Karanlık Gölgedeki Hesaplar: Türkiye’ye Yönelik Tehditler ve İç Cephe Sorgusu
Son zamanlarda yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin sadece dış değil, aynı zamanda iç cepheden de ciddi baskılarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. PKK, PYD/YPG, FETÖ gibi terör örgütlerinin, sadece sınırlarımız dışında değil, ülke içinde de kaos çıkarmaya yönelik hamleleri dikkat çekiyor. Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de süren askeri operasyonları sekteye uğratmak için terör faaliyetlerinin ivme kazandığı görülüyor.
Bu örgütlerin arkasında ise yalnızca ideolojik niyetler değil, açıkça destek sağlayan güçler var. ABD ve İsrail gibi ülkelerin terör örgütlerine verdiği lojistik ve stratejik destek, bölgede Türkiye aleyhine kurulan planların boyutunu gözler önüne seriyor. Özellikle Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’ın bu süreçte üs haline getirilmesi, sadece Doğu Akdeniz değil, tüm bölgeyi etkileyebilecek bir gerilim hattı yaratıyor.
İçerideki Sessiz Ortaklık
Türkiye'nin dış tehditlerle mücadelesinde içeriden gelen sessiz veya dolaylı destekler ise soru işaretlerini artırıyor. Siyasi tartışmalar giderek derinleşirken, bazı kesimlerin terörle mücadele konusunda hükümetin attığı adımlara karşı mesafeli tutumu kamuoyunda rahatsızlık yaratıyor. Devletin başarılarına “ilkesel” karşı çıkışlar, terörle mücadele dahil olmak üzere önemli ulusal meselelerde birlik duygusunun zedelenmesine yol açıyor.
Son olarak Kayseri’de yaşanan ve Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı olduğu iddia edilen provokatif olaylar, bu karanlık senaryonun bir yansıması olabilir. Suç işleyen bireyler değil, tüm bir halk hedef alınmak isteniyor. Bu tür kışkırtmaların amacı, halkı karşı karşıya getirerek kaotik bir zemin oluşturmak ve ülkenin güvenliğini zayıflatmaktır.
Çözüm Birlikte Durmakta
Bütün bu gelişmeler ışığında, Türkiye’nin geleceği için içeride ve dışarıda yürütülen bu mücadelede halkın ve kurumların dayanışma içinde olması hayati önem taşıyor. Terörle mücadele siyasetten bağımsız bir ulusal mesele olmalı. Eğer bir siyasi parti veya temsilci, bu mücadeleyi zayıflatacak söylem ve eylemlerde bulunuyorsa, bunun karşılığı da hukuk zemininde net biçimde verilmelidir.
Bugün Gazze için kurulan tuzaklar, yarın Anadolu’nun kalbinde de sahneye konabilir. Türkiye’nin kararlı duruşu, sadece kendisi için değil, tüm bölge halkları için de bir umut ışığıdır.