İsmet ÜNAL

Tarih: 19.12.2025 09:26

Ege'de Gerilim, Lozan'da Kararlılık

Facebook Twitter Linked-in

Ege'de Gerilim, Lozan'da Kararlılık: Türkiye'nin Stratejik Duruşu Ve Erdoğan'ın Net Mesajı

Yunanistan'ın hukuksuz hamleleri ve İsrail ile tehlikeli yakınlaşması nedeniyle Ege Denizi, tarih boyunca jeopolitik mücadelelerin ve stratejik hesapların merkezinde yer aldı. Bugün ise bu kadim coğrafya, Yunanistan'ın uluslararası hukuku hiçe sayan adımları ve İsrail ile geliştirdiği askeri iş birliği nedeniyle yeniden bir gerilim hattına dönüşüyor. Atina yönetiminin Doğu Ege adalarını silahlandırma girişimi, sadece Lozan Antlaşması'nın 12 ve 13'üncü maddelerine değil, aynı zamanda 1947 Paris Antlaşması'na da açıkça aykırıdır. Bu anlaşmalar söz konusu adaların silahsızlandırılmış statüsünü net bir şekilde ortaya koymaktadır. Yunanistan'ın İsrail'den temin etmeyi planladığı savaş ve savunma sistemlerini bu adalara yerleştirme hazırlığı, Türkiye'ye yönelik doğrudan bir provokasyon niteliğindedir. Bu hamle sadece bölgesel barışı tehdit etmekle kalmamakta, aynı zamanda uluslararası hukukun temel ilkelerine de meydan okumaktadır.

Yunanistan'ın Ege'deki ada zincirleri harita üzerinde avantajlı gibi görünse de modern harp doktrinleri bu algıyı tersine çevirmektedir. Adaların ikmal hatları kırılgandır; hava üstünlüğü kaybedildiğinde savunmaları dakikalar içinde çöker. Türkiye, 214 bin kilometrekarelik Ege coğrafyasında stratejik derinliği, lojistik kapasitesi ve teknolojik üstünlüğü ile belirleyici bir aktördür. Bu gerçek sadece bir iddia değil; askeri coğrafya, operasyonel kabiliyet ve caydırıcılık üçgeninin matematiksel sonucudur. Bu bağlamda düzenlenen Denizkurdu Tatbikatı, Türkiye'nin Ege'deki kararlılığını ve sahadaki üstünlüğünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu, sadece bir askeri gösteri değil, aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası hukuka dayalı haklarını koruma iradesinin güçlü bir tezahürüdür.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ege'deki gelişmelere karşı net ve kararlı bir duruş sergilemektedir. Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, sadece diplomatik kanalları değil, aynı zamanda askeri caydırıcılığını devreye sokarak ulusal çıkarlarını koruma konusunda tereddüt göstermemektedir. Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'ye rağmen bu coğrafyada düzen kurulamaz" mesajı, sadece Atina'ya değil, onu cesaretlendiren tüm aktörlere yönelik açık bir uyarıdır. Bu kararlılık, Türkiye'nin sadece savunma refleksi ile değil, aynı zamanda bölgesel barış ve istikrarı koruma sorumluluğuyla hareket ettiğini göstermektedir. Türkiye, uluslararası hukuku savunurken aynı zamanda kendi egemenlik haklarını da tavizsiz bir şekilde korumaktadır.

Ege'de kurulan yapay ittifaklar, kağıttan kaplan olmaktan öteye geçemez. Gerçek güç; sahada varlık gösterebilen, hukuki meşruiyete sahip olan ve halkın desteğini arkasına almış bir iradeyle mümkündür. Türkiye bu iradeye sahiptir. Yunanistan ve onu kışkırtan aktörler, bu coğrafyanın anahtarının Türkiye'de olduğunu artık görmek zorundadır. Türkiye, Ege'de sadece bir kıyı devleti değil, aynı zamanda bölgenin stratejik denge unsurudur. Bu dengeyi bozmak isteyenler, tarihin ve coğrafyanın da karşısında durduklarını unutmamalıdırlar.

Yazar: İsmet Ünal

Ege'de gerilim mi var?, Lozan Antlaşması maddeleri nelerdir?, Türkiye'nin Ege stratejisi nedir?, Erdoğan'ın Ege mesajı nedir?, Yunanistan adaları silahlandırıyor mu?, Denizkurdu tatbikatı neden önemli?, İsmet Ünal yazıları, Ege'de askeri üstünlük kimde?, Türkiye İsrail Yunanistan gerilimi, Doğu Akdeniz son durum nedir?


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —