9.06.2025 13:36:00

Vakıf İnsanı Gönül Dostu Reisü’l Kurrâ Gönenli Mehmet Hoca Efendi

 

Tarih boyunca birçok önemli ilim insanı, bilgin ve din adamı gelmiş ve yaşadığı döneme iz bırakıp bu dünyadan göçüp gitmiştir. Bu iz bırakanlardan biri de yirminci yüzyılın başında dünyaya gelmiş önemli bir din adamı olmakla birlikte kendisini topluma vakfetmiş birisi olan Gönenli Hoca olarak da bilinen Gönenli Mehmet Hilmi Öğütçü Efendidir. Aslen Kırımlı kökenli “Selamet Oğulları” diye nam salan bir aileye mensuptur. Kırım Tatarlarından olan ailesi o dönemlerde yaşanan olaylar sonrasında Balıkesir’in Gönen ilçesine göç ederek buraya yerleşmiştir. 

Çocukluk ve gençlik yıllarımda ismini sıkça duyduğum gönül insanı ve kurrâ hafız Gönenli Mehmet Efendi’nin hayatını tafsilatlı bir şekilde anlatan Recep Akakuş’un kitabını okuduğumda hoca efendiyi her ne kadar görmek nasip olmadıysa da daha yakından tanıma fırsatı buldum. İlmi derinliği yanı sıra bir vakıf insanı oluşuyla hayatının çok yakından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece bilinmekle kalmayıp kendimize örnek almamız gerekir. Bu sebeple genel hatlarıyla kendisini tanıyalım diyerek bu yazımı kaleme alıyorum.

1903 yılında Kuvây-ı Milliye şehri Balıkesir’in termal sularıyla bilinen şirin ilçesi Gönen’in Malkoç Mahallesi Merdin çıkmazı sokağında dünyaya gelen Gönenli Mehmet Hoca ilk eğitim ve öğrenimini Gönen’de tamamlamıştır. Babasının yönlendirmesiyle Gönen Çarşı camisi imam hatibi Abdullah Hilmi Hoca Efendi’den Kur’an dersleri alamaya başlamış, dini bilgilerin yanı sıra burada hafızlığını da tamamlamıştır. 13 yaşına geldiğinde daha üst seviye de bir eğitim alması gerektiğini düşünen babası Osman Efendi onu 1916 yılında İstanbul’a göndermiştir. İstanbul’da Gönen’deki hocası Abdullah Hilmi Efendi’ni oğlu olan İsmail Hakkı Efendi’nin tedrisatında ders aldığı dönemler ülkenin de dünyanın da buhranlı olduğu yıllardı. Zira 1. Dünya Savaşı patlak vermiş her tarafta kaotik bir ortam söz konusuydu. Böyle bir ortam da İstanbul’da eğitim alıyor olmak çok kolay değildi.  

Serezli Ahmed Şükrü Efendi’nin ders halkasına devam ederek 1925’te kıraat ilminden icazet aldıktan sonra 1925 yılında İstanbul İmam-Hatip Okulu'na devam etti. Buradan mezun olduktan sonra memleketi Gönen’e dönerek bir süre Gönen Merkez Camisinde imam hatiplik görevinde bulundu. Gönen’de görev yaptığı süre içinde bir ara Konya’ya sürgün edilse de oradan İstanbul'a gelmiş ve burada çeşitli camilerde imam hatiplik görevini sürdürmüştür. Aynı dönemde Kur’an öğreticiliği belgesi almasıyla da talebe yetiştirmeye başlamıştır. Gönenli Mehmet Hoca 1950’li yıllardan itibaren Sultanahmet Camisinde imam hatiplik görevine getirilmiş, bu görevi ifa ettiği yıllarda gerek görevli olduğu camilerde gerekse başka camilerde vaizlik ve Kur'an hocalığını da yapmıştır.  

