İsmet ÜNAL

Tarih: 23.06.2025 09:30

Türkiye İkinci Fetö Olayını İmamoğlu İle Yaşadı…

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye İkinci Fetö Olayını İmamoğlu İle Yaşadı…


Devlet Bahçeli'nin Üstün Sezgileriyle Reis'e: "Senin Görev Süren Dolsa Bile Senin İçin Özel Kanun Çıkartırız, Sen Görevden Kaçamazsın, Biz Seni Bırakmayız"

Türkiye'de FETÖ terör örgütünün bir başka şekliyle faaliyetlerini aynen devam ettirdikleri görülüyor. Günlük hayatımızda hep varlar. Tüm kimlik bilgilerimiz ellerinde. Bu öyle bir ahtapot ki, tüm Türkiye’yi sarmışlardır. Ne kadar kesip budasak da bir yerlerden çıkıyorlar.

Şimdi yazacaklarımı da dikkatle okumanızı istiyorum. Ekrem İmamoğlu olayı hafife alınacak bir olay değildir. Ekrem'in arkasındakileri tespit etmeden olayların vahametini anlayamayız. 15 Temmuz’da yapamadıklarını İmamoğlu üzerinden yapmaya çalışarak devletin kurumlarını pasifize etmek için her türlü pisliği yapmışlar. Devletin önemli kurumlarına hakaretler, tehditler, devletin valisine "it" diyecek kadar korkusuzca ve pervasızca saldırılarına tanık olduk.

Türkiye’de her platformda iki başlı yönetim varmış gibi hareket etmeye başlamışlardı. İstanbul, ayrı bir devlet gibi yönetilmeye çalışılmıştır. Ben, Ekrem hakkında 11 Haziran 2019 tarihinde yazdığım "Ekrem İmamoğlu kimdir?" başlıklı makalemde her şeyi belirtmiştim. Şayet oynanmak istenen oyun tutmuş olsaydı, bugün Türkiye bölünüp parçalanacaktı.

Türkiye'nin 23 yılda elde ettiği kazanımların hepsi heba edilecekti. Kıbrıs'ta, Ege'de, Akdeniz'de, Libya'da, Afrika'da, Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Suriye'de, Irak'ta tüm askeri sanayimiz çökertilerek Türkiye tekrar "hasta adam" durumuna düşürülecekti. Bunların hepsinin sözü verilmişti.

Bu tehlikeyi Devlet Bahçeli gördü ki, Recep Tayyip Erdoğan'ın görev süresi dolmadan, “REİS, sen görevi bırakamazsın, devam edeceksin, senin için gerekirse özel kanun çıkarırız,” demişti. Bilge Kaan’ımız tehlikeyi gördüğü için düğmeye basarak Türkiye, bin yıllık devlet geleneği refleksiyle olaya el koymuş ve İmamoğlu tehlikesini ortadan kaldırmıştır.

Özgür Özel’in İngiltere’den yardım istemesi, el altından Almanya ve İsrail ile iş birliği içerisinde olması boşuna değildi. Özgür Özel bir kukladan ibarettir. İpler tamamıyla Silivri’deki zattadır. O ne diyorsa o uygulanıyor. Paralı silahşörler, kalemşörler de aynen Ekrem’in masumiyet karinesini oynuyor, acıtasyon yapıyorlar.

Topladıkları rüşvetler, hırsızlıklar, haraçlar, avantaların tutarı söylentilere göre 200 milyar dolarlık bir paradan söz ediliyor. Bu paranın nerelerde kullanılacağı ise meçhul. Şimdi hesap verme zamanıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin şaibeli kurultayı ile ilgili karar verilecek tabii ki. Mahkemenin takdiri… Duruşma ertelenebilir de, ama bence araştırılacak bir şey kalmadı. Dosya tekâmül etti. Suçlanan baş aktör şu anda tutuklu ve Silivri Cezaevi'nde yatıyor. Organize suç örgütü kurmak, yolsuzluk ve rüşvet gibi eylemlerle suçlanıyor. Onlar ayrı yargılama konusu. Ancak şaibeli kurultay ile ilgili olarak hakkında bir iddianame hazırlandı.

O kurultayda da oylamaya fesat karıştırmaktan yargılanacağını kesin gözüyle bakılıyor. Ekrem İmamoğlu o kurultayda divan kurulu başkanıydı, biliyorsunuz. Divan başkanları tarafgir olamaz. Adil ve tarafsız davranmak zaruriyeti vardır. Aksi bir durum olursa kurultaya şaibe düşer ki, bu da kurultayın iptali söz konusudur.

Kemal Kılıçdaroğlu ile 2 tur oylamada genel başkanlık adaylığından çekilip çekilmemesi konusunda telkinde bulunuluyor. Delegelere “Kılıçdaroğlu çekilecek” diye yaygara çıkartıldı. O günlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nu zor durumda bırakmak için delegelere söylendi.

Bu paylaşımı yapan kimdi bileniniz var mıdır? Elbette ki yoktur. Firari kaçak FETÖ'cü Erk Acarer... Sadece bu gelişme bile kimin elinin kimin cebinde olduğunu, hangi oyunların oynandığını, kurultay sırasında FETÖ vari manevralar yapıldığını gösteriyor.

Kirli bir görüntü var ortada. Ayrıca Ekrem İmamoğlu da İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturmasında durup dururken tutuklanmış değil. Çok karmaşık ilişkilerden, şeytanın bile aklına gelmeyecek akçalı operasyonlardan bahsediliyor. Söylenti, iddia, dedikodular ortada dolaşıyor.

Bütün bu olayların ve neler yaşanabilmiş olabileceğine dair kamuoyunun bir fikir edinmesi sağlansa bile, ilgili mahkeme bunlara değil, delillere göre karar verecektir.

Kurultay öncesi 370 delegenin birinci derecedeki yakınlarını İBB’de işe almışlardır. Kimine gıda yardımı, kimine alışveriş kartları, kimine de ihale verilmiştir. Bunları söyleyenler de açıkça ve aleni şekilde kendileridir.

Ayrıca delegelere pahalı telefonların dağıtılması, görüntülerle desteklenen beyanlarla ortadadır. Tüm bunlar olurken, şimdi çıkıp kimse “iftira atıyorlar” diyemez. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonunda olduğu gibi, şaibeli kurultaya yönelik iddialarda suçlanan kişiler de aynı kişilerdir. İsimler de aynı kişilerdir.

Ne diyorlardı? “Bize dokunamazsınız, biz ne istiyorsak yaparız, biz LAYÜSEL’iz (hesap sorulamaz).” Bu cesareti nereden alıyorlar?

30 Haziran’da kurultay iptali yaşanırsa şayet, siyasetteki tüm dengeler altüst olup her şey yeniden değişecektir. Cumhuriyet Halk Partisi içinde büyük savaşlar yaşanacak. Az kaldı, bekleyelim görelim.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —