Yol Üstü Bir Medeniyet Durağı: Nasrullah Camii
Geçtiğimiz günlerde kıymetli dostum Doç. Dr. Zafer Hocam ile sohbet ederken, yaptığı bir yolculuk esnasında yaşadığı bir hadise dikkatimi çekti. Gözleriyle gördüğü, yüreğiyle hissettiği bu güzel tabloyu paylaşırken şöyle dedi:
“Hocam, bu güzel işlere vesile olanları anlatmak ve yurt geneline yaymak lazım. Bunlar hayırlı işler. Yurdum insanının özü, mayası iyidir. Haber değeri taşır. Destek olur musunuz?”
Ben de hiç düşünmeden, “Elbette” dedim. Çünkü kaidedir: “Sebep olan yapan gibidir.” Böyle güzelliklere şahitlik etmek de, duyurmak da bir vazife.
Yer: Çorum’un Alaca ilçesi civarındaki Nasrullah Camii.
Yol üstü bir camii… Ama sıradan bir dinlenme durağı değil. İçine adım attığınızda sizi ilk karşılayan şey sessizlik değil, derin bir huzur. Gözünüz temizliği, gönlünüz inceliği fark ediyor.
Tuvaletler ve abdesthaneler tertemiz, mis gibi. Cami bölgesi titizlikle korunmuş. Ve en dikkat çekici kısmı: İkramlar ücretsiz.
Çay, su, bisküvi, lokum… Her gelenin kendini evinde hissedeceği kadar içten ve samimi. Bu ikramlar gösteriş için değil; infak için, bereket için, dua almak için.
Bu anlayış, bir gelenek değil sadece; bir ibadet şuurudur. Çünkü biz biliriz ki, bir yolcuya su ikram etmek sadakadır. Yolda kalana bir lokma uzatmak, Peygamber ahlakıdır. Bu yüzden burada yapılan şey sadece ikram değil; bir gönül hizmetidir. Bir dini ritüelin yaşantıya dönüşmüş halidir.
Bu güzelliklerin arkasında iki gönül insanı var:
İmam Hatip Abdullah Yurt ve Müezzin Kayyım Sedat Köse.
Onlar sadece camide görevli değil; bu hizmetin emektarları, gönül erleridir. Halka hizmeti Hakk’a hizmet bilen bir anlayışın temsilcileri…
Tarihimiz bu anlayışla yoğrulmuştur. Osmanlı döneminde kervansaraylarda sadece yolculara değil, kuşlara, kedilere, aç kalan köpeklere dahi yem bırakılırdı. Camiler sadece ibadet edilen yer değil, ikram edilen, kaynaşılan, öğrenilen mekanlardı.
Sultan II. Bayezid’in vakfiyesinde şu ibare yer alır:
“Her kim ki vakfın çeşmesinden bir testi su içerse, vakfiyeyi yazana ve hizmet edene dua etsin.”
İşte bu dua geleneği bugün Nasrullah Camii'nde hala yaşıyor. Bir bardak çay alırken, göz göze gelmeden edilen sessiz dualar var orada. Temizliğe gösterilen özen, Allah’a duyulan saygının bir nişanesi gibi.
Bu sadece bir cami değil.
Bu, Anadolu irfanının, İslam ahlakının ve Türk misafirperverliğinin kesişim noktası.
Bu bir "medeniyet durağı."
Ve ne mutlu bize ki hâlâ yolumuzu aydınlatan böyle duraklarımız var.
Teşekkürler Abdullah Hoca,
Teşekkürler Sedat Hoca…
Siz vesile oldunuz, biz de şahitlik ettik.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.