Zaman zaman birçok sıkıntılar ve çileler çekse de hiç yılmamış doksan yıllık ömrü boyunca kendi nefsinden çok hep başkalarını düşünen bir hayat anlayışı içinde olmuştur. Kendisine bağış ve yardım gönderildiğinde hiç vakit kaybetmeden ihtiyaç sahiplerine ve talebelere bu yardımı ulaştırmayı kendine vazife addeden Gönenli Mehmet Hoca başkalarına yardım etmeyi kendine şiar edinmiştir. Ülkenin çalkantılı olduğu zor yıllarda görev yaptığının her zaman farkında olmuş ama bu zorluklar onu hiçbir şekilde yıldırmamıştır.

İstanbul’da farklı birçok camide görev yapmış en uzun süre görevi Sultan Ahmed Camisinde olmuştur. 1954’ten 1982’ye kadar Sultan Ahmet Camisi’nde imam hatiplik ve Kur’an öğreticiliği yaparken 1976 yılında Üsküdarlı reisülkurrâ Ali Efendi’nin vefatıyla boşalan reîsülkurrâlığı getirilmiştir. Resmi görevinin yanında örgün ve yaygın eğitim hizmetleri Kur’an kurslarında fahri öğretmenlik yapmıştır. O yıllarda Türkiye’de din görevlilerine karşı duyulan ihtiyacını göz önüne alarak kendi gayretiyle öğrenci yetiştirmeyi sürdürmüş ve bu faaliyetini her türlü sorumluluğunu üstlendiği Kur’an kurslarında da sürdürmüştür. Dönemin Kur'an hadimleri arasında ön planda ve ilk sıralarda gelen Gönenli Mehmet Hoca büyük müca­dele adamıydı. Halk ile sürekli iç içe yaşadı, zengin fakir her sınıf insanın güvenini ve sevgisini kazanmış birisi olarak 7 Temmuz 1982’de Sultan Ahmed Camii imamlığından emekli olduktan sonra da hayır ve irşad hizmetlerine devam etmiştir. Onun genel hayat felsefesi insana hizmet odaklıdır. Her zaman kendisi de şunu söylemiştir: “Asıl vazife devletin verdiği vazife değildir. Devlet vazifesi dışındaki zaman içerisinde hakka hizmet etmek ve Allah’ın yarattığı kulların hizmetinde olmak, dertlerine derman olmak.” Çevresindeki insanlar onu bir vakıf insanı olarak görürlerdi. 

Ülkenin bulunduğu şartlara aldırmadan ve yılmadan gayretli çalışmalarını sürdüren Gönenli Mehmet Hoca, Türkiye'nin her tarafına yayılan ve her biri bir yerde önemli hizmetler veren talebelerini okuturken, onların her türlü ihtiyacını bizzat kendi­si karşılamıştır. Birçok defa hac ve umre vazifesini yerine getirmiştir. Gönülden yaptığı hizmetlerle hala hayırla yad edilen Gönenli Mehmet Hoca Efendi, 2 Ocak 1991 yılında İstanbul Fatih'te Çırçırdaki evinde vefat etmiştir. 3 Ocak 1991 Perşembe günü öğle namazından sonra, Fatih Camisi’nde çok kalabalık bir cemaatin iştirakiyle, kendisinden sonra reisülkurrâlık görevini devralan Abdurrahman Gürses tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği’ne defnedilmiştir. 

Yazımı hoca efendinin hayatından önemli iki hatıra ile noktalamak istiyorum Gönenli Mehmed Efendi'ye bir gün yanında yöresinde cıvıldaşan ço­cuklara, gençlere harçlık dağıtırken: "Ne güzel bir tablo hacım, gençler gelmişler çevrenizde cıvıl cıvıl dolaşı­yor, sizden faydalanıyorlar" demişler. Hoca Efendi gülümseyerek şöyle demiş: "Öyledir. Bu yavrucakların çoğu sinema parası yapıyorlar bunları, ama başka çaremiz de yok. Elden gelen budur. Ne yapalım, biz tohum atmaya, tohum ekmeye devam edeceğiz. Ümit kapılarını kapatmak kadar büyük haram ol­maz.” 

