Önder GÜZELARSLAN

Tarih: 23.07.2025 11:25

Anadolu’da Bir Semt Pazarı Ziyareti

Facebook Twitter Linked-in

Anadolu’da Bir Semt Pazarı Ziyareti

Anadolu’da, özellikle ilçelerde haftanın belirli günlerinde semt pazarları kurulur. Nüfus bakımından küçük olan ilçelerde bu pazarlar genellikle haftada tek gün, halkın rahatça ulaşabilmesi için hafta sonlarında açılır.

Geçtiğimiz hafta sonu bir düğün vesilesiyle Balıkesir’in Yağcıbedir Halıları ile meşhur ilçesi Sındırgı’ya gittim. Simav Çayı boyunda kurulu olan ilçe, tarım ve hayvancılıkla öne çıksa da yüzyıllar öncesinden gelen geleneksel halı dokuma sanatı da hâlâ yaşatılmaya çalışılıyor. Aynı zamanda termal sularıyla da bilinen Sındırgı’da birkaç termal otel de bulunuyor.

Sındırgı Semt Pazarı: Halkın Nabzı

Daha önce bu ilçemizle ilgili birkaç yazı kaleme almıştım. Bu yazımda ise cumartesi günleri ilçe merkezinde kurulan semt pazarından bahsedeceğim. Sabahın erken saatlerinde pazar esnafı hummalı bir şekilde tezgâhlarını kurmaya başlıyor. Havanın sıcak oluşu müşterileri etkilese de pazar esnafı her zamanki şen şakrak hâliyle satış yapmaya hazır bekliyor.

Pazarda birkaç saat geçirdim. Esnafla sohbet ettim. Fiyatlar, İstanbul gibi büyükşehirlere kıyasla üçte bir oranında daha ucuzdu. Hatta bazı ürünler yarı yarıya fiyat farkı gösteriyordu.

Köylü Kadınlar ve Doğal Ürünler

Böylesi ilçelerdeki pazarlarda köylülerin de satıcı olarak yer aldığı özel bölümler bulunur. Sındırgı’da da köyde kendi yetiştirdiği ya da ürettiği ürünleri satan kadınlar ve amcalar vardı. İlk durağım, köylülerin bulunduğu kısım oldu.

Köylü kadınlar, genellikle kendi ineklerinden sağdıkları sütlerle yaptıkları yoğurtları ve peynirleri sergilemişti. Yoğurtların üzerine buz koymuşlardı ki sıcakta bozulmasın. Peynirlerin çoğu, eski usulde yapılmış keçi peyniriydi. Aralarında fiyat rekabeti yoktu, hepsi aynı fiyattan satıyordu. Bazı teyzeler, dağlardan topladıkları kekik, adaçayı, ıhlamur, sarı kantaron gibi otları demetleyip getirmişti.

Hepsi sempatik, güler yüzlüydü. “Hoş geldin, sefalar getirdin” edasıyla karşılıyorlardı. Bir köylü amca ile sohbete daldık. Yabancı olduğumu anlayınca “Hoş geldiniz” dedi ve “Buyurun, size ürünlerimizi tattıralım” diye ekledi. Keçi peynirinin tadı harikaydı.

Sonra şöyle devam etti:
“Bu ürünler bizim kendi yaptığımız şeyler. Yeni nesil böyle değil. Kimse köyde yaşamak istemiyor. Herkes şehre göç etti. Buradaki insanlar da bir bir göçüp giderse, bu ürünleri yapacak kimseyi bulamayacaksınız.”

Kendisine hak verdim. “Çok doğru söylüyorsunuz” dedim ve başka bir bölüme geçtim.

Zeytinci Esnaf ve İlginç Diyalog

Zeytin ve zeytinyağı satan bir esnafa selam verdim:
— “Zeytin neden ucuz? İstanbul’da fiyatlar çok daha pahalı,” dedim.
O da gülümseyerek cevapladı:
“Halkımız yesin diye ucuz veriyoruz.”

Bu sırada ilginç bir diyalog gelişti. Üzerimde Başakşehir Futbol Kulübü’nün şahsıma özel hazırlattığı 10 numara forma, başımda ise TRT’nin hediye ettiği “Tabii” yazılı şapka vardı.

Satıcı, beni TRT çalışanı sandı.
“Ben TRT Tabii’ye üyeyim, oraya para ödüyorum. Şimdi para alma sırası bende, sen alışveriş yapacaksın,” dedi.

Kendisine TRT’yle ilgim olmadığını, sadece sıcaktan korunmak için o şapkayı taktığımı söyledim. Başakşehir taraftarı olduğumu belirttim. Ama esnafın beklentisini boşa çıkarmayıp alışveriş yaptım. Memnuniyeti gözlerinden okunuyordu. Ayrılırken şöyle seslendi:
“Ödeştik, Başakşehirli TRT’ci abim!”
Ben de güldüm:
“Eyvallah,” diyerek oradan uzaklaştım.

Bamya ve Bahçeden Sofraya Ürünler

Köylü kadınların bahçelerinde yetiştirdikleri sebzeler buram buram kokuyordu. Ben bamya hastası biriyim. Pazarda görünce dayanamadım. Bir teyzenin önündeki son kalan biberleri ve bamyaları satın aldım.

Teyze öyle sevindi ki:
“Evladım her zaman gelin, bekleriz. Ürünlerimden memnun kalacaksın,” dedi.

Gerçekten pazardaki herkes güler yüzlüydü. Hile yoktu. Tartıda fazla fazla veren çoktu. “Benim hakkım geçmesin” düşüncesi hakimdi. Çocukluğum Soma’daki semt pazarlarında geçtiği için bu atmosferi iyi tanırım. İstanbul’da böyle bir hava kalmadı. Bu tür samimi ve doğal semt pazarlarına hasret kaldık.

Sındırgı’da Höşmerim Molası

Pazar alışverişinden sonra, aşçı Hüseyin Amca’nın lokantasına uğrayıp, kendi elleriyle yaptığı Balıkesir’e özgü höşmerim tatlısından da yedim. Yolunuz Sındırgı’ya düşerse Hüseyin Amca’nın hem yemeklerini hem de höşmerimini mutlaka deneyin. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —