26 Eylül 2025 tarihinde Yalova'da yaşanan trajik olay, ünlü sanatçı Güllü'nün kızı Tuğyan tarafından yüksek kattan aşağı itilerek öldürülmesi, sadece bireysel bir suç olmaktan öte, toplumda derin etkilere yol açan bir drama dönüşmüştür. Olay, Tuğyan'ın kötü niyetle hareket ederek annesinin hayatına son vermesi sonucunu doğurmuş ve kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştır. Bu makalede, Tuğyan'ın eyleminin psikoterapötik, psikoanalitik ve sosyolojik açıdan analizi yapılacaktır. Ayrıca kötü niyetli hukuki açıdan büyük bir suç işleyen bir kız evlat olarak Tuğyan’ın eyleminin altında yatan psikolojik dinamikler ve toplumsal etkenler gözler önüne serilecektir.
Güllü’nün ölümü, başlangıçta bir kaza olarak değerlendirilen daha sonra cinayet olarak sorgulanan bir olaydır. Yalova'da meydana gelen bu durum, Güllü'nün kızı Tuğyan ve bir arkadaşı olan Sultan Nur Ulu'nun tutuklanmasına sebep olmuş, Sultan Nur Ulu'nun itirafıyla olayın cinayet olduğu iddiası güçlenmiştir. Sultan, Tuğyan’ın annesi Güllü’yü yüksekten aşağı ittiğini bildirmiştir. Bu durum, Tuğyan'ın kötü niyetli bir şekilde eylemde bulunduğunu ortaya koymuş ve onun aleyhine ciddi bir hukuki süreci başlatmıştır.
Psikoterapi, bireylerin duygusal ve davranışsal sorunlarını çözmeyi amaçlayan bir tedavi yöntemidir. Güllü ve Tuğyan arasındaki ilişki ve burada yaşanan psikolojik dinamikler, olayın anlaşılmasında kritik bir yer tutmaktadır. Aile içindeki ilişkiler, bireylerin ruhsal sağlığı üzerinde etkili bir rol oynamaktadır. Bağlanma teorisi, bireylerin başkalarıyla olan ilişkilerini anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır. Tuğyan'ın, güvensiz bir bağlanma stiline sahip olması, Güllü ile olan ilişkisinin kalitesiz olmasına yol açmış olabilir. Kaygılı bağlanma stiline sahip olan bireyler, sürekli onay ve dikkat arayışı içinde olabilirler, bu durum da çatışmalar yaratabilir (Çulfa, 2023). Sağlıklı bir duygusal iletişimin olmaması, bireylerin birbirlerini anlama yetisini kısıtlar. Güllü ve Tuğyan arasındaki iletişim eksiklikleri, olayı tetikleyen önemli faktörlerden biri olabilir. Aile içindeki bu iletişim sorunları, Tuğyan’ın kötü niyetle hareket etmesine neden olmuş olabilir.
Travmatik deneyimler, bireylerin psikolojik durumunu önemli ölçüde etkileyebilir. Tuğyan’ın geçmişinde yaşadığı olumsuz deneyimler, annesiyle olan ilişkisini derinden etkileyen önemli bir faktör olabilir. Aile içinde yaşanan şiddet, bireylerin ruhsal sağlığına ciddi zararlar verir. Güllü ve Tuğyan arasındaki ilişki, şiddet unsurları barındırıyor olabilir. Bu tür durumlar, bireylerin travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik sorunlar yaşamalarına yol açabilmektedir. Tuğyan’ın belirli psikolojik rahatsızlıklara sahip olması, onun eylemlerini etkileyen önemli bir faktör olabilir. Depresyon veya anksiyete gibi sorunlar, bireylerin düşünce yapısını değiştirebilir ve saldırgan davranışlara yol açabilir.
Psikoanalitik yaklaşım, bireylerin bilinçdışı süreçlerini ve geçmiş deneyimlerinin mevcut davranışlar üzerindeki etkisini anlamayı hedefler. Güllü’nün ölümü, psikoanalitik açıdan da değerlendirildiğinde, Tuğyan’ın bilinçdışı dürtülerinin ve savunma mekanizmalarının incelenmesi gereklidir. Psikoanalitik kuram, bireylerin bilinçdışında bastırılmış öfke ve saldırganlık dürtüleri bulundurabileceğini belirtir. Tuğyan’ın annesine karşı beslediği olumsuz duygular, eyleminin ardındaki temel nedenlerden biri olabilir. Genç bireyler, kimliklerini bulma sürecindedirler. Tuğyan’ın bu süreçte annesinin gölgesinde kalması, onun kötü niyetli eylemine zemin hazırlamış olabilir. Kimlik arayışı ve anneden bağımsızlaşma isteği, onu bu trajik eyleme sürüklemiş olabilir. Bireyler stresle başa çıkmak için çeşitli savunma mekanizmaları kullanırlar. Tuğyan’ın inkâr veya yansıtma gibi mekanizmaları kullanması, eylemini gerçekleştirmesine yardımcı olmuş olabilir. Bu mekanizmalar, bireyin bilinçdışı duygularını örtmeye çalıştığı süreçlerdir.
Güllü’nün ölümü, yalnızca bireysel bir olay değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel açıdan da önemli bir meseledir. Toplumun yapısı, aile dinamikleri ve kadınlara yönelik tutumlar, olayın anlaşılmasında kritik rol oynamaktadır. Türkiye’deki toplumsal normlar, kadınların toplumdaki yerini belirleyici bir etkiye sahiptir. Aile içi şiddet konusundaki genel sessizlik, bu tür trajik olayların yaşanmasına zemin hazırlar. Toplumda aile içi şiddetin normalleştirilmesi, bu tür olayların yaşanmasına neden olabilir. Güllü ve Tuğyan’ın ilişkisi, bu tür normların etkisi altında şekillenmiş olabilir. Bu durum, Tuğyan’ın kötü niyetli eyleminin toplumsal dinamiklerle de bağlantılı olduğunu göstermektedir. Türkiye’de kadınların toplumdaki algısı ve onların üstlendiği roller, aile içindeki ilişkileri etkiler. Tuğyan’ın sanatçı bir anneye sahip olması, onun kendi kimliğini bulma çabasını güçlendirmiş ve belki de bu eylemi gerçekleştirmesine neden olmuştur.
Güllü'nün trajik ölümü, yalnızca bireysel bir olay değil, aynı zamanda aile dinamikleri, toplumsal normlar ve bireysel psikolojik dinamikler tarafından şekillenen karmaşık bir durumdur. Tuğyan’ın eylemleri, onun kötü niyetli bir şekilde hareket ettiğini ve aile içindeki çatışmaların, bireylerin ruhsal sağlığını ne denli etkileyebileceğini ortaya koymaktadır. Bu tür trajik olayların yaşanmaması için, sağlıklı iletişim yöntemlerinin geliştirilmesi ve aile hayatının güçlendirilmesi gerekmektedir. Eğer, aile içi şiddet yaşıyor ve ya yaşatıyorsanız profesyonel destek için benimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
Yazar: Ekrem Çulfa
Tuğyan Güllü cinayeti psikolojisi, Anne katili Tuğyan analizi, Aile içi şiddetin psikolojik etkileri, Bağlanma stilleri ve cinayet, Ekrem Çulfa psikolojik analiz, Güllü cinayeti sosyolojik bakış, Kötü niyetli eylemin psikolojisi