Zeliha YAVUZ

Tarih: 08.10.2024 10:54

UNUTULMAYAN ANILAR…

Facebook Twitter Linked-in

UNUTULMAYAN ANILAR…


“ Demir tava gelir,kömür biter Akıl başa gelir, ömür biter”
Gözler asıl görülmesi gerekeni görmez. En iyi , yüreğiyle görür insan..!
Gerçi , insanlar mevsimler gibidir. Ya üşütür, ya da yakarlar. 

Keşke hepimiz bahar olabilsek , sıcacık sevgiyle bakabilsek , gönüllerimizde güller açsa, iki tatlı söz, gülümseyen gözler aradaki buzları eritir...

 Atasözleri boş değil, derin manalar yüklü. “İnsan isterse ÇAREsini, istemezse BAHANEsini bulur! “
Gerçek yüklü bu sözü düşünürsek , hayatın aslında yapmacık olduğunu çözeriz. Bunun için düz yollardan koşarak, dere-tepe aşıp rahata erenler daha iyi anlar...

İmtihan dünyasında bir garip yolcu olmak kişiyi hakka ve hakikate götürüyor..
Ömür treni çok hızlı, bir bakmışın, demiri dövecek tavin( kuvvetin) kalmamış...Akıl başa gelmiş, olgunlaşmışsın,lakin ömür sermayeni sıfırlamışın!
Umut olmasa hayat çok zor olurdu, umut tutunacağın son dal...
Kup kuru topraktan su fışkırtan, pis gübreden gül çıkaran Allahın kudretini tanımadıysak neylesin 6666 ayet bize...
Demem o ki! Yaş ilerledikçe valize ne dolduracağım?,sorusu düşündürüyor insanı.
Yıllar öncesi bir hatıra canlandı zihnimde...
 

30 yıllık komşuyduk bayan Franz ile... Oğlu, ve torunları Frankfurt da yaşıyorlardı. Yılbaşında veya bayramlarında gelirlerdi. Banada inip çıktıkça uğrardı. Çocuklarımı çok sever , çikolatalarını, doğum günü hediyelerini ihmal etmezdi.
Bir gün düştüğünü ve hastaneye kaldırıldığını öğrendim.Türkiye de izinde olduğum için hemen gidememiştim.
İzinden gelir gelmez ziyaretine gittim.Türkiyeden çok sevdiği karpuzuda getirmiştim. Bu arada kızım her hafta ziyaretine giderek vefasını göstermişti...
Bayan Franz yaşlıydı ana dinçti, bir kalça kemiğinden bu kadar yataklara düşecek biri değildi..Eski Alman ailelerinden olduğu için,ailesine son derece düşkündü.” Ailem “ derken dolu dolu konuşur, gözlerinin fersiz ışığı parlardı. 
Malesef oğlu ve torunları iki haftadır ziyaretine gelmemişlerdi. Sanki o fersiz gözlerin var olan ışığı da sönmüştü.
Teselli edebilmek için,” Sen nelerle baş ettin, savaş görmüş birisin, bir kalça kemiğinden pes edemezsin, iyileşeceksin“, derken elimi tuttu ve gözlerime öyle derinden bakarak, hayatta unutamayacağım, bir kitaba konu olacak şu sözleri söyledi: “Zamanım az kaldı, oğlum çocuklarıyla tatile gitmiş, göreceğimi sanmıyorum. Başını yanımızda duran hemşireye çevirerek “ Lütfen ölüm sebebim: 
“KALÇA KIRIĞINDAN DEĞİL, SEVGİ YOKLUĞUNDAN diye yazılsın.”
Gerçektende iki gün sonra komşum öldü.Oğlu gelmişti ama çok geç olmuş , annesini görememişti..
Kadınlar her türlü açlığa , yokluğa dayanırlar ama sevgisizliğe dayanamazlar...

Bundan yarım asır önce Ana-baba büyük ailelerin baş tacıydı. ,,Heyhat Huzur evleri açılalı, evlerin beti, bereketi kalmadı... Oğluda, kızıda paranın açmadığı kapı yok...
Veriyorlar huzur evine önce haftada, sonra ayda ve yavaş yavaş bayramdan bayrama ellerini öpmeye gidiyorlar..
Bazılarıyla konuşun, alacağınız cevap; (Parasını yatırıyorum , gezmesi, yemesi çok güzel, evimizden rahat..)
Ama herşey maddiyatla çözülmüyor...  Mümkün olsada içini dışına çevirebilsek, kırılan kalp, için için akan gözyaşı...
Rabbim , neslimizi, evlatlarımızı , hayırlı eyle...
Şu batı diyarında batırma yavrularımızı. Göğüslerinde iman , ellerinde Kuran , dillerinde tevhit ,imanı, kurandan ayırma, ya Rabbi..!
Aminn

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —