Kudüs'ten Mekke’ye: İtaatin Çöküşü ve Erdoğan'a Açılan Cephe
Ortadoğu'daki maskeler düştü. Artık kimse rol yapmıyor. Recep Tayyip Erdoğan doğrudan hedef alınıyor, çünkü susmadı, razı olmadı, teslim olmadı. Netenyahu’nun “Kudüs sizin değil” sözleri sadece bir diplomatik sataşma değil, bir ideolojik savaş ilanıdır. Bu sözler, Doha’daki zirvede Erdoğan’ın Filistin için yaptığı çağrıya bir cevaptır.
Kudüs üzerinden yürütülen bu tartışma, bölgenin geleceğini belirleyecek yeni bir fay hattını açtı. Bugün Katar’a yapılan saldırı, yarın Mekke’ye, Medine’ye ve Sina Yarımadası’na yapılacaktır. Şam pompalanırken Hamas var mıydı? Fırat’ın doğusunda YPG silahlandırılırken Hamas var mıydı? Bu soruların cevabı, bölgedeki kirli planların Hamas’la sınırlı olmadığını gösteriyor. Bu sadece bir bahanedir; gerçek hedef, bölgenin direnen damarlarını kurutmaktır.
Bazı Arap yöneticileri, Erdoğan’ı İsrail üzerinden hedef yapıyor. Çünkü Erdoğan, onların razı geldiği soykırıma razı gelmedi. Sustukları yerde konuştu, boyun eğmedikleri yerde direndi. İşte bu yüzden rahatsızlar, işte bu yüzden Erdoğan’a karşı tertipler hazırlanıyor.
Güvenlik doktrinleri çöktü, iktidar güvenceleri eridi, sonsuz itaat bile onları kurtaramadı. Artık bölgede iki askeri eksen üzerinden yeniden şekillenme kaçınılmazdır. Türkiye ile Arap halkları arasında acil stratejik ortaklıklar kurulmalıdır. Bu sadece bir güvenlik meselesi değil, bir varoluş meselesidir. Çünkü bu şerefsiz planlara karşı rüşvetle, suskunlukla, teslimiyetle kurtuluş yoktur.