İsmet ÜNAL

Tarih: 27.09.2025 13:55

Erdoğan'ın Masadaki Gücü Ve Trump'ın Çaresizliği

Facebook Twitter Linked-in

Recep Tayyip Erdoğan'ın Masadaki Gücü Ve Trump'ın Çaresizliği: Türkiye'nin Yeni Ekseni Washıngton'da Kırılma Noktası

Yüzyıllardır süren bir nöbetin mirasçısı olan Türkiye, bugün sadece bir ülke değil; bir medeniyetin taşıyıcısı, bir vicdanın sesi ve bir coğrafyanın yeniden inşası olarak sahnededir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşması, bu tarihsel sorumluluğun küresel düzeyde ilanı niteliğindeydi. Filistin meselesinde küresel adalet arayışına, içerideki siyasi mücadeleden dış politikadaki stratejik hamlelere kadar Türkiye, yeni bir çağın eşiğinde duruyor.

“TARİHSEL HAFIZA VE COĞRAFİ SORUMLULUK”

  1. yüzyılın sonunda durdurulan bir medeniyet yürüyüşü, 20. yüzyıl boyunca bir bekleyişe dönüştü. Bu bekleyiş sadece bir sabır değil; aynı zamanda bir direniş, bir hafıza, bir yeniden doğuşun hazırlığıydı. Medine’den Kudüs’e, Bağdat’tan Saraybosna’ya kadar uzanan coğrafyada Türkiye’nin izi, şehit mezarlarıyla, kültürel mirasla ve vicdanla kazındı.

Ancak bu süreçte milletler kimliksizleştirildi. Batı barbarlığı sadece topraklara değil, zihinlere nüfuz etti. Fakat “ağlamayan, yalvarmayan bir millet” olarak Türkiye bu gidişata teslim olmadı.

“RTE’NİN KÜRESEL VİCDAN ÇAĞRISI”

Birleşmiş Milletler kürsüsünde Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşma sadece diplomatik bir metin değil, insanlığın vicdanına yapılan bir çağrı niteliğindeydi. Gazze’deki trajediyi fotoğraflarla anlatması, dünya kamuoyunu harekete geçirmeye yönelik cesur bir adımdı.

“Dünya beşten büyüktür” söylemi artık sadece bir eleştiri değil; alternatif bir küresel sistem önerisidir. Türkiye, Filistin’in haklarını savunan en güçlü ses olarak uluslararası arenada öne çıkmaktadır.

“İÇERİDEKİ MÜCADELE: SİYASİ GENETİK VE DİRENİŞ”

Türkiye’nin dışarıdaki duruşu kadar, içerideki mücadelesi de tarihsel bir sorumluluk taşımaktadır. İçerideki siyasi aktörlerin milli iradeye karşı yürüttüğü operasyonlar, bu nöbetin zayıflatılmasına yönelik girişimlerdir.

Ancak artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Türkiye, içerideki iç işgalci zihniyetle mücadele ederken, dışarıda da coğrafyayı yeniden formatlama görevini üstlenmiştir. Bu mücadele sadece siyasi değil, aynı zamanda medeniyetin yeniden inşasıdır.

“SONUÇ: YENİ ÇAĞIN EŞİĞİNDE TÜRKİYE”

Türkiye artık üç günlük devletlerin ve üç kuruşluk adamların ayar verebileceği bir ülke değildir. Tarihsel hafızası, coğrafi sorumluluğu ve siyasi genetiği ile Türkiye yeniden sahneye çıkmıştır.

Bu sahne sadece bir belgesel güç gösterisi değil; insanlığın vicdanını temsil eden bir duruştur.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —