇIDAN BAKMAK

Facebook Twitter Linked-in

TARİHE OBJEKTİF AÇIDAN BAKMAK

Tarih ; ideolojik sapkınlara, yobazlara, cahillere yorumlatılmayacak kadar çok önemlidir !  Tarihe dair ehil olmayan birilerin anlattıklarından kaynaklanacak olan en küçük yanlış bir veri dahi , bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. 

Bir millet; geleceğine münhasıran takip edecekleri paradigmaları, tarihine bakarak  belirleyebilir ancak.! 

Kulaktan dolma duyumlarla, taraflı,tarafsız anlatımlarla; o zamanın konjonktürüne dair fazla bir bilgi birikimi olmadan, tarih sayfalarında yer tutmuş kişilere, liderlere karşı bir kesim tarafından bilip, bilmeden yıllardır bir nefret bir antipatidir sürüp gidiyor...O liderleri veya tarihi açıdan önemli bir yere sahip birilerini  niçin sevmediklerini sorsanız; eminim buna cevap veremeyeceklerine bahse girerim. 

Bu kesim , Atatürk'e; ismet Paşa üzerinden  saldırılarını yürütüyor... 

Peki bu kesim İsmet paşa'yı neden sevmez..! 

Savaşın tahribatlarını en iyi bilen, her türlü zor koşulları göğüslemiş, zaferler kazanmış deneyimli bir lidere bu haksız saldırılar neyin nesi!.. 

İngiliz ve Almanya kendi saflarına çekmek için ödül olarak vermek istedikleri 12 adayı elinin tersiyle ittiği için mi?  Yoksa Almanların, daha sonra aleyhine döndüğünü hisettikleri savaşı lehine çevirmek için "Türk tarafı isterse 12 adaları kendilerine" veririz " teklifine ; İsmet İnönü'nün usta  manevralarla  bunu ret ettiği için mi onca sebeb-i nefretleri ?.. 

Şimdi objektif olalım..! 

Eğer İnönü bu teklifi kabul etseydi; İngilizler bunu yanımıza bırakırlar mıydı, hayır!  Tarafgir davranıp, otomatikman İngilizlerin karşısında ; düşmanı olan Almanya'nında yanında yer almış olacaktık.  Buda , o zamanın konjonktürüne  göre,Türkiye'nin aleyhinde bir durumu tezahür ettirecekti... 

İkinci Dünya Savaşında ülkesini savaşın uzağında tutmakla ilgili izleyip, derlediği politikalar; onun nasıl bir zekaya sahip olduğuna dair en belirgin argüman değil midir?

 Savaştan yeni çıkmış; daha üstümüzden sendromunu  atamamışken tekrar  bir savaşın içinde olmak sizce iyi mi olurdu, sormak isterim..! Hele bu; bizimle en ufak  ilgisi olmayan bir savaş ise... 

Hayatında savaşı, sıkıntısını yaşamamış, o zamanların şartlarına  dair en ufak bir bilgi birikimi olmamış birilerin ;  evlerinde, ofislerinde, eş dost muhabettlerinde"sırf laf olsun, torba dolsun " misali, o günlere ithaf babında ahkam kesip fikir yürütmeleri, deyim yerindeyse trajikomik bir durumu  yansıtmış olmuyor mu?..

Birde aydın geçinen bir kesim var ki; onlarda sürekli Osmanlı sultanlarına eleştirel manada yüklenip, hain diyebilecek kadar ileri gidebiliyorlar...Oysa hiç bir padişah hain değildi,olamazda! Hain olmalarını gerektirecek bir  durum yoktu çünkü...Belki mucbir şartlardan, yahut elde olmayan  hatalardan dolayı  istenmeyen bazı durumlar tecelli etmiş olabilir. Bu nedenlerle onlara kötü söz söyleyip, hain demeye kimsenin hakkı yoktur! 

Aslına bakılacak olursa, günümüz insanından ; o zamanın insanlarına eleştirel yüklemeler, manevi şahsiyetlerine kötü söylemler tevcih etmek kabule şayan bir durum değildir. Bu ister İsmet İnönü, ister Sultan Vahteddin olsun. Bize düşen vefat etmiş olanlara Rahmet okumaktır, müslümanada  bu yakışır...

Osmanlı sultanlarına, özellikle Sultan Vahdetine o kesimden;  gerek sözel, gerek yazınsal bir çok hakaretler yapılmaktadır...Toplumumuzun amentüsü haline gelmiş olan saygı, sevgi,hürmet gibi konseptlerin  nasıl izale edilmeye çalışıldığı az çok şahit olmuşuzdur. 

 Ta İlköğretim , Orta  ve Lise yıllarında , mesela Milli bayramlarda bize ezberlerletilen, içerikleri envai çeşit  hakaretlerin terenüm edildiği şiirleri, az mı okuduk...Kafiyelerin arasına ustaca yerleştirilmiş küfür ve hakaret sözcüklerini,şiirlerin agengine kapılp coşku içinde icra ederek ;  büyüklerimiz tarafından az mı alkışlandık? 

 Ebeveynlerimiz tarafından her daim bize öğretilen büyüklere saygı ; küçüklere sevgi kavramları bir anda şiirlerin coşkulu  akıcılğına kapılır, giderdi... Bu şiirlerden hafızamda kalan birkaç mısra:

"Güzel yurdum ellere bir mal gibi satıldı,

Atamın gür kaşları birden bire çatıldı…

Binerek bir hamlede şahlanan kır atına,

Haykırdı ‘alçak’ diye sultanın suratına.

Çarpsaydı damarında eğer halis Türk kanı,

Satar mıydı Vahdettin keyfi için vatanı."

Bu ve buna benzer daha niceleri. 

Şu kesim, bu kesim diye bir şey yok! Tek bildiğim ,toplumumuzda atalık  statüsüne sahip her büyüğümüzün saygı, sevgi, hürmet gibi konseptlerden  gereken payı almasıdır...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —