Gücünü milletten almayan liderler, kendi ülkeleri için en büyük tehdidi oluşturur. Bu tür liderler, ülkeyi, milleti, kaynakları, gelenek ve değerleri ve hatta dini bile pazarlık konusu yapabilirler. Tarih boyunca Batı'nın sömürge düzeni, bu tür devşirme zihniyetli figürler üzerinden şekillenmiş; özgürlük yerine itaati, onur yerine teslimiyeti önceleyen kişilik zaaflarıyla donatılmış liderler, küresel hâkimiyetin en etkili araçları olmuştur.
"Küreselleşmenin maskesi: özgürlük sloganları ile dayatılan vesayet."
Batı'nın küreselleşme adı altında yürüttüğü strateji, aslında satılık liderler aracılığıyla uygulanan bir vesayet sistemidir. Bu sistemde, sivil ve askerî liderler, dayatılan siyasal rejimlerle birlikte sermaye yapısını da şekillendirmiştir. Sonuç olarak, dünya genelinde milyonlarca insanın fakirliği, geri kalmışlığı ve ezilmişliği bu yapay düzenin bir ürünüdür. "Kölelik özgürlükle", "vesayet bağımsızlıkla" pazarlanmış; halklar kandırılmıştır.
Vatanın umutsuz direnişi ve çöküş süresi.
Beş yüz yıllık Batı düzeni artık çatırdamaktadır. Eski medeniyetler uyanmakta, milletler kendi kimliklerine yeniden sarılmaktadır. Ancak, Batı hâlâ satılık liderler ve ülkeler üzerinden bir çöküşü durdurmaya çalışmaktadır. Bu, umutsuz bir direniştir. Çünkü artık işgalciler dışarıdan değil, içeriden kuşatılmaktadır.
Türkiye örneği: müdahaleler, direniş ve genetik hafıza.
Türkiye, küresel modelin en sancılı uygulandığı ülkelerden biridir. Gezi olayları, 17-25 Aralık süreci, 15 Temmuz'daki darbe girişimi gibi müdahalelerle Türkiye içeriden kuşatılmak istenmiştir. Ancak Türkiye, yüzyıllara dayanan siyasi genetiği ve toplumsal direnci ile bu müdahaleleri boşa çıkarmayı başarmıştır. Rejim değişikliği modelleri tutmayınca, bu kez satılık lider modeli devreye sokulmuştur.
Ekrem İmamoğlu modeli: bir proje lider mi?
Bu bağlamda Ekrem İmamoğlu, Batı'nın Türkiye'ye sunduğu bir proje lider olarak değerlendirilmiştir. Hiçbir siyasi geçmişi olmadan renkli ve pazarlanabilir bir figür olarak sahneye çıkarılmıştır. Ancak bu model, Türkiye'nin siyasi genetiğine aykırıdır. 15 Temmuz'un devamı niteliğinde görülen bu yaklaşım başarılı olsaydı Türkiye bugün çok farklı bir noktada olabilirdi: zayıflatılmış, küçültülmüş ve yönetilebilir bir ülke hâline sokulacaktı. Devlet zamanında önlem almamış olsaydı bugün Türkiye'yi eyaletlere bölmüş, paramparça edecekti. Ortadoğu'nun şekli şemali de tamamen değişecekti. Büyük İsrail projesi tamamlanacaktı. Ekrem İmamoğlu bunlar için bir model olarak seçilmişti. Ekrem'in son zamanlardaki tavırları, meydan okumaları, devletin kurumlarına hakaret etmesi bunun basit bir örneğidir. Neyse ki devlet zamanında müdahale ederek önlemini almıştır.
Yolsuzluk söylemleri ve demokrasi maskesi.
Ancak tarih göstermiştir ki, en büyük yolsuzluklar ve teslimiyetler bu söylemlerle gizlenmiştir. Türkiye'de mesele sadece bir yolsuzluk dosyası değil, bir beka meselesidir. Bu, yüzyıllık siyasi genetikte bir sapmadır. Artık iktidar kaynağı Batı değil, millet olmalıdır. Sırtını millete dayayamayan her lider kaybetmeye mahkumdur. Türkiye, küresel vesayet zincirini kırmak için büyük bir fırsat yakalamıştır. Bu fırsat ancak milletin iradesine sadık kalan liderler değerlendirebilir. Gücünü milletten alamayan liderler kaybetmeye mecburdur.
Yazar İsmet Ünal
Anahtar Kelimeler: Satılık Liderler, Küresel Vesayet, Yeni Sömürgecilik, Türkiye, Ekrem İmamoğlu, Beka Meselesi, Millet İradesi, Siyasi Genetik, İsmet Ünal yazıları,