Yalnızlık ve İnsan
İnsan, kalabalık âlemler içinde belki de en yalnız varlıktır.
Üstelik yalnızlığı sevmeyen, ondan korkan bir varlıktır da.
Oysa beşeriyetten uzaklaşıp içimizin tenhasına dönmek çok kıymetli bir olgudur.
İçimize dönmek; büyük kalabalıklardan sıyrılıp özümüzü bulmak, derûnî bir huzura kavuşmak demektir.
İçimiz sıla, dışımız gurbet gibidir.
İnsanın kendine ricat etmesi, yolculukların en güzeli, en hakikisidir.
İçine dönmek, bir odanın kapısını kapatmak gibidir; dışarıdan gelen gürültü kesildiğinde, maneviyatın kapıları açılır. Sessizlik, gerçek sesleri davet eder.
Bu sesler, beşeriyetin bitmeyen arzu ve hevesleri değil; duru ve berrak bir kalple hissedilen gerçeklerdir.
Asıl rızık da işte o hakiki seslerdir.
Büyük âlimler, veliler, mucitler... Hepsi en doğru kararlarını yalnız kaldıkları anlarda almışlardır.
Bu yalnızlık kimi zaman bir tercihin, kimi zaman da bir mecburiyetin sonucudur.
Büyük olanlar, yalnızlığı tercih etmiş ve karşılığında kalp gözüyle görme yetisine erişmişlerdir.
Elbette dostluk, kardeşlik, birliktelik olmalıdır; çünkü insan fıtraten tek yaratılmamıştır.
Ama birliktelik kadar, yalnızlık da sevilmelidir.
Anahtar kelimeler: yalnızlık, insan, içsel huzur, maneviyat, derin düşünce, kalp gözü, içe dönüş, hayatın anlamı, kişisel gelişim, Adom Ajans, zuhal kiler köşe yazısı,
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.