Bir diğer hatırası ise şöyledir. 1943 yılında Üstad Said-i Nursî ile Gönenli Mehmet Hoca, Denizli Hapishanesi'nde birlikte kalmışlar, ikisi beraber kelepçe­lenmişler, birlikte zincire vurulmuşlar. Üstad Bediuzzaman, Gönenli Mehmed Hoca için "Kahraman Hoca" deyimini kullanıyor. Üstad hazretleri, daha sonra ona: "Bu devrin Şeyhülislam'ı sizsiniz" demiştir. İşte o tarihlerde İstanbul'dan Denizli'ye götürüldüğü zaman hapishane müdürü Gönenli Mehmed Hocaya’ya soruyor: "Nasıl bir koğuşa vermemi istersiniz?" Hoca Efendinin cevabı kesin ve hazır: "Size göre en kötüsü hangisiyse" diye cevap veriyor. O günün zalimlerinin gaddar gardiyanının da isteği o zaten. Onu katille­rin kaldığı bir koğuşa koyuyorlar. Birtakım canilerin arasında kaldığını gören Hoca Efendi, şöyle bir etrafına bakındıktan sonra elini kulağına atıp, onların ruhlarına hitap etmekten ve gönüllerine girmekten başka çare olmadığını görüyor "Selamün Aleyküm" dedikten sonra gösterilen ranzaya şöyle bir yan gelip oturduktan sonra elini kulağına atıyor, o yanık sesi ile baş­lıyor:

Kahrın da hoş, lütfün da hoş.

Senden gayri her şeyler boş,

Senden özge her şeyler boş.

Gelse celâlinden cefâ,

Yoksa cemâlinden sefa,

Her ikisi bana şifâ,

Kahrın da hoş, lütfün da hoş

Senden gayri her şeyler boş.

Derviş Mehmed sana kuldur,

İster ağlat ister güldür,

İster yaşat ister öldür

Kahrın da hoş, lütfün da hoş. 

Senden gayri her şeyler boş.

Koğuşa ilk girdiğinde, önce avını kollayan canavarlar gibi çevresini saran adamlar, yavaş yavaş kendilerine, fıtratlarına dönmüşler. Gönenli Mehmed Hoca Efendi, ilahisini bitirince, katiller koğuşunun en bitirimi bile gelip, boyun eğmiş. Koğuşun kabadayısı: "Sen göklerden mi indin baba! Seni bize Allah gönderdi. Başımızın tacı, gönlümüzün ilacısın gayri" demiş, bu sözlerinden sonra koğuş kabadayısı diğer arkadaşlarına dönmüş: "Çökün len!" diye seslenmiş. Kendisi de dahil hepsi diz çökmüşler ve o andan itibaren, din, Kur'an ve iman öğrenmişler, Hoca Efendi'nin sadık talebesi oluvermişler. 


Önder GÜZELARSLAN

Özel Okullar Cep Yakıyor, Zam Sınırı Aşılıyor..!
Gizemli Kayıp Kadın Vakası
Erdoğan; İşbirliğimiz Büyüyerek Devam Ediyor...
Türkiye Deniz Canlıları Müzesine Yoğun İlgi..!
Şehit Ailesine Bayram Ziyareti
Çalık’tan Bayram Mesajı: Yılmadım, Yılmayacağım
YONCA ALTUNEL
ADEM DEMİRTAŞ
Asırlık Gelenek Manevi Buluşmaya Dönüşüyor
Vali Sezer'in Kurban Bayramı Mesajında Birlik Ve Dayanışma Vurgusu
OSMAN SERVİ
Körfeze Tank Batırıldı
CENGİZ KARA
MUSTAFA NECATİ IŞIK
TEMEL BAŞALAN
ŞENNUR ERÇERİ
CAFER BELEN
BÜLENT GÜNEY
TAHİR ABUŞ
EYÜP GÜNAY
İZZET GÜNDOĞAR

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.