Zikirden Meditasyona, Akışkan Din...
2010’lu yıllarda Türkiye’de muhafazakâr eğilimlerin güçlenmesiyle birlikte toplumda bir kesim, yeni arayışlara yönelmiştir. Özellikle genç kuşaklar, internet ve küreselleşmenin etkisiyle farklı dünya görüşlerine daha fazla maruz kalırken, kentleşme ve modernleşme süreçleri de bu süreci desteklemiştir. Sanal dünyada bireysel özgürlüklere yapılan vurgu, bazı kesimlerde sekülerleşme, ateizm ve deizm gibi inanç modellerine yönelimi hızlandırırken bazı kesimlerde ise Budizm, yoga, reiki, şifacılık, biyoenerji, alternatif tıp gibi birçok spritüel ritüele yönelimi artırmaktadır. Tüm bu dinamiklerin bireylerin alternatif yaşam biçimleri, inanç sistemleri ve kültürel akımlara yönelmelerinde etkili olduğu söylenebilir. Örneğin, Yeni Nesil Spiritüalizm, günümüzde geleneksel ruhani uygulamaların çağdaş versiyonlarını ve Doğu-Batı sentezini içeren bir akım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür spiritüel yaklaşımlar, meditasyon, enerji çalışmaları ve bilinç dönüşümüne odaklanarak bireyin zihinsel, duygusal ve ruhsal olarak gelişmesini hedeflemektedir. Bu kapsamda popüler olan bazı yenilikçi spiritüel uygulamalar şu şekildedir: Vipassana Meditasyonu Kampları, Reiki ve Enerji Şifa Okulları, Şamanik Nefes Çalışmaları ve Kamplar, Ses Şifa Terapileri ve Astral Seyahat ve Lucid Rüya Eğitimleri.
Van der Veer’e göre, spiritüel ve seküler yaklaşımlar, Avro-Amerikan modernitesinin içinde kurumsallaşmış dine bir tepki olarak gelişmiş, fakat birbirine bağlı iki alternatif olarak var olmuştur. 1960’larda özellikle 68 hareketiyle birlikte, Doğu felsefesine duyulan ilginin artmasıyla spiritüel hareketler dünyaya yayılmıştır. Fakat bu hareketlerin geleneksel dinlerdeki bağlayıcı metinlere göre daha esnek olması ve bireylerin isteklerine göre yeniden üretilebilmesi, onların “yeni” olarak tanımlanmasına neden olmuştur. Ne var ki, bu dönüşümün geleneksel inançları zayıflatması ve köklü dini pratikleri gölgede bırakması, spiritüelliğin yalnızca bir arayış olarak mı kalacağı, yoksa kalıcı bir değişim yaratıp yaratamayacağı, tartışmalıdır.
Günümüzde, bir yandan meditasyon gibi spiritüel uygulamalara yönelirken diğer yandan Allah’ın isimlerini zikir olarak çeken bireylerin varlığı, dinin giderek daha akışkan, bireyselleşmiş ve geleneksel sınırlarından bağımsız hale geldiğini göstermektedir; öte yandan, yalnızca bu tür spiritüel pratikleri benimseyip kurumsal dinî yapı ve ritüellerden uzak duran bir kesimin de varlığı, dinin giderek daha parçalı ve çoğulcu bir biçimde yeniden üretildiğine işaret etmektedir; ancak bu durum, hakikatin de giderek daha göreceli bir nitelik kazanmasına neden olma riskini barındırmakta, çünkü bu tür bireyselleşmiş manevi arayışlar, dini otoritenin ve kolektif inanç sistemlerinin zayıflamasına yol açarak ortak bir hakikat anlayışını giderek daha belirsiz ve sübjektif bir hale getirebilmektedir; dolayısıyla, bu dönüşüm, bireysel özgürlüğü ve inanç çeşitliliğini artırırken, aynı zamanda mutlak hakikat arayışını zorlaştıran ve farklı inanç biçimleri arasındaki sınırları muğlaklaştıran bir süreci de beraberinde getirmektedir. Bauman’ın belirttiği gibi, akışkan modernite, sabitlikten yoksun bir dünya yaratmakta ve bu dünya içinde insanlar, geçmişin sağlam temellerine dayalı inanç sistemlerinden yoksun bir şekilde, sürekli olarak belirsizliği ve geçiciliği içeren bir varoluşu deneyimlemektedir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.